English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ N ] / Nar

Nar tradutor Espanhol

815 parallel translation
Ey, bin yaşındaki çınar,
¡ Milenario!
Senin gülüşün benim pınarım
" Mi primavera es tu sonrisa...
Bu yoksa baharı müjdeleyen nar bülbülü mü?
¿ Es el petirrojo el que anuncia la primavera?
Biz Illinois'de donarken sen nasıl nar bülbüllerini düşünebiliyorsun?
¿ Cómo puedes pensar en petirrojos con el frío de Illinois?
İşte, pınar.
Aquí está la fuente.
Şu nar bülbülü sesiyle hislerime tercüman oluyor.
Me gustaría cantar como ese gorrión.
Zat-ı aliniz buna yağmur şapkası diyor... çünkü bir pınar gibi görünüyor.
A este lo llamo El Sombrero de Lluvia, porque parece una fuente.
Pınarınız akmaz oldu.
Su mismo manantial se ha detenido.
Dört çeşit rom, brendi, nar, limon, papaya suyu ördek yumurtası akı.
Cuatro tipos de ron, brandy, granadina, lima, papaya... la clara de un huevo de pato.
Gözleri büyük zümrütler gibi parlıyor. Dudakları nar gibi kan kırmızısı, elleri ve ayakları gardenyalardan da beyaz!
Sus ojos brillan como esmeraldas, su boca de un rojo sangrante.
İlk kocam hiç yaşlanmak istemezdi ve hep gençlik pınarı arardı.
Mi primer marido no quería envejecer y buscó la fuente de la juventud.
Sanki halka bir çeşit "gençlik pınarı" vaat ediyormuşuz gibi bir izlenim veriyor.
- Es de mal gusto e inexacto. Parece que hayamos creado el elixir de lajuventud.
Ardıç kuşu ve nar bülbülü nerede öter?
¿ Dónde cantan los pájaros más dulcemente?
Yoksa nar gibi ıslak ve kırmızı mı?
¿ O son húmedos y rojos...
Sana olmaz bu kız. Pınar suyudur o.
No es para tí, es agua pura.
Geldiğim yerde sürüyle pınar kaynağı vardı.
En mi país hay muchas fuentes.
Gençliğin pınarı Artık mat
La fuente de la juventud es un cuento
Pınar Çağlayan
Lucrecia Martínez
Kızlar hep nar şurubu ve süt ister.
Las chicas siempre piden leche y granadina.
Çok susamadım ama bir nar şurubu ve süt alabilirim.
No tengo sed. Solo una leche y granadina.
Yolumuz üzerinde birçok pınar olacaktır. Kocamın haritalarının da belirttiği gibi.
Encontraremos muchos manantiales.
Pınar suyu gibi saf bir kız.
Una chica pura como el agua de un manantial.
İki sıcak nar şurubu.
Dos granadinas calientes.
İki sıcak nar şurubu mu?
¿ Dos granadinas calientes?
Bir çınar kadar sağlam.
¡ Fuerte como un roble!
Geceleri nar ağacının üzerinde şakıyor.
Cada noche ella canta en el árbol de la granada :
Pınarın sesini duyabiliyor musunuz?
¿ Podéis oír la voz de las primaveras?
Pınar yakında olmalı.
Las fuentes deben estar cerca.
Ve bir gün pınarın yanı başında bir kızla karşılaşıyor.
Entonces, un día se encuentra a la chica de la fuente.
Şimdi ona ağzını burnunu nasıl dağıtacağımı söyle Herkes görsünki Beyaz adam onu nasıl becerdi.
D ¡ le que le cortaré la nar ¡ z para que vean que ha estado con un blanco.
Bu nar mı?
Oye, ¿ eso es una granada?
Fırında nar ve kuş diliyle meze edildi.
con guarnición de lenguas de alondra y granadas al horno.
Pınar Çağlayan
Carla Botella
" Beni duru pınar başlarına götürür.
" A las aguas de descanso me conduce...
Çeviren : Pınar Çağlayan
Traducción :
Geceleri oradaki nar ağacında öter.
De noche canta en ese granado.
Pınar Çağlayan TÜRKÇE
TÜRKÇE
Karapınar Köyü'nden, Reşat Ağa'nın oğlu Osman Efendi dağlarda gezen, ırzımızda, namusumuzda ve canımızda malımızda gözleri olan eşkıyaların başına para koymuştur.
Osman Agá ha puesto precio a las cabezas... de los bandidos que amenazan nuestras vidas, nuestro honor y nuestras pertenencias.
... nar, bardak eriği.
- Pomelos, ciruelas claudias...
Önce kınar sonra saldırırsınız.
Primero condenan y luego atacan.
Mesela, bu çınar ağacı Lucrezia Borgia tarafından dikilmiş olabilir.
Aquel plátano de allá, por ejemplo ¡ puede perfectamente haberlo plantado Lucrezia Borgia!
Kilise, tüm gizli toplulukları kınar.
La Iglesia condena toda sociedad secreta.
Hayır, konuyu Federal Havacılık İdaresi ile tartışacağım, hele bir şu oturma, bekleme ve daire çizme bir bitsin de...
Qu ¡ s ¡ era d ¡ scut ¡ rio con Ias autor ¡ dades aéreas, cosa que haré al term ¡ nar de aguantar y dar vueltas...
Bilgi pınarı mı?
¿ Un inductor?
- Yeşil erik, nar.
- Ciruelas claudia, granadas.
CGT, onların bu eylemlerini kınar.
¡ Un golpe bajo que la C.G.T. no dudará en denunciar!
Bir çınar ve bir kestane.
Un plátano y un castaño.
Evin arkasında, iki ağaç vardı. Bir çınar ve bir kestane ağacı.
Detrás de la casa había dos árboles, un plátano y un castaño.
Nar rengi.
Granate.
Çeviren : Pınar Çağlayan
Arreglado para español latino por PROYECTO GÉNESIS.
Çeviren : Pınar Çağlayan
Subtitulado por Lord ABK LORD ABK - 2012

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]