Lio tradutor Espanhol
388 parallel translation
Bırak beni!
No te he hecho nada. - ¡ Qué lio!
İşleri karışmış.
Está en un lio.
Hile yapmaya devam ediyorsun, başını belaya sokacaksın.
Se los ganaste haciendo trampas y te vas a meter en un lio.
Beynimi salataya çevirmeye azimlisin.
Está usted a punto de meterme en un buen lio.
Peki ya senin beni salataya çevirmene ne demeli?
¿ Y el lio en que usted me ha metido?
- Şef garsonum. Ayrıca bir rahatsızlık olduğunda, insanları dışarı çıkarırım.
Si se forma lio, echo a los culpables.
Kısa bir süre sonra, kargaşanın sona erdiğini öğrendim.
Cuando desperte, me informaron que se habia acabado el lio.
- Sanırım hepsi benim yüzümden oldu bayan.
Creo que yo tengo la culpa de ese pequefio lio, sefiorita.
Şu karambole bak!
¡ Pero mire... mire que lio! .
Burası sizin yaşadığınız büyük şehirlere benzemez.Başımıza çok iş açtın.
No es una cjudad, me ha metjdo en un buen lio.
- Üzgünüm hanımefendi, bütün bu koşturmaca...
Y apúrese. - Sí, discúlpeme. Con todo este lio.
- İle sorun nedir... - Sallanmaya bir son verin Veya cehennemde kimse duymaz.
- Paren este lio... o no volverá a oír a nadie.
Başınız derde girebilir.
Se pueden meter en un buen lio.
Bob, kızların başı dertte, onlara yardım etmeliyiz.
Las chicas estan metidas en un lio, tenemos que ayudarlas.
Manzara nedir?
que lio?
Harry için neden bu kadar telaş ettiğinizi anlamıyorum.
¿ A qué viene todo este lio con Harry?
Öyle görünüyor ki, bayım, başınız belada.
Parece que se metio en un gran lio, señor.
- Önemli biri.
- Vaya lio.
- "Önemli biri"
- Vaya lio.
Diyor ki, " Umursamazlık ve tembellikten oluşan zehrini, sosyal yapımızın...
Ahora, el auto de Pop esta en un terrible lio. Oh, no importa, Toby.
Seni bulurlarsa sorun çikar.
- Se armara un lio si le encuentran aqui.
Tüm dünyada bir yigin sorun var.
- El mundo esta hecho un lio.
Yani nasıl işe aldılar acaba?
- Como pudieron meterlo en este lio?
- Kimse beni işe almadı.
- Nadie me ha metido en ningun lio.
Uslu uslu oturun.
No armen lio.
Gelse iyi olur, yoksa isyan çıkar.
Más vale que llegue pronto o se armará lio.
Sana sorun yarattığım için üzgünüm.
Siento haberte metido en todo este lio.
Tam bir karmaşa.
Es un lio.
Bu yüzden zorluk çekiyordu.
- Claro, por que el se hizo un lio con ellos, inspector
Duydum ki, rahatlamanin iyi bir yolunu bulmussun.
Se ha metido en un buen lio.
Bu kadar sorun çıktığı için özür dilerim.
Perdón por que tengas que pasar por todo este lio.
Bir daha da böyle işlere karışma.
Nunca te metas en un lio como este.
Umarım bütün eski gazeteleri, çekip çıkartmazsın. Onları benim için yakmanı istiyorum.
Despues arregla todo ese lio de los viejos periódico.
Floyd, başın biraz dertte.
Floyd, te has metido en un lio.
Ben yokken gürültü yapmamaya çalışın.
Traten de no hacer lio mientras estoy afuera.
- Peki, efendim demekle neyi kastediyorsun?
Se ha metido en un buen lio Mayor.
Şu pisliği temizleyin.
Quita este lio de aqui!
Demek istediğim, arabasını evin önünden çekmek istiyorsan onu istasyona götürmek için niye bu kadar uğraşıyorsun ki?
O sea, si quisieras sacar el coche lejos del frente de la casa porqué hacer todo el lio de llevarlo abajo a la estación?
Bu berbat duruma nasıl geldiğimi öğrenmek mi istiyorsun?
¿ Quiere saber como me meti en este lio?
Şimdi başımız büyük belada Bayan Gravel!
¡ Ahora estamos en un lio muy gordo, Mrs. Gravel!
Herbert şurada arkada, her zaman olduğu gibi çöp arıyor... ama sizi uyarayım, eğer siz ikinizin bir ilişkisi varsa... dikkatli olun!
Herbert esta fuera rebuscando entre la basura como de costumbre... Pero te lo advierto, si los dos estais teniendo un lio tener cuidado!
Yoksa bela yığınının içinde kalacağız.
Échame una mano o estaremos en un buen lio,
Bana göre, içinde bulunduğunuz zor durumdan çıkmak için, bazı belgeleri ona imzalatmaya geldiniz buraya, ama başaramadınız. Sonra da Hathor Tapınağı'nın çatısında dolaşırken bir heykelin başını yerinden oynattınız ve o da hedefinin çok yakınına düştü. - Bu çılgınlık!
Creo que usted vino para encontrar la manera de que Madame Doyle firmase ciertos documentos y salir así del lio en que se encontraba, también creo que mientras paseaba por el techo el templo de Hathor, hizo que la cabeza de una estatua cayese muy cerca de su objetivo...
- Ne oldu?
- Lenny se ha metido en un lio.
- Lenny'nin başı belada demiştin.
No se habia metido en un lio.
Başım belada değil, Victor.
No estoy metido en ningun lio, Victor.
Bir dakika daha. Anlatsana, neden zor bir durumdayım?
Por qué sere en un lio?
Hayır, sekreteriyle ilişkisi var, kanıtım da var.
¡ No! ... Tiene un lio con su secretaria y tengo la prueba.
Başımız ciddi belada.
En gran lio nos hemos metido.
- Bir kere daha başıma ne iş açtığını görüyor musun? - Ama ben hiç iste...
¡ Este es otro buen lio en que nos hemos metido!
Ne durumu?
- Que lio?