Kaçtı tradutor Espanhol
21,687 parallel translation
Annemin partisi. Üstelik neden kaçtığımı biliyorsun.
El partido de mama. ¿ Y sabes por qué me fui.
Kaçtım, çünkü saldırıya uğradım. Ve şimdi de gelmiş tutuklanmak üzere olduğumu söylüyorsun.
Me escapé porque me atacaron, y ahora vas a venir aquí me dice que estoy a punto de ser arrestado.
Annalise o sinir bozucu suratlarınızı görmemek için kaçtı.
Annalise se escapó de escapar todas sus caras molestas.
Ailem canlı canlı yakıldı ve kızkardeşim kaçtı... Vücudunun yüzde 80'inden fazlasında 3. derece yanıklar var.
Mis padres fueron quemados vivos, y mi hermana escapo... con quemaduras de tercer grados en el 80 % de su cuerpo
Owen kaçtı ve asla geri bakmadı hiç şüphe yok.
No hay sorpresa en que Owen huyera y nunca regresara
Bunun yerine, kaçtı.
En vez de eso, el huyo
- Kaçtı, ama onu bulacağım.
Se escapó, pero le encontraré.
- Kaçtın.
- Huiste.
Ama sen yalnızca acı çektirmeyi biliyorsun ben de kaçtım ve kendime dostlar buldum uğurlarına canımı vereceğim dostlar beni seven dostlar ve bana bunu yapacak gücü veren dostlar.
Pero todo lo que fuiste capaz de dar fue dolor, así que huí. Y encontré amigos. Amigos por los que daría mi vida.
Nasıl kaçtın?
¿ Cómo escapó?
Ateş açanların striptiz kulübünden gri bir sedanla kaçtığını hatırladım, ben de kenara çekmesini istedim.
Recordé los tiradores en el club de striptease escapó en un sedán gris, así que le pedí que se detuviera.
Eğer Zolotov görevin değilse, niye kaçtı?
Si Zolotov no era su misión, ¿ por qué se ejecuta?
Bugün, Slade'e yardım etmek için kaçtım.
¿ Felicidades? Y hoy, me escapé para ayudar a Slade.
Harika kaçtın evlat. Neredeyse yakalanıyordun.
Escape estrecho, hijo.
sorular sormaya başlayınca, beni öldürmeye çalıştılar ben de kaçtım.
Pero cuando empecé a cuestionarles, intentaron matarme y me escapé.
Rehine kurtarma timi son nişancıları halletmiş, ancak birimdekiler ön koltukta oturanın güvenlikten geçtikten sonra kaçtığını söylediler.
El ERH sacó a los tiradores en reserva, sin embargo... las cámaras de circuito cerrado confirman que el acompañante del conductor de la furgoneta huyó después de que acabaran con la guardia de la puerta.
Nasıl kaçtın sen?
¿ Cómo escapaste de tu hogar?
- Kıçına ne kaçtı bu gece?
- ¿ Qué tienes en el culo?
Soluk boruma bir şey mi kaçtı?
¿ Hay alguien parado sobre mi tráquea?
Yani, kaçtın, ve sonra onu intihar süsü vererek asman gerekti?
¿ Y qué, escapaste y luego tuviste que colgarle haciendo que pareciera un suicidio?
O sadece kaçtı Stef.
Él solo escapó, Stef.
Biliyordu Mike... ve kaçtılar çünkü çok yaklaştığımızın farkındaydılar.
Él sabía, Mike... y se fueron porque sabían que nos estabamos acercando.
Kaçtı mı?
¿ Huyó? ¿ Por qué?
Belkide A.J. beni onunla gördü,..... ve kaçtı ya da beni ekdi.
Creo que tal vez A.J. me vió con él y luego huyó o simplemente me dejó plantada.
Valentine'dan kaçtığında sana hamile olduğunu biliyordum.
Yo sabía que estaba embarazada de ti, cuando huyó de Valentine.
Bir de muhafızları oyalayıp mâhkumla kaçtığına inanmamızı mı bekliyorsun?
¿ Y esperas que creamos que distrajiste a los guardias, y escapaste con el prisionero tú sola?
Anne. Harikalar Diyarı'ndan nasıl kaçtın?
Madre. ¿ Cómo saliste del País de las Maravillas?
Baban nerelere kaçtı?
¿ Adónde se fue tu padre?
Birilerinin dikkatinden kaçtıysa, bugünlerde bayağı bir baskı altındayız ve birilerinin üstünkörü iş yapmasının da hiç faydası olmuyor.
En el caso de que alguien no se haya percatado, estamos bajo una cierta presión estos días. Y no ayuda cuando nos volvemos descuidados.
Bu sabah benden kaçtın.
Huiste de mí esta mañana.
Dünyam altüst oldu ama birbirimize teşekkür etmemiz çok tuhaf kaçtı.
Todo mi mundo se dio vuelta, pero tú y yo agradeciéndonos es demasiado.
Neden kaçtığımı sanıyorsunuz?
¿ Por qué creéis que hui?
Aslına bakarsan benden kaçtı.
Prácticamente me arrolló.
Sende kaçtın ve Robyn suçu kabul etmesine izin verdin.
Así es que huiste, y permitiste que Robyn asumiera la culpa.
- Saat kaçtı o ara?
¿ Sobre qué hora sería?
- Trenin senin için çoktan kaçtığını sanıyordum.
- Sí. Yo habría pensado que ese carruaje ya se había ido.
Demelza evden kaçtığını düşünecek.
Demelza pensará que te has ido por el mal camino.
Üç taksi, iki metro, Federal Plaza'dan buraya kadar tüm kameralardan kaçtım.
Tres taxis, dos metros, evité toda cámara desde el Federal Plaza hasta aquí.
Bana bunu sorman biraz garip kaçtı.
Es una pregunta rara para que me hagas.
Kaçtığınız gün.
El día que escapó.
Tom Winston elimizden kaçtı.
Tom Winston ha escapado de nuestra custodia.
Tom kaçtığından beri kasabanın tüm giriş çıkışlarını kapattık.
Cerramos todos los caminos de entrada y salida de la ciudad al minuto que Tom escapó.
-... birlikte kaçtı.
- Investigador de TV con tatuajes.
Avımız olması gereken kişi elimizden kaçtı.
Él se nos ha escapado, quien debería ser nuestra presa.
Güvenlikleri için bu ormanlara kaçtılar ama hepsinin sonu katliam oldu.
Por lo que huyeron a estos bosques para la seguridad, pero todos ellos terminaron siendo sacrificados todos modos.
Bebek doğunca kocası kaçtı.
Él huyó cuando el bebé nació.
Sonra evlilik, sonra bebek ve adam başka biriyle kaçtı.
- Se casaron, llegó el bebé... y luego él se fue con alguien más.
Hepsi kaybettiler, yandılar ve kaçtılar.
Todos han perdido o ardido y huido.
Onun nereye kaçtığını gerçekten bilmiyor musun?
Ey, De véras no tienes idea a dónde partió?
Ben tünelleri kullanarak kaçtım.
Escapé por los túneles.
Cehennem köpeği saldırdığında kaçtı.
Huyó cuando el sabueso del infierno atacó.