Olduğunu biliyorum tradutor Espanhol
32,379 parallel translation
Korkutucu olduğunu biliyorum ama bu aşamadan geçen arkadaşlarım var.
Sé que todo esto es aterrador, pero tengo amigos que también han pasado por esto.
Onu bir suçlu olduğunu biliyorum.
Sé que es un criminal. Era un criminal.
Bununla beraber, sanırım cinayet silahının ne olduğunu biliyorum.
Dicho eso, creo que puedo identificar el arma asesina.
Elimdeki bilgilere göre, kızın emrinde çalışan uzun, sağlak bir birisi yok ama kimin olduğunu biliyorum.
A mi entender, no tiene la altura ni se vale de la mano izquierda como el asesino, pero conozco a alguien que sí.
Evinizi terk etmemnin zor olduğunu biliyorum ama bu gerçekten Lucy için en iyisi.
Sé que es duro dejar vuestro hogar y todo. Pero de verdad que esto es lo mejor para Lucy.
Öyle olduğunu biliyorum. Dışarıda beni sevecek birileri olduğuna da inanıyorum.
- Y sé que hay alguien ahí fuera que me querrá.
- Selam. Çok soğuk olduğunu biliyorum ama bitirebilir miyim?
- Lo siento, sé que hace frío, pero ¿ te importa si termino?
Üzgün olduğunu biliyorum. Hepimiz üzgünüz. Ama buna gerek yok Jamie.
Sé que estás descompuesto, todos lo estamos, pero no hay necesidad de esto, Jamie.
Ani ve korkutucu olduğunu biliyorum.
Yo sé que da miedo. Y es repentino.
İhtiyacın olduğunu biliyorum.
Sé que los necesitas.
Saint Aquinas'ın ne olduğunu biliyorum.
Yo sé lo que San Aquino es.
Yüksek kart valeyle rest çekiyorum çünkü diğer elemanda yüksek kart kız olduğunu biliyorum.
Voy todo con una alta Jack porque sé que el otro sólo tiene reina alta.
Bunun özel bir seremoni olduğunu biliyorum fakat televizyondan yayınlanacak ve bütün ülkenin biraz umuda ihtiyacı var.
Entiendo que se trata de una ceremonia privada, pero va a ser televisada y a todo el país le vendría bien un poco de esperanza.
Batı kısmında neler olduğuna dair soruların olduğunu biliyorum ve kongreyi sen temsil ettiğin için ulusal güvenliği ilgilendiren her şeye seni de dâhil etmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Sé que antes te preguntabas acerca de lo que estaba pasando en el ala oeste y dado que representas al Congreso, creo que es importante involucrarte en todo lo que concierne a la seguridad nacional.
Aaron ile ilgili şüphelerin olduğunu biliyorum.
Sé que tienes recelos respecto a Aaron.
Boşanma ihtimalinin % 100 olduğunu biliyorum.
También hay una posibilidad del 100 % de no divorciarse.
Bunun senin için küçük bir iş olduğunu biliyorum
Sé que este es un trabajo pequeño para ti.
- Hayır, bunun yalan olduğunu biliyorum.
- No, sé que es una mentira.
Neden burada olduğunu biliyorum. Bence hepiniz o uçağa geri binip Washington'a dönün.
Sí, sé por qué está aquí, y le sugiero y a su personal que regresen a ese avión y regresen a Washington.
Bunun riskli bir girişim olduğunu biliyorum ama Daxam'a gönderdiğim sinyale cevap gelmiş mi?
Sí, sé que es pedir demasiado, ¿ pero hay alguna esperanza de que haya una respuesta de la señal que envié a Daxam?
Bunun aynı şey olmadığının farkındayım ama bir tarafını kapatmanın ve saklamanın nasıl bir his olduğunu biliyorum.
- No hiciste nada malo. - Y sé... Sé que no es lo mismo en absoluto, pero entiendo cómo se siente el mantener una parte tuya apagada,
- Biliyorum aynı şey olmadığını biliyorum ama kendinden bir parçayı saklı tutmanın, içinde tutmanın nasıl bir his olduğunu biliyorum.
- Y sé... Sé que no es lo mismo en absoluto, pero entiendo cómo se siente el mantener una parte tuya apagada, dejarla reprimida dentro de ti.
Bayram havanda olduğunu biliyorum.
Sé que tienes un espíritu festivo.
Sana olanlar için üzgün olduğunu biliyorum ama bir intihar görevine çıkmana izin veremem.
Sé que te preocupa lo que te está ocurriendo, pero... no voy a dejaré que salgas a una misión "kamikaze".
Tartışacak çok şeyimiz olduğunu biliyorum.
Sé que tenemos muchas cosas que hablar.
Bunun zor olduğunu biliyorum ama tamamıyla kendini teslim etmelisin.
Ahora, sé que es difícil, pero realmente debes de ceder por completo.
Senin tam olarak neye ihtiyacın olduğunu biliyorum
Sé lo que necesitas.
Hayır, ne olduğunu biliyorum.
No, sé lo que es esto.
Bak, Söylediğim bazı şeylerin garip olduğunu biliyorum geçen gece, biliyorsun, ve... ve... sen haklıydın.
Mira, sé que dije muchas cosas raras la otra noche, ya sabes, y... tenías razón.
Orada yalnız olduğunu biliyorum, ufaklık, ama kendini toplaman gerek.
Sé que estás tú sola allí, niña, pero tienes que mantener la compostura.
Evet, onun bazı gizli nedenlerinin olma ihtimali olduğunu biliyorum.
Y, sí, ya sé, las probabilidades eran que ella tuviese otros motivos.
Yaptığının kaza olduğunu biliyorum.
Sé que lo que hiciste fue un accidente.
Herkesin delirmiş olduğuna ikna olmuş olabilirsin. Ama tam olarak ne olduğunu biliyorum.
Quizás hayas convencido a todos los demás de que estás loca, pero yo sé exactamente lo que eres.
Orada olduğunu biliyorum Majesteleri.
Sé que estás ahí... Su Majestad.
Yeni birinin aileye katılmasının ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Sé que es difícil cuando hay un nuevo miembro en la familia.
Kalbinin nefretle ve intikamla dolu olduğunu biliyorum.
Sé que tu corazón está lleno de odio, buscando venganza.
Sana para da verirdim, ama para almayacak kadar gururlu olduğunu biliyorum.
Te pagaría, pero sé que eres demasiado orgulloso para aceptar el dinero.
Buranın sadece bir barmenlik kursu olduğunu biliyorum ama sakızını çıkarır mısın lütfen?
Sé que solo es un curso de coctelería, pero ¿ chicle, por favor?
Kanlı kısmın domates suyu olduğunu biliyorum.
Sé que la parte del "bloody" es zumo de tomate,
Ben nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Sé cómo es un negocio exitoso.
Geç olduğunu biliyorum ama yalnız görüşmek istedim.
Sé que es tarde, pero quería hablar contigo a solas. - ¿ Dónde está?
Sen buna inanmasan bile anne içgüdülerin olduğunu biliyorum.
Aún si no lo crees, yo sí, sé que tienes instinto materno.
Arkamı kollayan tek adamın sen olduğunu biliyorum ve... buna minnettarım.
Sé que eres el único por aquí que me cuida la espalda y... lo aprecio.
Bunun anlaşılmasının güç olduğunu biliyorum.
Sé que debe ser difícil de entender.
Tarihi olduğu gibi korumanın vazifen olduğunu biliyorum.
Sé que es tu trabajo que la historia se quede como tiene que ser.
Flynn'in neden burada olduğunu biliyorum.
Sé qué hace Flynn aquí.
Evden uzak olduğunu biliyorum ama California senin de hoşuna gidecek.
Sé que es lejos de casa, pero te va a gustar estar aquí en California.
Birden bire ülkenin öbür ucuna gitmemin berbat bir şey olduğunu biliyorum. Fakat bu işe ihtiyacım var Luke.
Mira, sé que es una mierda que de pronto me mudara a medio país de distancia, pero necesitaba tomar este empleo, Luke.
Neden olduğunu biliyorum!
Yo sé por qué.
Yapmak üzere olduğunu şeyi biliyorum.
Sé lo que está a punto de hacer.
Yapacaklarını biliyorum--Geçen yıl Barbara Chen'in hamile olduğunu.. .. herkese söylediğimde yapmışlardı.
Sé que lo harían... se lo hicieron a Barbara Chen el año pasado cuando le dije a todo el mundo que estaba embarazada.