Kalacaksın tradutor Espanhol
7,935 parallel translation
Sen benim en harika icadımsın ve öyle kalacaksın.
Tú eres, y siempre serás, mi más grande creación.
Umut Kampı'nda bizimle kalacaksın.
Vivirás en el campamento con nosotros.
Steve, Chrisann'ı sinirlendiriyorsun. Saatlerdir lobbyde ve 335 tane röportaj verdi. ve sen, dostum, Dan Kottke'nin huzurlu günlerine hasret kalacaksın.
Steve, si haces enojar Chrisann se parará en la entrada y dará 335 entrevistas y tú añorarás los días felices con Dan Kottke.
Üzgünüm çocuklar. 30 saniye kaldı geç kalacaksınız.
En 30 segundos, vas a empezar tarde.
- Saat 9 : 00'u geçti. Geç kalacaksın.
- Ya dieron las 9, vas a empezar tarde.
Geç kalacaksınız.
Llegarán tarde.
- Ne kadar burada kalacaksınız?
- ¿ Cuánto tiempo van a estar aquí?
Elinde bu fotoğraflarla kalacaksın miras olarak.
te quedas con las fotos de familia.
- Ne kadar kalacaksınız?
- ¿ Parte para mucho tiempo?
- Sen herkesi mesafe koyarak seviyorsun böyle gidersen hep yalnız kalacaksın, Ruby.
Amas a todos a la distancia. Sigue así y acabarás sola, Ruby.
Hadi, geç kalacaksın.
Bueno... vamos, que vas a llegar tarde.
Burada epey kalacaksın gibi.
Parece que estarás aquí un buen rato.
Yazın onu görmek istiyorsan her halükârda Ebbets Field'a gitmek zorunda kalacaksın.
Como sea, debes ir al Campo Ebbets, si lo quieres ver en el verano.
Los Angeles'da mı yaşayacaksın, yoksa Ohio'da mı kalacaksın?
¿ Entonces, vivirías en Los Ángeles, o necesitas quedarte en Ohio?
Abby'le birlikte noel için burada mı kalacaksın?
Vas a quedarte aquí con Abby para la Navidad?
Şuradaki marketten kızla mı kalacaksın?
Vas quedas con la chica de la tienda de allí?
Büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaksın.
Tendrás que pagar un alto precio.
Hemen kiliseye gitmelisiniz yoksa ilk vaazınıza geç kalacaksınız.
Debemos apresurarnos a ir a la iglesia o llegaremos tarde a su primer sermón.
William, beni kurtarmak zorunda kalacaksın.
William, tendrás que salvarme.
Sanırım bir süre bizimle kalacaksın.
Supongo que se va a quedar con nosotros por un tiempo.
Okula geç kalacaksın.
No querrás llegar tarde a la escuela.
Bir ay mı kalacaksın yoksa?
¿ Te vas a quedar un mes?
Hoşnut kalacaksın dostum, bayağı hoşnut kalacaksın.
Estarás feliz, amigo. Estarás muy feliz.
Ve acele et yoksa geç kalacaksın.
Y apúrate o llegarás tarde.
Bizimle burada kalacaksınız, değil mi?
Te quedarás aquí con nosotros, ¿ verdad?
Ne kadar kalacaksınız?
¿ Cuánto tiempo se quedará?
Elizabeth teyzen ve enişten William ile, Westchester'da kalacaksın.
Usted va a vivir con la tía Elizabeth - Tío y serkkujesi de William a Westchester.
Ömrün boyunca tekerlekli sandalyeye mahkum kalacaksın.
Te has pasado toda la maldita vida en una silla de ruedas.
İşe geç kalacaksın.
Llegarás tarde al trabajo.
- Ne kadar kalacaksın?
- ¿ Cuánto te quedarás?
Hepiniz yakında hamile kalacaksınız.
Y pronto todas estarán embarazadas.
Para ödendiği zaman serbest kalacaksın.
Siempre y cuando el dinero se pague, usted será liberado.
Ama Michelle, tamamen kadınlarla dolu hapishanede nasıl hayatta kalacaksın?
Pero Michelle. ¿ Cómo sobrevivirás en una prisión llena de mujeres?
Bu gecelik sadece bu gece için. Bir gece kalacaksın.
Esta noche, solo hoy.
Yine benimle uğraşmak zorunda kalacaksın.
Aún tendrías que enfrentarte a mí.
- Ne kadar bizimle kalacaksın Jimmy?
¿ Por cuanto tiempo estarás con nosotros, Jimmy?
Ama siz çalışanlar bu greve derhal bir son vermelisiniz yoksa fabrikayı kapatacağım ve hepiniz işsiz kalacaksınız.
Pero vuestros trabajadores deben interrumpir la ocupación inmediatamente o cerraré la fábrica y os quedaréis sin trabajo.
Sadece bir kaç saat daha bizle kalacaksın.
Apenas unas horas más con nosotros.
- Bugün ne kadar kalacaksınız?
¿ Cuánto te quedarás hoy?
Hayalini kurduğun her şeye sahipsin fakat bu Peter Parker olman sayesinde. Eğer o kostümü giyersen tekrar Örümcek Adam olarak sıkışıp kalacaksın ve herkes senden nefret edecek.
Lo tienes todo, todo lo que siempre soñaste, pero es porque eres Peter Parker, si te pones el traje estarás atrapado como Spiderman de nuevo.
Biliyorsun yine mal gibi ortada kalacaksın.
Tú sabes que ganaste.
Berbat bir şekilde ortada kalacaksın.
Mal. Te equivocaste.
- Ne kadar kalacaksın?
¿ Por cuánto tiempo te vas a quedar?
Hadi yola koyul. Geç kalacaksın.
Anda, ve o llegarás tarde.
Normalde insanların burada kalmalarına izin vermezler ancak şehir tam bir keşmekeş içinde, tek gece kalacaksınız.
No suelen habilitárselo a nuestra gente, pero está todo lleno, y sólo estarán una noche.
Korkarım Bayan Kelmot kendinize yeni bir müzik öğretmeni bulmak zorunda kalacaksınız.
Sra. Kelmot, me temo que tendrá que buscarse una nueva maestra de música.
- Sen burada mı kalacaksın?
¿ Y tú te quedas aquí?
Acele et, geç kalacaksın!
¡ Vas a llegar tarde!
Ama sen burada kalacaksın.
Pero te quedarás aquí.
Yani sen birazcık burada kalacaksın.
Hola, Tandy. ¿ Estás bien? Sí, no podría estar más feliz.
Bu kadar uzun kalırsanız, bu benim daimi elemanlarımından daha fazla kalacaksınız.
Si dura todo ese tiempo, será más que mis contratos permanentes.