Istemek mi tradutor Espanhol
386 parallel translation
- Seni istemek mi?
- ¿ Desearte?
Onu istemek mi?
¿ Que si lo quiero?
- Onu istemek mi?
- ¿ Si lo queremos?
Bu çok şey istemek mi olur?
¿ Es mucho pedir?
Istemek mi?
¿ Aceptaros?
Mandolinimi bu işe karıştırmamanı istemek durumundayım.
Debo pedirte que no metas a mi mandolina en esto.
İstemek mi?
- ¿ Que si quiero?
Misafir kabul etmez biri gibi görünmek istemem ama evimi terk etmeni istemek durumundayım.
No quiero ser grosero, pero debe irse de mi casa.
- İzin diyordunuz. Evet. Oğlum Iestyn'ın, kızının da izniyle kızını görmesine izin istemek için geldim.
Sí, que mi hijo lestyn obtenga permiso, con el permiso de su hija, para visitarla.
- Halkım yapmak istemek barış.
- Mi pueblo querer paz.
"İstemek mi"?
¿ La dejara?
Dul biri olmanın iyi bir yanı var, değil mi? Kocandan para istemek zorunda değilsin.
Una de las ventajas de ser viuda es no tener que pedirle dinero al marido.
- İstemek mi?
- ¿ Que si la quiero?
Karımla sevişmeyi istemek her erkek gibi benim de hakkım.
¡ No quiero entender! Tengo tanto derecho a hacer el amor con mi esposa como cualquiera.
Onun tek başına Roberto'ya yardım edeceğine kendimi inandırabilmiştim. Bunu ondan istemek benim için bir vazifeydi.
Llegué a convencerme a mí misma de que sólo él podría salvar a Roberto y de que mi deber era pedirle ayuda.
Evlenip ve payımı istemek bana... adil görünmüyor.
No me parece justo casarme e imponerme a él... y reclamarle mi parte.
Hayat kurtarmayı istemek delilik mi?
¿ Es una locura querer salvar una vida?
"Ha evet. Yardım istemek için arabaya binen adam değil mi o?"
"Ah, sí. ¿ No es el que tuvo que cabalgar para pedir ayuda?"
Sence bu çok şey istemek değil mi?
Y no te parece que eso sea pedir mucho.
Bir tank ve zırhlı birlik istemek için mi?
¿ Para pedir un tanque y divisiones acorazadas?
Dileğim anneme göz kulak olmandır şayet bunu olası görmüyorsan senden evimi terk etmeni istemek durumundayım. "
Mi deseo es que cuides a mi madre, pero si sientes que esto te resulta imposible, debo pedirte que dejes la casa. "
- İstemek mi?
- ¿ Que lo quería?
Ondan istemek garip mi geliyor?
¿ No quieres su dinero?
Ovayı güvenlik altına almak istemek sağduyulu bir davranış değil mi?
¿ No le parece de sentido común dominarlo?
Efendim, siz birşey istemek için mi gelmiştiniz?
Señoría, ¿ ha venido aquí por algo?
Ne için? Yakalamam gereken birisine yardım için altı adam istemek için mi?
¿ Y pedir hombres para ayudar a alguien a quien debería arrestar?
Benim işimde insan kimi zaman tuhaf şeyler istemek zorunda kalıyor.
En mi trabajo, uno tiene que pedir cosas extrañas.
İstemek mi?
¿ Querer?
İstemek mi?
¿ Quién? ¿ Yo?
Buraya benden rehberlik etmemi istemek için mi geldin?
¿ Viniste aquí buscando que te orientara?
Günahlarınızın bağışlanmasını istemek için mi geldiniz, Yüzbaşı?
¿ Ha venido a que le dé la absolución, capitán?
Tayfamızı öldüren bulunana kadar, gemide kalmanızı istemek zorundayım.
Debo pedirles que se queden a bordo de mi nave hasta descubrir qué mató al tripulante.
İstemek mi?
¿ La quieres?
Sabahın sekizinde, zam istemek için, beni evimde rahatsız etme yüzsüzlüğünde mi bulunuyorsunuz? - Beni dinlerseniz...
Pero se atreve a despertarme a las ocho para pedirme un aumento.
Avukatlık mesleğim boyunca sık sık ölüm cezası istemek başlıca görevim olmuştur ama görevin bu olayda bir rolü yok. Göreve değil de vicdanıma yüreğime teslim olmak zorunda olduğumu hissediyorum.
A menudo en mi carrera he debido pedir por la extrema pena de muerte, pero el deber no tiene lugar en este asunto, siento que debo seguir a mi conciencia, mi corazón, no al deber.
- Evlen onunla. Bu kadarını istemek hakkımdır sanırım.
Tengamos esta boda por mi bien.
Babbaluche, sahip olamayacağın birşeyi istemek, çok gülünç değil mi.
Babbaluche, querer algo, que no puedes tener, es ridículo.
Babamın gittiği gün, yerde madeni bir para buldum. Kapı sürgülenmişti, kırmasını istemek için komşuya gittik.
Cuando mi padre se fue, encontré una moneda en el suelo... la puerta estaba cerrada, un vecino tuvo que forzarla.
Ev sahibimiz kendim için birşey istemek alışkanlığına sahip olmadığımı bilir.
Ya sabe nuestro anfitrión que no es mi costumbre pedir para mí.
Hem evimi istemek
Queriendo mi casa
Yardım istemek için babamdan daha iyisini bulamam. Hepsi bu.
Si necesito ayuda,  ¿ quà © mejor consigliere que mi padre?
İstemek mi?
- ¿ Traerla?
Benim çalışma gurubuma katılmanı istemek için geldim.
Vine a invitarte a unirte a mi grupo de estudio.
Wollen... "Wollen..." İstemek mi?
"¿ Wollen?" Voluntario.
Dünyayı yok edecek bir- - kıyımı durdurmak için bir adamın... hayatını istemek... çok şey mi?
Es bastante pedir... la vida de un hombre... contra un holocausto... que podría destruir el mundo.
İstemek mi?
¿ Aceptarlos?
Sorarım sana Sally, 2 yıl birlikte olduğun birinden bunu istemek çok şey mi sence?
Te pregunto, ¿ es mucho esperar de alguien con quien has estado por dos años?
Lord Frith, biliyorum bize her zaman dikkat ettin ve fazlasını istemek oldukça kötü.. ama halkım tehdit altında.
Señor Frith, sé que has cuidado bien de nosotros... y se que está mal pedirte aun más... pero mi pueblo corre mucho peligro.
Değiştirmek mi istemek?
- Sí.
Bana göre Bay Steele'in atı götürmesinin parayla bir ilgisi yok. Fidye istemek gibi bir niyeti yok...
El Sr. Steele, en mi opinión, no se llevó el caballo por dinero...
Patronumun üzerinden araba geçmesini istemek, bunları anlayabilirim.
Dejar que a mi jefe le atropelle un coche, eso sí lo puedo comprender.