Hele tradutor Espanhol
7,098 parallel translation
- Hele de bunca şeyi gördükten sonra.
- ¿ Después de todo lo que hemos visto?
Yol arkadaşına da bakın hele.
Y mira quién es su compañero de viaje.
Eve kimler teşrif etmiş bakın hele.
Mirad quién ha decidido venir a casa.
Tanrım, hele o bulmacalar!
¡ Dios mío, los acertijos!
- Şuna bak hele. - Aynen.
- Mira aquí.
Bak hele, senin için iyi olmuş.
Esto es un regalo.
Hele ki en büyük eğlenceleri haşna fişne yapmak olduğu halde?
Si tontear parece ser su pasatiempo favorito.
Hele senin oğlanın dili tutuldu resmen...
Hasta él debe de estar harto.
Hele de Hokage olabilmiş babama karşı böyle konuşmana müsaade etmem!
Y sobre todo... no te burles... que él sí lo fue!
Hele ki mahremiyet hakkının hiç olmadığı ülkelerde bunun ne kadar ürkütücü olduğunu düşünsenize.
Piensen en el efecto disuasorio que tiene... en los países que no tienen derecho a la privacidad.
Hele bir yetime göre.
Para ser huérfano.
- Noel Baba'ya bak sen hele!
- ¡ Santa se pone rudo!
Onun yanına bile yaklaşmaman gerekiyor. Hele ki dün olanlardan sonra.
No deberías estar cerca de ella, idiota, no después de lo que pasó ayer.
- Dur hele.
- Espera.
- Şu kıyafete de bakın hele.
Mira qué elegante estás.
Hele bir dene!
Ni se te ocurra.
Örümcek için hiç hele!
No una araña.
Hele bir Ego'nun dış savunmasını geçelim, içi hiç de o kadar sert değildir.
Cuando pasemos sus defensas exteriores Ego no es tan duro por dentro.
- Bakın hele, yine gidiyor.
- Mira, se va de nuevo.
Şu yere bakın hele.
¡ Vaya! Miren este lugar.
Hele bir dene!
No te atrevas.
Bak hele bak.
Bueno, bueno.
Hele bir Kuvira kaybolduğumu öğrensin, hepinizin işini bitirecek.
Cuando Kuvira se entere de que he desaparecido,
Şuna bakın hele.
Mira esto.
Dönüştüğün adama güvenemem başka birinin hayatı buna bağlıyken hele.
No confío en el hombre en el que te has convertido, no cuando la vida de alguien depende de eso.
Bakın hele.
Bueno, vaya, vaya.
Smithsonian'daki Moongate Garden de çok güzeldir, hele de günbatımında.
El jardín Moongate y el Smithsonian es muy bonito especialmente al atardecer.
Yaralarına bak hele. İyi misin?
Mira qué golpes, ¿ estás bien?
Dürzüye de bakın hele!
Vaya mierda de día...
İnsanı küçük hissettiriyor. Bence bu iyi bir şey. Hele de tecrübe sahibi biriyseniz ve insanlar sürekli ne kadar harika olduğunuzu söylüyorsa.
Te hace sentir pequeño y creo que eso es bueno, especialmente si estuviste en varios lados y, ya sabés, las personas te dicen que sos genial todo el tiempo en las ciudades y entonces salís allá y decís,
.. hele de ikisiyle birlikte.
Y además, con dos... Alicia, a dormir.
Şunların haline hele. Bunu ancak o yapardı.
Está bien, déjenme, ¡ déjenme ir!
- Zeki hackerımıza hele.
Te dije que podíamos hacerlo.
Şalvar olsun, dolgu topuk botlar olsun... Hele o kemer ne?
¿ Los pantalones cagados, las botas de cuña, y venga, ese cinturón?
Hele şükür!
Ya era hora.
Hele şükür.
Ya era hora.
- Reklamı pek sevmem, hele insanlar bizim hakkımızda şu an kötü düşünürken.
- No quise divulgarlo... especialmente por la forma en cómo se sienten algunas personas en el pueblo.
Günlük tutmak çok ezikçe. Hele videolu olanlar.
Los diarios son penosos, sobretodo los de vídeo.
- Hele ki onun alışkanlıklarını ve taleplerini düşünürsek!
¡ Especialmente con sus hábitos y solicitudes!
- Haley kadar şık ve havalı bir yeğeninize hediye verirken hele.
Dándole un regalo a una sobrina tan a la última como Haley.
Kırmızı bileklik rezervlerimiz düşük ama kimse moral konuşması yapmadan bıçak altına yatamaz hele ki benim gözetimimdeyken.
Estamos bajos en reservas de pulseras rojas, pero nadie pasa por el bisturí sin un previo discurso motivador, no bajo mi vigilancia.
Hele de 13 yaşındayken ilk Noel ereksiyonunu yaşadığında.
Especialmente cuando cumplió 13 y recibió su primera erección navideña.
Hele benimki.
El mío ciertamente no.
Yeni çocuğa da bakın hele...
- Les hacen pruebas a los nuevos. - Como bomberos.
Hele ki kafalarını duvara asmayı hiç istemiyordum.
Realmente, no estaba interesado en exhirlos.
Bu gizlice takip etmek değil, hele ki casusluk hiç değil. Martin SHARP, Bakanın Kızıyla İntihar Etmeye Kalktı.
Esto no es acechar, es apenas un espionaje.
Hele de Günah Şehri'nde.
No en Sin City.
Geçir hele cesaretini yüreğine başarısız oluyor muyuz bak!
Llevad vuestro valor a su punto heroico y no fracasaremos.
Hele bir daha söyle!
Repite eso.
- Hele Oedipus'a hiç girmeyeyim.
Y no nos empiezan a contar de Edipo.
- Hele ki aşağılanmadan hiç anlamıyorsun!
- ¡ No entiendes de humillación!