Güldü tradutor Espanhol
939 parallel translation
Bir zamanlar gün ışığıyla, barışla ve hayatın güzellikleriyle ilgili şiirler yazan o çılgına bakıp güldü.
y él ríe de éste lunático que una vez escribió poemas sobre la paz soleada, y la dulzura de vivir.
Paul Beaumont hayata gülmek için yaşamayı seçti. Barona ve karısına güldü ve onları, kendi toplumlarının karanlık mutluluğuna bıraktı.
Paul Beaumont vivía - para reírse de la vida.
Böylece gençlik güldü, ağladı ve umursamaz şekilde yaşadı... Bu arada dünyanın üzerinde bir kara bulut, bir şekilde.. ... yaşayan herkesin üzerine gölgesi düşecek hale gelene dek büyüdü.
La juventud rió, lloró y vivió su hora despreocupada, mientras el mundo se cubría de una nube que se esparcía hasta que su sombra cayó en cierto modo sobre cada ser humano.
Şu kantarı kontrol etmen için şans yüzüne güldü Mac!
"¡ Ésta es tu oportunidad, Mac, para comprobar la báscula!"
Efendim, bir şey diyeceğim. Biz ayakta uyurken bu kısmet size güldü.
Señor, algunos dicen que la fortuna nos sonríe mientras dormimos
Bu takdirde, yemek yerken de kader size güldü.
En su caso, le sonríe mientras come
Bana güldü.
Se rió de mí.
"Flo, neden bana bu kadar süt gönderdin?" Güldü ve dedi ki :
Me ha enviado orquídeas cada mañana ".
Herkes güldü.
Todos los demás se rieron.
Sonra hepsi güldü.
Y entonces todos se rieron.
Kadın güldü.
India reírse.
Güldü ve sonra da "neyle kavga etmek istersiniz bıçakla mı, silahla mı yoksa yumrukla mı" dedi.
Pues siguió riéndose y... les preguntó con qué querían luchar :
- Kız yeterince güldü bana.
- Esa chica ya se ríe bastante de mí.
Sadece güldü ve dedi ki : "Yine de sana söyleyeceğim."
Él se rió y dijo, " Te lo diré de todas formas.
Fakat tekrar güldü ve sandalyesini daha yakına getirdi.
Pero se rió de nuevo y acercó más su silla.
Sonra biranda güldü ve dedi ki...
De pronto comenzó a reírse y dijo :
Bir tek düğmeye basarak bunu yapabilirdi, ama o sadece güldü.
Lo habría conseguido con sólo pulsar un botón pero se puso a reír. Pensaba que bromeaba.
Sadece talih bu sefer yüzüme güldü.
Es una suerte para mí.
Sonra güldü.
Se rió de mí.
Korkmadı, kahkalarla güldü.
Ella se reía, no tenía miedo.
Ama şans yüzüme güldü.
Pero yo tuve suerte.
Hâlâ sigara içmediğim için bana güldü.
Ella se reia de mí porque yo no fumo todavía.
Üç yıl boyunca güneybatıdaki her birliğimize güldü.
¡ Ridiculizó a todos los escuadrones del sureste!
Biri uykuda güldü, öteki "Adam öldürüyorlar" diye bağırdı.
Uno de ellos reía en sueños. Y el otro me gritó "¡ Asesino!"
Şans bize güldü, ona değil.
Tuvimos buena suerte y él, mala.
"Güzel, şans yüzüme güldü." dedim kendime.
Me dije : "Bien. Un golpe de suerte".
Babam ve ablamın cesetleri Samson yüzünden evimizin külleri arasında yatarken o benim göz yaşlarıma güldü!
Cuando mi padre y mi hermana yacían muertos entre cenizas por culpa de Sansón, se rió de mis lágrimas.
Sadece güldü.
Él solamente se rió.
ve bağlanmış kocamla alay ederek güldü.
y se rió burlonamente de mi marido que estaba atado.
Güldü ve modern bir kıza göre eski modayım dedi.
Se rió. Dijo que yo era anticuada
Yüzlerine güldü.
Se rió de ellos.
Gerçek bir dostunmuş gibi davrandı ama sana güldü sana.
Viene a la casa como un verdadero amigo y se ríe.
- Güldü.
- Riéndose.
- Evet, güldü.
- Sí, riéndose.
Generalin teki ortadaki parayı artırdı ve şans da yüzümüze güldü.
El General ha hecho subir la apuesta y la suerte está de nuestro lado.
İşe gitmeden önce, bunu duyan kocası kahkahalarla güldü.
El marido de la señora se ha reído al saberlo, antes de ir al trabajo.
Grazzi güldü, Brown gülmedi.
Grazzi sonrió, pero Brown no.
- Bize baktı ve güldü, neden?
- Nos miró y sonrió. ¿ Por qué?
Petra çok kibardı. "Bir dahaki sefere bol şans!" dedi, ve güldü.
Petra fue tan buena... "Mejor suerte la próxima vez", dijo, y se rió.
Yaz gecesi üçüncü kez güldü!
La noche sonrió por tercera vez.
Üzgün ve mahzunlar için uykusuz ve kayıp ruhlar için korkanlar ve yalnızlar için güldü.
Para los melancólicos, los abatidos... los desvelados y los extraviados... para los solitarios y medrosos.
Ve her yaptığı gibi güldü.
Y se rió como suele hacerlo.
Philip güldü ha?
¿ Y Filipo se echó a reír?
O bembeyaz dişleriyle güldü mü çok mutlu görünüyor.
Siempre contenta, con esa blanca sonrisa.
"Geraldine endişeyle güldü ve Julia'dan şaka yapmamasını istedi... " Ayak sesleri yatağın yanında durunca sessizlikten başka bir cevap alamadı.
"Entonces empezó a reírse nerviosa y le rogó a Julia que no hiciera bromas" pero nadie le contestó, y los pasos se detuvieron junto a su cama.
Bana sadece güldü.
Fui a su piso a Ias 10 : 30,... pero no quiso escucharme. Se burló de mí.
Ona kendimi öldüreceğimi söyledim, ona da güldü.
Le dije que quería suicidarme y volvió a burlarse de mí.
İnsanlar güldü ama benim bildiklerimi bilmiyorlardı.
La gente se rió de mí, pero no sabían Io que yo sabía.
- Senden önce de söylediklerimin hepsi güldü.
- Cuanto se le ocurra decir, lo han dicho ya muchas veces.
- Milton Berle güldü.
- Milton Berle se reía.
- Güldü, değil mi?
No te vio.