Kısa sürede tradutor Espanhol
4,917 parallel translation
Shepherd Lizzie'nin durumunu bu kadar kısa sürede düzeltti demek.
¿ Shepherd ya ha curado a Lizzie?
Evet, ama kısa sürede ihtiyacımız olan bütün bilgiyi verecekler.
Sí, pero nos proporcionarán toda la información que necesitamos en el momento oportuno.
Hiper testler uyguluyoruz, yani sonuçları kısa sürede alacağız.
Estamos haciendo unas pruebas hiperactivas, así que deberíamos obtener resultados rápidamente.
Nicki'nin kısa sürede döneceğini beklediğimden birkaç ev kuralı çıkarmıştım.
Presiento que Nicki, se quedara aquí por un tiempo, Entonces, escribí algunas nuevas reglas de la casa.
Ailesini aramalısınız ve en kısa sürede onları buraya getirmelisiniz diyorum.
Yo estoy diciendo que usted tiene que llamar a su familia y conseguir que aquí lo más pronto posible.
Bu kadar kısa sürede iki masum insanı öldürmek.
Matar dos inocentes en dos días.
En kısa sürede.
Lo antes posible.
Kısa sürede Mandipoor'a ulaşmış oluruz.
Estaremos en Madripoor pronto.
Bu kadar kısa sürede ceza almak için ne yapabilirsin ki?
¿ Qué podrías hacer para conseguir que te castigue con tan poco tiempo?
Kısa sürede iyileşecektir.
Así que su pronóstico es muy bueno.
Biz en kısa sürede size ve doc kurtarmak için gidiyoruz.
Vamos a repatriarlos a ti y al doctor lo antes posible.
Bu kadar kısa sürede Bu kadar çok silahı almak çok kolay değil, Javier.
Conseguir este tipo de armas en tan poco tiempo es muy complicado, Javier.
Kısa sürede sakinleşince besleyeceğim.
Serán alimentados en cuanto se calmen.
Kısa sürede gelip alırım.
Lo recogeré pronto.
Kısa sürede bu mekanı düzenleyip işler hale soktunuz.
Tenéis este sitio en marcha en un tiempo récord.
Kısa sürede burada olduğunuz için teşekkürler.
Gracias a todos por estar aquí en tan poco tiempo.
İki ev kredisi birden ödemek belimizi büküyor, artı babamın en kısa sürede... -... sıcak bir iklime gitmesi gerek.
Pagar dos hipotecas no está matando, y papá necesita ir a un clima mas cálido lo antes posible.
Siz müşterilerimizin memnuniyeti için en kısa sürede hizmet vermek için çalışıyoruz.
Le valoramos como cliente y esperamos restablecer el servicio lo más pronto posible.
En kısa sürede arınmasını sağlarız.
Deberíamos desintoxicarle lo antes posible.
Sistemine adrenalin enjekte edip fiziki gücünü arttırmam gerektiğini biliyorsun. Yoksa bu kadar kısa sürede başka bir operasyonu asla sağ atlatamazsın.
Sabes que tengo que inundar tu sistema con adrenalina, incrementar tu fuerza física, o no sobrevivirías a otro procedimiento tan pronto.
Bu kadar kısa sürede toplamak için büyük para.
Pues eso es mucho dinero con tan poco tiempo.
Başkalarına yardım etmek için gücümü kullanmalıyım ki üstlerine düşeni en kısa sürede tamamlasınlar!
¡ Es usar mi poder para ayudar a los demás a cumplir sus misiones tan rápido como sea posible!
Görüyorsun ya Mikhail, ne zaman bu tür söylentiler dolaşmaya başlasa sahte gerçek kısa sürede kökleşip kalır.
Verás, Mikhail, cuando este tipo de rumores comienzan a circular, una mentira comienza a ser aceptada.
Mümkün olan en kısa sürede bir mahkeme çağrısı için yargıçla konuşacağım.
Pediré a un juez que pida una citación lo antes posible.
En kısa sürede geldiği gibi geri gidecek!
pronto como de su fallecimiento, él vino aquí.
Patlamasına harcayacağı aura kısa sürede iflas etmesini sağlayacak.
Y el aura que use para la explosión aumentará el interés.
Doktorların kısa sürede bir şeyler söyleyeceklerinden eminim.
Estoy segura de que los médicos te darán noticias pronto.
Kısa sürede dönerim.
Volveré en un rato.
Kısa sürede bir şeyler öğreniriz.
Deberíamos saber algo pronto.
Bu kimyasalların ömrü çok kısadır, kısa sürede özelliklerini kaybederler.
Estos químicos tienen una vida media. Se degradan rápidamente.
En kısa sürede mide kelepçesi taktıracak ve güzelleşecek.
En cuanto se ajuste su banda gástrica, ella será hermosa.
En kısa sürede müzakerelere başladık, ama onlar aniden isteklerini geri çekti ve herkesi öldürdü.
Pero tan pronto como empezamos a negociar, inmediatamente se arrepintieron y mataron a todos.
George, bu kadar kısa sürede geldiğin için teşekkür ederim.
George, gracias por venir lo más rápido posible.
Tahlil sonuçlarınız çok iyi Bay Gorder. EKG de temiz çıktı. Sizi en kısa sürede ameliyathaneye alacağız.
Sr. Gorder, sus resultados están bien y su electrocardiograma está limpio, así que le vamos a enviar al quirófano dentro de poco, ¿ de acuerdo?
İyi haber, hastalığı teşhis edebilmemiz. Böylece kısa sürede iyileştirebileceğiz.
Pero la buena noticia es que lo cogimos, y lo estamos tratando.
Eğer bu, kısa sürede gerçekleşmezse, beklediğimiz her gün yeni inşaat planlarında çoktan hisse sahibi olmuş insanlara bu düşünceyi kabul ettirmemiz gittikçe zorlaşır.
Si eso no sucede pronto entonces cada día que esperemos, la idea de ello se hace más difícil de vender a aquellos que ya apostaron algo en el nuevo plan de construcción.
Sizi en kısa sürede aradım Bayan Delton.
La he llamado tan pronto como pude, Srta. Delton.
Bir Metro polisiymiş kısa sürede bir dedektif olmuş, sonra özel dedektife dönüşmüş.
Era policía metropolitano, rápidamente ascendió a detective, luego pasó a ser detective privado.
Bunları en kısa sürede geri vermek istiyoruz.
Queríamos devolverlo lo antes posible.
'Bay Donnelly'e buradaki görevim bittiğinde'en kısa sürede işe dönme'isteğimi kendisine iletin.
Y por favor, asegura al Sr. Donnelly que tengo la absoluta intención de volver al trabajo en cuanto mi labor aquí haya acabado.
Senle bana gelince, dostum en kısa sürede iş konuşmamız gerek.
¿ Tú y yo, joven amigo? Tenemos que hablar de negocios muy pronto.
Bu kadar kısa sürede görüştüğün için teşekkür ederim.
Te agradecemos que nos hayas recibido en tan poco tiempo.
Kısa sürede görüşmeyi kabul ettiğiniz için sağ olun.
Gracias por recibirme con tan poca antelación.
Çocuğum hastalandığından gittiğimi ve en kısa sürede döneceğimi söyle.
Diles que tuve que salir, pero que pronto volveré.
Seni en kısa sürede çıkartacagım. Bu zaman içinde, çeneni kapalı tut.
Estaré con usted en cuanto pueda mientras tanto, mantenga la boca cerrada.
Mümkün olan en kısa sürede sizi dışarı alacağız.
Los sacaremos de aquí lo antes posible.
Bir makineye bu kadar kısa sürede hız kazandırabilen birisinin PC piyasasında parlak bir geleceği var demektir.
Alguien que haya acelerado tanto una máquina de esa forma tiene un brillante futuro con los ordenadores.
Bu kadar kısa bir sürede beni kabul ettiğiniz için teşekkür- -
Gracias por verme en tan poco tiempo.
- Evet, bir defa diyorsun iki defa oluyor ve böyle kısa bir sürede masa kapmamızın imkânı yok.
Una más se convierte en dos más y ahora es imposible conseguir mesa.
Ama bu özel, kullanılmaya değer istihbaratı inanılmaz derecede kısa bir sürede topladığımızı biliyorum.
- Lo que sí sé es que conseguimos información específica y factible en un período de tiempo notablemente corto.
Dev altı haftadan kısa bir sürede satışa çıkacak.
El Gigante sale en menos de seis semanas.