Olmayacak tradutor Espanhol
34,775 parallel translation
İş, laboratuvar ve teslimatlar hakkında istihbarat olmayacak.
No va a haber información sobre negocios, ni de laboratorios, ni de envíos.
Teslim olmayacak.
No va a haber entrega.
Beklemede olun. Bu akşam olmayacak.
Aguántense, no será esta noche.
Olmayacak. Sizce hangisi daha hızlı olacak?
No lo será. ¿ Tú cuál crees que será el más rápido?
Normalde diğer programlarda konuk ışıltılı perdenin arkasından gelir azıcık el sallar ve yerine oturur. Ama burada öyle olmayacak.
Normalmente, en otros programas, el invitado vendría pasando por una cortina brillante, esperaría un momento y luego se sentaría, pero aquí no.
Olmayacak.
No vamos a hacerlo.
Patates gibi parlak bir yüzünüz olmayacak.
No vas a salir de aquí con cara de patata brillante.
Kulağa tuhaf gelebilir çünkü yanı başınızda olacağım ama pek vaktim olmayacak.
Bueno, puede que sea violento, porque voy a estar al lado, pero no voy a tener mucho tiempo.
Ama çok da korkunç olmayacak, değil mi?
Pero no con algo que dé mucho miedo, ¿ no?
Bu şirketin adını temize çıkarmazsam zaten bir hayatım olmayacak.
No tendré una vida si no puedo hacer de esta compañía algo positivo.
Yani artık gece boyunca içki servisimiz olmayacak.
Así que ya no servimos más bebidas.
Söz veriyorum, başka sorun olmayacak.
Lo prometo, no más problemas. Nos disculpamos.
Ve bunun sonu, benim ya da ailem için iyi olmayacak.
Y eso no será bueno para mí ni para mi familia.
Artık bu dikkat dağıtıcılar olmayacak.
Pero no podemos distraernos.
Hiç sır olmayacak!
¡ Ni guardar secretos!
Sizin mihenk taşınız olacak ama sadece mihenk taşı olmayacak.
Ella va a ser su piedra de toque. Pero ella no es solo su piedra de toque.
Lucy, eğer Flynn 1937'de ölmemesi gereken birini öldürürse... olması gereken çocukları da olmayacak... yapması gereken şeyleri de yapamayacaklar, ve tarih değişecek.
Lucy, si Flynn asesina a gente en el 37 que se supone que no debe morir, no tendrán los hijos que se supone que tendrán, no harán lo que se supone que hacen, la historia cambia.
- çünkü kötü birşey olmayacak.
- porque no va a pasar.
Belki bu ayrılış senin daha önce planladığın şekilde olmayacak.
Solo... Quizás no de la manera en que lo planeaste.
Bugün kahramanlar olmayacak, tamam mı?
No habrá ningún héroe hoy, ¿ de acuerdo?
Bir kez daha duymamın yardımı olmayacak. Bir şeyleri düzeltmeyecek ya da zamanı geri almayacak. O yüzden çeneni kapatıp benden uzak dur lütfen.
Y oírlo otra vez no va a ayudar en nada o cambiar nada o arreglarme o echar el tiempo atrás, así que cállate y mantente al margen, por favor.
Blues olmayacak ama istersen tabi ki aşağı inebilirsin.
Bueno, no va a haber música blues, pero estás más que invitada a bajar.
- Deneme falan olmayacak.
No hay que intentar nada.
Konuşmamak zor olmayacak. Çünkü artık kimse benimle konuşmuyor.
Sabes, no costará mucho no hablar de ello porque no me habla mucha gente en estos momentos, así que...
Aleyhinde tecavüz suçlamasıyla NBA'e gitmek kolay olmayacak.
No será fácil que te escojan en un draft con cargos por violación en tu contra.
Ölürsem, ona bakacak kimsesi olmayacak.
Cómo no habría nadie que cuidara de ella si yo muriera.
Çocuklarıma üzüldüm... babalarının olmayacak olmasına.
Me sentí mal por mis hijos por dejarlos sin padre.
Bu fikre hiç açık olmayacak insanlar var.
Hay gente que nunca estará abierta a esa idea.
Nan ekmeği olmayacak!
¡ Se acabó el pan naan!
Sönümleyiciye alıştı. O dışarıda olmayacak.
Está acostumbrado a estar aquí No quiere irse.
Asla aynı olmayacak!
¡ No será lo mismo!
Hiçbir şey olmayacak.
No va a pasar nada.
Belkide bundan sonra hiç olmayacak.
Y tal vez nunca lo haga.
Pek eğlenceli bir maç olmayacak gibi.
Supongo que no podremos animar a ese equipo.
Çorbanı buzdolabına koyacağız böylece ziyan da olmayacak.
Y vamos a poner tu sopa en el refrigerador, para que no se desperdicie.
Dünya asla hazır olmayacak, ama eninde sonunda gerçekleşecek.
El mundo nunca estará preparado, pero sucederá de todos modos.
Ne olursa olsun, senin için iyi olmayacak.
cómo va va, para ti va mal.
İşte, bu olmayacak.
Bueno, eso no va a suceder.
Sanki ölüm korkutucu olmayacak ya.
Como si la muerte pudiera ser algo más que terror.
Bu bizi son görüşünüz olmayacak.
No has visto al último de nosotros.
Bu yeterli olmayacak.
Esto no será suficiente.
Bu Kırmızı El'leri son görüşümüz olmayacak.
No creo que hayamos visto lo último de los Mano Roja.
Ona bir şey olmayacak.
Ella va a estar bien.
Onların hiçbiri olmayacak.
Bueno, obviamente, nada de eso.
Bu olmayacak.
Pero no esta Marcy.
Çünkü o ben olmayacak.
Porque ella no seré yo.
Ne tarafından vurulduklarından haberleri bile olmayacak.
No sabrán qué fue lo que los golpeó.
Sana bir şey olmayacak.
Estarás bien.
Artık senin kölen olmayacak!
¡ Ya no es tu esclava!
Geriye dönüş olmayacak.
No habrá vuelta atrás.
- Yani herhangi bir hasar olmayacak.
Pero no habrá ningún daño.