Kelepçe tradutor Espanhol
815 parallel translation
Yıllardır bu işin içindeyim, ve pek çok gangstere kelepçe taktım.
Hace muchos años que hago este trabajo y esposé a muchos rufianes.
Senin gibi bir aynasız asla Rico'ya kelepçe takamaz.
Ningún policía como tú esposará a Rico.
Senin gibi bir aynasızın bana asla kelepçe takamayacağını söylemiştim.
Te dije que un policía como tú nunca me pondría las esposas.
Baksana, Smith daha ağır kelepçe bulamadın mı?
Oye, Smith, no podías haberme puesto unas esposas más pesadas.
Ben de tam ona anlatıyordum hanımefendi -... hemen burada, gözlerimin önünde arkadaşı, en iyi arkadaşı, tabii bunu siz diyebilirsiniz cebinden kelepçe çıkarttı ve şak, şak ;
Justo le estaba contando, señorita... Aquí mismo, ante mis ojos, su amigo, su colega, como se le conocía, saca unas esposas, zas, zas, y se convierte en un preso.
- Kelepçe takın.
- Espósenlos.
Onun bileklerinde de kelepçe izi varmıydı?
¿ Ella también tiene esas marcas en la muñeca?
- Kelepçe taksanız iyi olur.
- Mejor póngale las esposas.
Kelepçe.
Esposas.
Hemen kelepçe takmak ister misin!
¿ Quiere ahora colocarme las esposas?
Kelepçe ile bekleyen birileri yok ve seyahat belgelerim de cebimde.
Cheques de viaje, y nadie esperando con unas esposas.
Barışcıl bir şekilde kendi isteğinle mi gelirsin, kelepçe mi takayım?
¿ Va a venir en forma pacífica o quiere que lo espose?
- Ayaklarında kelepçe olduğunu nasıl anladın?
- ¿ Cómo sabías lo de los grilletes?
Bana kelepçe takın.
Póngame las esposas.
Teğmen artık sana hiç kelepçe takmayacak, İyi Asker.
El Teniente no volverá a encadenarte, Primer Soldado.
- Kablolu kelepçe mi dediniz, efendim, efendim?
- ¿ Dijo en la andana de los cables, señor?
- Kelepçe takın.
- Ponle las esposas.
Kelepçe yok!
¡ No está esposado!
Son gördüğümde Markham'ın boynuna kelepçe saracak gibiydi.
No la última vez que vi a ese hombre. La última vez parecía dispuesto a poner un alambre alrededor del cuello del Sr. Markham.
Polis ona kelepçe takarken orada öylece oturuyor.
Se queda sentada mientras el policía prácticamente la esposa.
Bacaklarıma kelepçe taktılar.
Me ponen esposas en las piernas.
Ellerinde kelepçe varken onu ne kadar rahat bırakacaklarını sanıyorsun?
¿ Crees que seguirá libre con esas esposas?
Şey, efendim, bilmiyorum, fakat iskele tarafındaki kelepçe gevşetilmiş.
No lo sé. La cornamusa de babor ha sido forzada.
İskele tarafındaki kelepçe.
La cornamusa.
Evet, efendim. Stensiller. Kelepçe.
Muestras de letras.
Kelepçe, değil mi?
- ¿ Letras?
Kelepçe! Kelepçe? Hareketli halatlar...
- Letras seguidas.
Kelepçe, hareketli halat, siyah denizci boyası.
Unas plantillas...
Yanımda bir şey getirdim, bir hokkabazlık, onunla ona meydan okumak istiyorum, yapabilirsem. O... Biliyor musunuz, merkezde, tehlikeli suçlular için özel bir kelepçe tutarız.
he traido una cosa, un truco con el que quisiera desafiarlo, si puede saben, que en la comisaria, tenemos unas esposas especiales para los criminales peligrosos.
Kelepçe yok.
Sin manillas.
Kelepçe takmanıza hiç gerek yoktu!
No tienen que ponerme esposas.
... adama kelepçe takıldı.
... le pone las esposas.
Çünkü yoksulluk eline kelepçe takar, çok daha büyük yoksulluğa yol açar!
Debido a la pobreza, lo único que encuentran es más pobreza.
Kelepçe takmak isterseniz buralarda olacağım.
Estaré por aquí, si quieren esposarme más tarde.
Bana kelepçe taktılar!
¡ Me pusieron grillos!
Kelepçe!
¡ Grillos!
Benim için cennet birkaç saatliğine kelepçe takmama izin verilmesidir.
El paraíso... ... sería que me pusieran grillos un par de horas.
Aslında zamanımın yarısını, demir yolunda... adi suçlulara kelepçe takmakla geçiriyorum. Basit bir teslimatçı gibi.
De hecho, me paso la mitad del tiempo en el ferrocarril... esposado a delincuentes de poca monta, como si fuera un repartidor.
Sen de bana kelepçe taktın!
Me ataste de esta manera mientras no miraba.
"Hey evlat, kelepçe ister misin?"
"Oye chico, ¿ quieres hacer este arresto?"
Yada ellerine kelepçe?
¿ Le pongo esposas?
- Bay Raoul. Kelepçe işinden anlar mısın?
Sr. Raúl, ¿ Usted tiene experiencia con grilletes?
Duvara kelepçe monte etmek kaça mal olur?
¿ Cuánto costaría poner grilletes en las paredes?
- Duvara kelepçe mi takmak istiyorsunuz?
¿ Quiere poner grilletes en la pared?
Bir vibratör ve bir çift kelepçe lütfen.
Quisiera un vibrador, por favor, y un par de esposas.
- Kelepçe vuracak mısın?
- ¿ Me pongo las esposas?
- Kelepçe mi?
- ¿ Las esposas?
Ona kelepçe takayım mı?
¿ Le pongo las esposas?
Arteryel kelepçe.
Grapa arterial.
Venöz kelepçe.
Grapa Venus.
Kelepçe.
Más esposas.