Kaçıyorlar tradutor Espanhol
1,239 parallel translation
Kaçıyorlar taş tarlalar Taştan adaların sonu geldi...
Los campos de piedra están volando. Las islas de piedra se están acabando.
Taş tarlalar kaçıyorlar...
Los campos de piedra están volando.
Kaçıyorlar!
¡ Se han ido!
Bir şeylerden kaçıyorlar.
Esas personas están aquí.
- Kaçıyorlar.
- Se están escapando.
Neden kaçıyorlar?
¿ Porqué huyen?
Kaçıyorlar.
Se están escapando.
Doğu Washington yönüne kaçıyorlar...
Dirigiendose al este de la calle Washington hacia el edificio federal...
Kaçıyorlar.
Es furtivamente hacia fuera.!
- Kaçıyorlar, beyler.
- Se están escapando.
- Kaçıyorlar.
- Se escapan. ¡ Tras ellos!
Sorumluluktan kaçıyorlar ve bu üzüntü verici bir durum.
Quieren esquivar responsabilidades. Es triste.
Ucuz bir külotlu çorap nasıl kaçarsa, öyle kaçıyorlar.
Y se va como un par de medias baratas.
Hey! Kaçıyorlar!
¡ Se escapan!
Kaçıyorlar.
Déjate engordar. Están huyendo.
Yaşamları için kaçıyorlar. Castro ile stratejik bir oyun için doğru zaman değil.
Ellos están huyendo No juegan
Buradalar! Merdivenlerden kaçıyorlar!
Estan subiendo las escaleras!
Bak nasıl kaçıyorlar, avcı görmüş domuza benziyorlar
Oh, sí. Mira como corren del arma como cerdos, mira como vuelan.
Kaçıyorlar! Şey, çok iyi zaman geçirdim.
Bueno, me la pase muy bien.
Kaçıyorlar!
¡ Se están escapando!
Hepimizi aynı kefeye koyarak işin kolayına kaçıyorlar.
A todos esos esos los tenemos que meter en la misma bolsa.
Burjuvazinin ilaçları var, bizler de istiyoruz. İnsanlar veba gibi bizden kaçıyorlar.
Esta educación reproduce una cultura popular consumista y violenta. "
Alabilecekleri herşeyi alıp kaçıyorlar.
Cogen lo que pueden y escapan.
Ufo ları burdan kaçırıyorlar.
Contrabandean OVNIS por ahí.
Sanırım bu ufacık bilgiyi kaçırıyorlar.
Creo que se perdieron esa pequeña información.
Geri dönmek için roketler beygir kullanabilirler mi? yolda kaç beygire ihtiyaçları olacağı hesaplıyorlar mı?
¿ Hay posibilidad de volver a usar cohetes con caballos... haciendo una carrera con los que necesitamos?
Halklarından pek çok kişi onu bize fazla yakın buluyor ve gerçek niyetlerini paylaşmaktan kaçınıyorlar.
Pero muchos de los suyos consideran que él está demasiado cerca de nosotros... y no le han informado de sus intenciones.
Evet, bir çoğu bir kaç iyi hareket öğrenmeye gelmiş... ve sonra yaylanıyorlar.
Sí, la mayoría de estos chicos vienen a aprender mirando algunos movimientos buenos y después se van.
Başlangıç bombardımanından, bir kaç saat sonra. Janeway ve ekibi, Köprü'de saldırının hazırlığını yapıyorlar.
En unas horas después del bombardeo inicial Janeway y su escuadrón están en el puente montando su asalto.
Hayır. Ben, bir ayı kadar çirkinim. Beni gören hayvanlar bile kaçışıyorlar.
No, yo soy tan fea como un oso pues las fieras que se topan conmigo huyen espantadas.
Beni kaçırıp, benden kurtulmak için bunu yapıyorlar, çok iyi biliyorum ama ne yaparlarsa yapsınlar buradan gitmem ben.
Quieren hacerme quedar como un burro. Quieren asustarme si pueden. Pero yo no me moveré de aquí, hagan lo que hagan.
İşin bütün zevkini kaçırıyorlar.
Le han quitado toda la diversión a mi trabajo.
Böylece bizi evlerimizden kaçırmaya çalışıyorlar. Pirelerin çok hızlı ürediğini biliyorlar.
Los ingleses sabían que las pulgas se multiplican más que los hindúes.
Kaçınılmaz olanı geciktirmek için her şeyi yapıyorlar.
Harán lo que sea por retrasar lo inevitable.
Sharp, kaçıyorlar.
Sharp, se están escapando.
Benim zırvalıklarımı dinlerken insanlar neleri kaçırıyorlar, hep bilmek istemişimdir.
¡ Siempre me gusta que gente sepa lo que se pierde por escuchar mis mierdas!
Yeraltında kanalizasyondayım, üç kardeşi izliyorum, üçü de cadı, kaçırılan iki çocuğu arıyorlar kaçıranlar garip bir...
Estoy en un drenaje subterráneo siguiendo a tres hermanas, todas ellas brujas en busca de niños que pueden haber sido raptados por una extraña especie de...
Kaç çeşit hijyenik ped yapıyorlar Allah aşkınıza?
¿ Cuántas clases de compresas hacen?
Biraz önce oradaki Hitchcock filmini kaçırdın ama bu ufak adamlardan oluşan bir sürü az önce beni öldürmeye kalktı. Artık yapışkan atmıyorlar.
Te perdiste esa pelicula de Hitchcock que pasaron hace poco una bandada de estos pequeñines intentaron matarme.
- En azından artık bizi -... bir kaç saat önce istihbaratımızdan gelen bilgi ışığında cesur birliklerimiz Damar'ın terörist üslerine karşı saldırıya geçtiler. - aramıyorlar.
Por lo menos no nos buscan.
Çembere alıyorlar... tüm kaçış rotalarımızı keserek bizi dışarı çıkarmak için aldatmaca yapıyorlar.
Merodeando, engañándonos para provocarnos mientras bloquean toda ruta de escape.
Büyüdüler ve şimdi bir kaç çeviklik antrenmanı yapıyorlar, ileride hayatlarını kurtarabilecek olan.
Han crecido y están practicando algo así como los movimientos ágiles que pueden salvarles la vida algún día.
Okyanus, akıntılarda ilerleyen yiyecek ve üreyecekleri güvenli bir yer ararken düşmanlarından kaçınmak için ellerinden geleni yapan bu göçebelerle doludur. Bu vatozlar tam da bunu yapıyorlar okyanus tabanının çok üstünde bir kulüp kurup kur yapmak için toplanıyorlar.
El océano está repleto de tales vagabundos cabalgando las corrientes y haciendo todo lo posible para evitar a sus enemigos mientras buscan alimento y un lugar seguro para tener crías... que es exactamente lo que están haciendo estas rayas... formando el club mas grande de 3 Km,
Benim kaçırıldığımı sanıyorlar.
Creen que el secuestrado fui yo.
Hatunlar bir kaç ayda bir arıyorlar, senin gibi.
Las chicas que llaman cada dos meses, como usted,
- Akademiye kaç kişi alıyorlar?
- ¿ Sabe cuántas aceptan?
Bir çok erkek bekar olduğunu söylüyor. Sanki aptalmışım gibi, ve ne kaçırdıklarının farkına varamıyorlar.
La mayoría de los hombres se mienten solteros como si una fuera boba, y no fuera obvio que se están escapando.
Şafakta onu Romanya dışına kaçıracak olan soylularla geri dönüşü için plan yapıyorlar.
Planean entregárselo a los nobles al amanecer quienes lo sacarán de Rumania.
Bugün, devasa uçaklar insanları bir yerden başka bir ulaştırıyor... hem de sadece bir kaç saatte. ve dünyanın bir ucundan diğer ucuna gitmeyi mümkün kılıyorlar...
"Actualmente, los gigantescos aviones son capaces de transportar gente en cosa de pocas horas" por todas partes desde una parte del mundo hasta la otra parte "
Rahatını kaçırıyorlar.
Le molestan.
Onlar kızları sadece uzaklara kaçırıyorlar ve onlarla evlenmiyorlar.
Buscan en la basura, y entonces no se casan.