English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ L ] / Lak

Lak tradutor Espanhol

239 parallel translation
Burası malazlandı. Lak lak!
Ése es el problema : ¡ Bla, bla, bla!
Dilinden bir şeyler alma lakırdısı hiç eksik olmaz : zemberekler, eski parçalar, ıvır zıvır.
Necesitaría algunos muelles, chismes y máquinas viejas.
Belki şaka olmayabilir ama gereksiz bir lakırdı.
Seguramente chismes.
Mahalle lakırdısı diyorum ben.
Cosas de la prensa, lo llamo yo.
KU-LAK-LA-RA.
O-R-E-J-A-S.
Bu konu kesinlikle... kocamla benim aramda. - Boş lakırdı bunlar!
Esto es sólo entre mi marido y yo.
- Onları eriten lakırdıya ne oldu Meadowville Spesiyalitesi?
- ¿ Qué pasó con la marcha... que arrasa en Meadowville?
Öyleyse neden lakırdı lukurduyla zaman kaybediyoruz?
¿ Entonces qué hacemos aún aquí, discutiendo...?
- Bilirsin ya, lak-lak-lak...
- Tú sabes, yak-yak-yak-yak...
- "Peki canım" mı? Bu tam bir evli adam lakırdısı.
"¿ Sí, cariño?" Así habla un esposo, si alguna vez oí hablar a uno.
Sarhoş lakırdısıydı sadece.
¡ Nada de ello! Sólo estaba borracho.
Bunun son işin olmasından korkuyorsun bu yüzden sanki büyük bir vicdan sahibiymiş gibi lak lak ediyorsun sen adam olsaydın ömrüm boyunca bir işe yaramadığımı söylemezdin.
Tienes miedo de que sea la última cosa que haga y te montas toda esta historia de la conciencia porque no quieres que lo haga. ¿ Verdad?
Bütün gün aylak aylak oturup patronunla lak lak yapabilmeni sağlayan ne gibi özel meziyetlerin var senin?
¿ Qué cualidades tiene para un empleo que le permite estar todo el día sentada, hablando con el jefe?
Lakırdıyı kes ve bana emri göster.
Déjate de discursos y enséñame la orden.
Gün geliyor, insan fark ediyor aylaklık ve boş lakırdıyla harcanan hayata yazık.
Llega un momento en que te das cuenta de que es inútil desperdiciar la vida en ociosidades y charlas triviales. ¿ Dónde está su cueva?
Sizi bu boş lakırdılarla sıktığımız için bizi bağışlayın. Sıkıcı bulmuyorum.
Perdone que lo molestemos con esta disputa sin importancia.
Bu ihtiyarın lakırdısını dinleyin ve içinizdeki ateşi araştırma ve gözlemle söndürün.
Escuchad los balbuceos de un anciano y plantead preguntas entusiastas y observaciones honestas.
"Lakırdı."
"Balbuceos".
"Lakırdı." Bu söylevi kaç kez dinledik acaba?
"Balbuceos", ¿ habéis oído eso? ¿ Sabéis cuántas veces lo ha dicho?
Boş lakırdı etmiyorum.
No me ando con tonterías.
Fakat hep içi boş lakırtılar ediyorsun. Kafanda beyin namına hiç bir şey yok.
Pero eres como un mestizo cobarde y tonto, bruto y sin sesos.
Boş lakırtı mı edeceğiz yoksa buna bir son mu vereceğiz.
Las palabras no conducen a nada.
Burada kendine erkek diyen boş lakırtıyı kesip benimle gelir.
Aquel que no quiera venir, que hable ya mismo.
Biri büyükleriyle çevrelenirken diğeri büyüklerinin lakırdı ve önyargılarını misal alır.
Está rodeado... de adultos que mira hacia arriba, a adultos llenos de palabras y de prejuicios.
Ayrıca ipe sapa gelmez lakırdıları yüzünden!
¡ Y porque dice muchas tonterías!
Banyoya giderken... Bir şey duydum.... Tekrarlanıp duran bir lakırdı duydum, bir ilahi gibi.
Al salir del baño, oí una especie de cántico.
Freudstein'in burada gömülü olduğu kuru laftan ibaret. Lakırtı işte.
Es una bobada eso de que Freudstein está enterrado aquí, puro chisme.
Connie, kalabalık Lakeside merkezindeyim.
Hola, Connie. Estoy en el centro comercial Lak eside.
Herkesin bildiği bir şey hakkında lak lak yapmaya yetkili değilim.
No tengo derecho a divagar sobre algo que todos saben.
Hala o trenlerin lakırdısını mı ediyorsun?
Nunca me deshice de ese tren Lionel...
Lak, lak, lak!
¡ Quejica!
Yeter bu kadar lakırdı.
Ande, calle.
- Evet, lak lak. Sagolun.
Conversación.
Gene kraliçe lakırdısı mı ettin?
¿ Has vuelto a hablar de la Reina?
Oh, Selma, sevgilim. Sadece lak lak ediyorduk arkadaşımla...
Oh, Selma querida... estaba charlando con mi buen amigo...
Gideon'un dükkânı patlıyor ve sen ava giderken avlandı dediğin T-bird'ü havaya uçuran ucubeyle lak lak ediyorsun.
Gideon vuela y tú andas con un tipo que estaba con T-Bird cuando hizo zig en vez de zag.
Of, bu kadar lakırtı yeter, kız.
Ya paremos de la maldita conversación.
Hayır. Sloganı "Lak lak, kim konuşuyor bir bak" olan bir radyodan kim böyle bir şey bekler ki?
No. ¿ Quién lo hubiera Pensado de una emisora cuyo lema actual es, "Yak-Yakkety, hablamos al regresar"?
Sınıfta durmamı ve lakırdı etmemi mi istiyorsun...
¿ Qué debo hacer? ¿ Pararme frente a la clase el resto de mi vida... y hablar sobre algo que no me atrevo a hacer...
Evet, evet bir deste oyunu kaybetti mi biliyorum ve bir sürü lakırdı.
Ya sé que perdí un pastón a las cartas y bla, bla, bla.
Çünkü arkadaşlarıyla lak lak yapıyor.
Por que está charlando con su amiga.
Burada lak lak yapıyorsun.
Estás parloteando.
Biraz lak lak et
Necesitamos un poco de cháchara.
Of, lak lak
Cháchara.
Ayrıca yapanların sağ lak olduğuna inanıyorum.
Además, creo que Job era diestro.
Bu kadar lak lak yeter.
Basta de cháchara.
O esnada, Neelix Vulkan terimlerden soo-lak üzerinde çalışıyordu- - bu yapılan şey, ilginizi çekecek bir şey değil. Beni gerçekten sıkacağını zannetmiştim.
Neelix era el soo-lak, la tercera parte, que, dada su falta de interés, trivializa su opinión.
Lakırdıyı kes, fiyatı söyle.
No me dé palabrería, sólo dígame el precio.
Hep lak lak.
¡ Venga cacarear!
Özellikle de bana. Lak lak etmeyi kesin!
¡ Qué tanto cuchichean!
Durmadan da lak lak ediyorlar.
Y hablan demasiado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]