Istemiyorsan tradutor Espanhol
5,821 parallel translation
Benimle görünmek istemiyorsan, neden şehirdeki en iyi restoranta gittik?
Si no quieres que te vean conmigo ¿ por qué fuimos al mejor restaurante de la ciudad?
Dahil olmak istemiyorsan, gitmek için iyi bir vakit.
Así que si te quieres ir, hazlo ahora.
Ölmek istemiyorsanız söyleyeceklerime kulak verin.
Escuchen lo que tengo para decir si no quieren morir.
Büyük bir şey var, tabii sen bir şey yok olmasını istemiyorsan.
Es muchísimo. A menos que quieras que sea nada.
- Onlara katılmak istemiyorsan öğren.
Pues averígualo. A no ser que quieras unirte a ellas.
Federal soruşturmaya engel olmaktan tutuklanmak istemiyorsan bırak onu.
A menos que quiera ser detenido por obstrucción de una investigación federal, suéltela.
İtirazın kabul edilmesini istemiyorsanız bir an evvel sadede gelin avukat.
- Sí. Llegue rápido a algo, abogada, a menos que quiera que acepte la protesta.
pekala, Eğer istemiyorsan... onu demedim.
Bueno, si no lo quieres... Yo no dije eso.
Eğer bana alış veriş için para vermek istemiyorsanız, Gidip annemden isteyebilirim.
Le diré a mamá que te destruya.
Bu tartışmayı devam ettirmek istemiyorsan lütfen söyle.
Por favor, dime que no deseas seguir con esta discusión.
Acele be adam, mülkünü kaybetmek istemiyorsan!
¡ Apresúrate, hombre, si quieres conservar tu local!
Bu yüzden, evraklarda yer almasını istemiyorsan,... sana şiddetle tavsiyem, NSA üzerindeki nüfuzunu kullanıp hangi listedeysek bizi o listeden çıkarttırmandır.
Así que si no quieres estar en los periódicos, te sugiero fuertemente que uses tu considerable influencia con la NSA para quitarnos de cualquier lista en la que estemos.
Bu işe girmemi istemiyorsan, yapmayacağım.
Si no quieres correr, yo tampoco.
Queens'e düşmek istemiyorsan tabii.
A menos que quieras terminar en Queens.
Ama cevap vermek istemiyorsan da anlarım.
Pero si no quieres responder, vale.
Tekrardan, eğer insanların senin stok yaptığını... bilmesini istemiyorsan şikayette bulunmazsın.
Y pasa lo mismo, no presentas una denuncia si no quieres que la gente sepa lo que has estado almacenando.
Oraya yalnız gitmediğinizi biliyoruz. Önümüzdeki on yılı hapiste geçirmek istemiyorsanız bu işe karışan ve istihbaratı verenin kim olduğunu söylemelisiniz.
Sabemos que no estaba aquí solo, así que, a menos que quiera pasar los próximos diez años en prisión, tiene que decirme quién más estaba involucrado y cómo obtuvo su información.
Ahırda uyumak istemiyorsan ona dikkat etsen iyi olur.
Compórtate sino dormirás en el establo.
Eğer ödemek istemiyorsanız bir bakıma sorunumuz oluyor.
Bueno, si usted no quiere pagar, entonces tenemos un problema.
Eğer sorun çıksın istemiyorsan şu an çok yanlış yerdesin koçum.
Bueno, estás en el lugar equivocado si no buscas problemas, muchacho.
Seyirci istemiyorsan, git çatı katında takıl.
Toca en el ático si no quieres tener público.
Eğer Todmorden'a gitmek istemiyorsanız elimizden gelen budur.
Soy un sargento. ¿ Es que...? Es lo mejor que va a conseguir
Eğer sen bakmak istemiyorsan, yabancılara ödeme yapabileceğim uzun bir listem var.
Si no quieres hacerlo, tengo una larga lista de extraños a los que pagar.
İlk beşi istemiyorsan Maggie'den daha iyisini bulamazsın. "
No encontrarás a nadie mejor que Maggie a no ser que te lleves a los otros cinco ".
Mahkemeye çıkmak istemiyorsan bazı konularda taviz vermen lazım.
A no ser que quieras ir a juicio, habrá que hacer concesiones.
Eğer her şey eski kız arkadaşının dediği gibi olacaksa.. .. ve Larry'e doğruyu söylemeyi istemiyorsan öyle olsun.
Mira, si quieres consultar todo con tu ex-novia y no decirle a Larry la verdad, que así sea.
Yani, turist olarak bir bebek arabasını sonsuza kadar itelemek istemiyorsan teslim olmak tek seçeneğin.
A menos que quieran andar como turistas, indefinidamente. Entregarse es su única opción.
Ölmek istemiyorsan hemen yazmaya başla.
Si no quieres morir, escribe.
Onun başına bela olmak istemiyorsan arabadan in.
Si no quieres ser una carga que pesa sobre él, sal.
- Anne,... eğer almak istemiyorsan, bunu söyle ki ben de başkasını bulmaya çalışayım.
- Mamá, si no quieres pasar a buscar la comida, ¿ por qué no me dices, para que yo intente buscar a otra persona?
Bana inanmak istemiyorsan kendi hislerine inan.
Si no quieres creerme, confía en tus propios sentimientos.
Konuşmak istemiyorsan, bırak da içeri gireyim.
Mira, si no quieres hablar, al menos déjame entrar.
Beni istemiyorsanız benim için hava hoş.
Si no me queréis aquí, no hay ningún problema.
Yapmak istemiyorsan, yapma o zaman.
Si no quieres hacerlo, no lo hagas.
Diğer kızın onu çalmasını istemiyorsan Sasha'nın ipini kısa tutacaksın.
Si no quieres que esta otra chica te la robe deberías resguardar a Sasha.
Bana şimdi cevap vermek istemiyorsan daha sonra verebilirsin.
Si no quieres darme una respuesta... Puedes dármela después.
Bunu, bendekini, istemiyorsan seni bu yükten kurtarıyorum.
Tú no lo quieres, tú no quieres lo que yo tengo, así que te eximo de ello.
Arkadaşlarınla sevişmemi istemiyorsan o zaman...
Mira, si quieres que deje de tener sexo con tus amigas, entonces no sé...
Çalışanlarınızı da korkutmak istemiyorsanız daha dikkatli olmalısınız.
A menos que quiera asustar aún más a su equipo... necesita cuidar mejor de usted.
Ablamın yaptığı gibi değerli birinin kaybetmek istemiyorsan bana yardım et.
Ayúdeme a no perder a alguien valiosa...
Gitmek istemiyorsan da sorun değil.
Bueno, si no quieres ir, está bien.
Burada tek başıma olmamı istemiyorsan gidebilirim.
Si no me quieres aquí a solas, puedo largarme.
Tutuklanmak istemiyorsanız basbayağı açıksınız bilader.
A menos que quiera que lo arreste, estará bien abierto, amigo.
- İstemiyorsan gidebilirim.
- Si quiere, me ire.
İstemiyorsan konuşmak zorunda değiliz.
No tenemos que hablar de ello si no quieres.
İstemiyorsan, kabul etmezsin.
No lo quiere, no lo coja.
İstemiyorsan oynama.
Si no quieres jugar, no juegues.
İstemiyorsanız, bir daha ilgilenmem.
Quiero decir, la próxima vez no voy a si no quieres.
İstemiyorsan yapma.
No lo hagas si no quieres.
İstemiyorsan, başka pislik bir haberci bulabilirim.
Si no la quieres, encontraré algún otro periodista pendejo que la quiera.
- İstemiyorsan gitmek zorunda değilsin, Jenny.
No hace falta que vayas si no quieres, Jenny.
istemiyorum 1125
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemiyor musunuz 34
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemiyor musunuz 34