English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kalk

Kalk tradutor Espanhol

35,157 parallel translation
Kalk.
De pie.
- Kalk canım.
Levántate, cariño.
Haydi Jacob, kalk!
¡ Vamos, Jacob!
Kalkın, devam edin.
Levántense. Sigan en movimiento.
Hadi kalkın.
Vamos, levantaos.
Tren istasyonunda, su içmek için ayağa kalkıyor. Ve geri döndüğünde bir bakıyor ki, bavul ortada yok.
En una estación de tren, se levantó a por un vaso de agua, y cuando volvió a su asiento, el maletín había desaparecido.
Sabahları yataktan kalkıyorsam, seni yenebilme arzusunun da payı var.
Ganarte es la mitad del porqué me levanto de la cama cada día.
- Doğru söylüyor Claire, kalk.
Tiene razón, Claire. Levántate.
Kalk ayağa!
Levántate!
Kalk!
Levántate!
Nasıl? Kalk ayağa!
¡ ¿ Cómo?
Ne bekliyorsun? Kalk ayağa!
¿ Qué estás esperando?
Haydi, ayağa kalk ve koş.
Vamos, de pie y correr. ¡ Hazlo!
Çalışanlarınızın kalkış yarışı yapmalarına izin vermeniz... -... çok sorumsuzca. - Anlamadım?
Tengo que decir, dejar que sus empleados Drag Race ellas es bastante irresponsable. ¿ Disculpe?
- Kalk!
¡ Levántate!
Kalk!
¡ Levántate!
Lorraine, Mick bu sefer başından büyük işe kalkıştı.
Lorena, Mick está muy por encima de su cabeza en este caso.
Rosalyn'in ölümü ile Hull'ın projesi rafa kalkınca bu insanların da işleri bitti mi?
La muerte de Rosalyn se penetra con un tenedor en la construcción del casco, y estos chicos lo llaman un día?
İlk seçimin yataktan kalkıp kalkmamak oluyor.
La primera es si sales o no de la cama por la mañana.
Yok, tabii. Aceleyle kalk hadi.
No, no, no, vaya, corra.
Kalk.
Ahora, levántate.
Kalk hadi!
¡ Levanta!
Kalk dostum!
Levanta, colega.
Kalk dostum.
Levanta, colega.
Ayağa kalk ihtiyar.
Levanta, viejo.
Eğer bu bağı ihlal etmeye kalkışırsan bunun sonuçları olacak.
Ahora, si intentas romper ese vínculo, entonces entonces habrá consecuencias.
Hadi, hadi, kalk, kalk.
Oye, vamos. Vamos, vamos, vamos.
- Kalk ayağa!
- ¡ Levántate!
Pekala hadi, karşı koy. ( Stand Up : Ayağa Kalk )
Está bien, así que adelante, ponerse de pie.
- Kalk ayağa pislik.
Levántate, imbécil.
Kalk ulan.
Levántate, bastardo.
Geuk Dong Kalkınma
Construcciones Extremo Oriente.
Asan Körfezi'ndeki Pyeongtaek Tatil Yeri kalkınma projesi ülkenin en geniş tatil mekanı olacak. Bugün öğlen 2 sularında polisle protestocular arasında büyük arbede yaşandı.
En el Santuario de Aves Bahía Asan, donde Construcciones Extremos Oriente... está tratando de construir un enorme complejo turístico... hubo un importante derramamiento de sangre hoy a las 2 p.m... entre la policía y una ONG medioambiental.
Emri veren kişi Geukdong Kalkınma Şirketi'nden Jang Hyeon Seok.
¿ La persona que les dio la orden... era Jang Hyun Seok de Construcciones Extremo Oriente?
İstediğin zaman kalkıp gidebilirsin.
Puedes levantarte y marcharte cuando te apetezca.
Eğer bu saldırıya kalkışsalardı askeri bir uçakla onların başlattığı işi bizim bitirmemizi beklediklerini varsayacaktık.
Si hubieran intentado tomar un avión militar habríamos estado asumiendo que ellos asumían que terminaríamos lo que habían empezado.
Sonra kalkıştıkları ikinci saldırıda aslında iki hertz'e düşürmeye çalıştılar
Y entonces el segundo ataque que intentaron fue bajarlo a dos hertz.
Sabah kalkıp alarmınızı kapattığınızda ve kahve yapıp, benzin alıp ve ATM'yi kullandığınızda, endüstriyel denetim sistemine dokunmuş olursunuz.
Si te levantas en la mañana y apagas tu alarma y haces café y compras gasolina y usas el cajero automático has tocado sistemas de control industrial.
ABD ve İsrail ile siber savaşa kalkışan ilk ülke.
TV DE NOTICIAS IRANÍ... que está dentro de una guerra cibernética con los EE.UU. e Israel.
Artık uyuyamadığımda kalkıp tap yapıyorum.
Ahora, cuando no puedo dormir, - hago claqué.
Ama yollarımız ayrılmadan önce sırayla ayağa kalkıp Richard'la ilgili bir hikayemizi anlatsak güzel olur diye düşündüm.
Pero antes de que nos despidamos, he pensado que cada uno podría levantarse y contar su anécdota preferida de Richard.
Evet, kafamla kalkıp etrafta süzülüyoruz. Yıldızlara bakıyor, Peach Sokağı'ndan sola dönüp...
Sí, lo abandona, flota y mira las estrellas, gira a la izquierda...
Liz Taylor az önce mezarından kalkıp "Hı?" dedi.
Liz Taylor se levanta de la tumba y está confusa.
- Neden kalkıyorsun?
- ¿ Por qué te levantas?
- Saat 5'te kalkıyorum.
- Me levanto a las 5 : 00.
- Kalkıyorum galiba.
- Creo que sí.
- Kalkıverdik, pardon.
- Siento la prisa.
O kadar tuz seni öldürür. Hemen koltuğumdan kalk.
Toda esa sal te matará, y ya quítate de mi asiento.
Ağa kalk.
Levántate.
Öyle değilse o zaman Gukdong Kalkınma'nın başındaki adam bu emri verdi.
¡ Hay pruebas circunstanciales de que los fondos de tu empresa fueron a una banda!
Ayağa kalk.
Levántate.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]