Gideceksin tradutor Espanhol
6,554 parallel translation
Eve nasıl gideceksin?
¿ Cómo irás a casa?
Datak'ı görmeye mi gideceksin?
¿ Vas a ver a Datak?
Sadece bir süreliğine gideceksin.
Voy a tratar de resolver esto todo. Pero sólo... Tienes que ir, sólo por un tiempo, ¿ de acuerdo?
Hala okula falan gideceksin, değil mi?
Y tú, ¿ vas a ir a clase y todo eso?
Bütün bunlarsan sonra çekip gideceksin. Biz de bunu kabul etmek zorunda kalacağız.
Vas a evadirte de todo esto... y nosotros tendremos que vivir con eso.
Yarın işe gideceksin.
Debes ir a trabajar mañana.
Hayalet dünyasına gideceksin, öyle değil mi?
Se le va a Ghost World, ¿ verdad?
Evine gideceksin sonra, söz.
Casi hemos terminado, y entonces podrás irte a casa, te lo prometo.
Şimdi sen kapına mı gideceksin?
¿ Vas a... Atravesar tu puerta ya?
Durana kadar biraz fazla ileri gideceksin.
Te pasarás de largo antes de pararte.
Metafor yapıyorum. Doğru zamana gideceksin.
Es una metáfora.
Maytwos'a katılmaya mı gideceksin?
¿ Te unirás a los Maytwos?
NCIS'e dönüp bize bir şüpheli listesi yapacaksın sonra güvenli yer olarak anlaştığımız bir otele gideceksin.
Al NCIS donde nos va a hacer una lista de sospechosos, luego a un hotel que usamos como alojamiento seguro.
İşini derhal bitirmeni, sonra da gitmeni istiyorum. İster faytonla ister atla ister gemiyle olsun, gideceksin.
Quiero que termines tus negocios a toda prisa, y luego en carruaje, caballos o barco, quiero que te vayas.
Geri çekilecek, el sikisacak, yürüyüp gideceksin.
¿ Sabes? Break it off, dar la mano, a pie.
Yanında denetçisi olmaksızın araç kullanmasını istemiyorum ve tüm bunları da sana anlatıyorum çünkü aksi halde göt altına sen gideceksin.
No quiero que maneje un vehículo no tiene alguien que lo supervise ahí. y te estoy diciendo todo esto porque tu serás el que asuma las consecuencias en caso de que me engañen.
Nereye gideceksin?
¿ Adónde vas?
Sen ne tarafa gideceksin?
- Sí. ¿ Cómo quieres ponerte?
- Şimdi nereye gideceksin Alice Değilim?
¿ A dónde vamos ahora, no-Alice?
Sen nereye gideceksin?
¿ A dónde van a ir?
- Nereye gideceksin?
¿ E ir adónde?
Baloya felan mı gideceksin?
Yo estaba en realidad a preguntar.
Penis kasabına gideceksin.
Usted va de nuevo a la polla-carnicero.
Gideceksin ondan.
Eso es porque tú vas a marchante.
Eğer siki tutarsa sen de onunla Leavenworth'e gideceksin.
- Si la caga, te vas a Leavenworth con él.
Sana isim verdiğim anda, doğrudan onun üzerine gideceksin seni şu anda vursam belki daha iyi.
Si te doy un nombre, te conozco... irás directamente hacia él. Bien podría dispararte ahí donde estás.
Elinde hiçbir şey yokken onun üstüne mi gideceksin?
¿ Vas a ir a por él sin nada?
Henry, matematik kulübüne yazdırdım seni, okuldan sonra oraya gideceksin.
Bueno, Henry, te he apuntado al club de matemáticas para después de la escuela.
Uçaktayken kendimi kötü hissettim çünkü yakında gideceksin ve seni özleyeceğim.
Y luego nos montamos en el avión, y empecé a sentirme triste porque te vas pronto y te voy a echar de menos.
Sen de benden aldığın bu hazineyi taşırken Tanrıların yanına gideceksin.
Mientras te reúnes con los dioses llevando un tesoro mío.
Hope, uyuman gerek tatlım, çünkü yarın okula gideceksin.
Hope, tienes que irte a la cama, cariño, porque tienes colegio mañana.
- Nereye gideceksin?
¿ A dónde irás?
Ve sonra üniversiteye gideceksin.
Y luego vas a ir a la universidad.
Sen tura gideceksin ve ben bu kahve taşıyla yanlız kalacağım. Bir arkadaş istiyorum.
Tú yendo de gira, y yo quedándome en esta casa, solo y queriendo compañía.
Bir yere mi gideceksin?
¿ Tienes que ir a alguna parte?
- Uzaya ne zaman gideceksin? - Bilmiyorum.
¿ Cuándo sabrás si te eligen?
Başka bir yere mi gideceksin?
¿ Tienes otro sitio al que ir?
Bluebell'e dönmek yerine Londra'ya mı gideceksin?
¿ Vas a ir a Londres en lugar de volver a Bluebell?
Hangisine gideceksin?
¿ A cuál vas a ir tú?
Selam vermeden mi gideceksin?
¿ Te vas sin saludar?
- O adamlarla çekip gideceksin.
Te irías con esos hombres.
Bu nedenle sen de ofisin genel danışmanına gideceksin.
Por eso es que irás a la oficina del abogado general.
Peki oraya nasıl gideceksin?
¿ Y cómo vas a llegar ahí?
Gideceksin.
Bueno, lo harás.
Sen de gideceksin ve başaracaksın.
Vas a ir y los vas a machacar.
Bugün onların eve gideceksin çünkü anneannen hastanede.
Hoy vas a ir a su casa porque tu abuela ha tenido que ir al hospital.
Şimdi hastahaneye gideceksin.
¿ Vale? Estarás en el hospital en poco tiempo.
Bütün bunlarsan sonra çekip gideceksin.
Vas a irte de rositas de todo esto y nosotros tendremos que vivir con eso.
- Düğüne böyle mi gideceksin?
¿ Vaya, vas a usar eso para la boda?
BABS PEWTERSCHMIDT Varisli damalara daha yakından bakın! O zaman bakmaya sen mi gideceksin anne?
Entonces, ¿ vas a ir a encargarte de él, Mama?
- Karai, sen Tigerclaw'la birlikte gideceksin.
Karai, tu iras con Tiger Claw.