Ortaya çıkacaktır tradutor Espanhol
312 parallel translation
"Sabırlı olun, mutlaka ortaya çıkacaktır."
"Sed pacientes, él vendrá con seguridad."
Gazetelerde bunu okuyunca ortaya çıkacaktır.
Aparecerá cuando vea que sale en los periódicos.
Zaten bu problemler er ya da geç ortaya çıkacaktır.
Al final no se tarda mucho en descubrirlos.
Eğer biri bizi izliyorsa bu şekilde ortaya çıkacaktır.
Alguien nos ha estado. siguiendo.
Pazarda ortaya çıkacaktır.
Vamos revisar todos los lugares donde vendan bicicletas.
O, sevgili küçük bir çocuk... merak etme... Muhtemelen ortaya çıkacaktır.
Era un buen muchacho, no te preocupes, aparecerá.
- Ortaya çıkacaktır.
- Ya aparecerá.
Her neredeyse, er ya da geç mal almak için ortaya çıkacaktır.
Tarde o temprano se presentará para que le den un pinchazo.
Yerinizde olsam bunu yapmazdım. Ortaya çıkacaktır.
No lo haría si fuera Ud. Él regresará.
YıIdızlar ortaya çıkacaktır. Nöbeti devralma vaktin geldi.
Saldrán las estrellas, es la hora de su turno de guardia.
Ernst Janning suçlu bulunacak olursa,.. ... bazı tartışmalar ortaya çıkacaktır.
Si Ernst Janning es declarado culpable algunas implicaciones deberán surgir.
- Joe, ortaya çıkacaktır, merak etme.
- Venga, Joe. Volverá, ya verás.
Duygusal sorunları varsa ortaya çıkacaktır.
Si tiene problemas emocionales, saldrán a flote.
Şimdilik bulamadık fakat ortaya çıkacaktır.
- No aún, pero aparecerá.
Eninde sonunda ortaya çıkacaktır.
Tarde o temprano, aparecerá.
Shurayuki, şüphesiz, ortaya çıkacaktır.
Sí. Shurayuki, sin duda, aparecerá pronto.
"Gök Baba ağladığında kötü olan ortaya çıkacaktır."
"Cuando el Mal sea mostrado, el Padre del Cielo llorará".
Yalnızca bunlardan bir kısmının üzerinde zeka ortaya çıkacaktır.
Sólo en algunos de esos mundos surgirá la inteligencia.
Bahse girerim herkes gittikten sonra ortaya çıkacaktır.
Apuesto a que llega cuando se haya ido todo el mundo.
Böyle bir şey ortaya çıkacaktır.
Algo así acaba saliendo a la luz.
Ortaya çıkacaktır.
Se revelará.
Eminim ortaya çıkacaktır, onu görmem ve ayrılığı sonuçlandırmam gerek.
Estoy segura de que volverá, y tendré que verlo y finalizar la separación.
- Telaşlanma. Ortaya çıkacaktır.
- No te preocupes, ya vendrá.
Bu konu gözden düşer düşmez, modası geçer geçmez... karakterlerin yalan söylediği... ve o öpüşmenin bir rüya olduğu ortaya çıkacaktır.
Tan pronto como se vuelva impopular y poco elegante, cambiaran los personajes que mentían... Y será revelado que el beso ha sido una secuencia de un sueño.
Ortaya çıkacaktır.
Seguro que aparecerá.
Ama eninde sonunda ortaya çıkacaktır.
Pero deberá aparecer.
Ortaya çıkacaktır.
Ya aparecerá.
Mutlaka onun hata yapacağını ve tedbiri elden bırakacağını biliyoruz. Ortaya çıkacaktır ve kendini gösterecektir.
Esperamos que su comportamiento se vuelva arriesgado y se exponga... y entonces esperamos atraparlo.
"Kabine Sekreteri'nden resmi ve bağımsız bir soruşturma yürütmesini istedim." "Eminim ki, masumiyetim hiçbir şüpheye yer bırakmadan ortaya çıkacaktır."
He pedido al Secretario de Estado que emprenda una investigación oficial e independiente, que estoy seguro que demostrará mi total inocencia sin ápice de duda.
"Kabine Sekreteri'nden resmi ve bağımsız bir soruşturma yürütmesini istedim." "Eminim ki, masumiyetim hiçbir şüpheye yer bırakmadan ortaya çıkacaktır."
"He pedido al Secretario de Estado que iniciara una investigación independiente que estoy seguro que demostrará mi inocencia sin ápice de duda".
Kim bilir, belki de tamamen masum olduğu ortaya çıkacaktır.
¿ Quién sabe? Tal vez se descubra que es inocente.
Babanın ölümünde hiç bir suçum olmadığı... ve büyük acı duyduğum gün gibi ortaya çıkacaktır... Herşeyi öğrendikten sonra kendi yargın buna karar verecek.
Que sobre mí no pesa la muerte de tu padre... y que deploro su desgracia... quedará tan claro a tu razón como la luz del día a tus ojos.
Size söyleyeceğimiz kesinlikle gizli tutulmalıdır. Önemi ortaya çıkacaktır. Anlayacağınızı sanıyorum.
Lo que vamos a decirle Comandante, puede parecer extraño, pero debe ser guardado en el más absoluto secreto, y su importancia es más que obvia.
Şimdi işi bittiğine göre, bazı şeyler ortaya çıkacaktır.
Y ahora que el negocio se ha hundido, habrá muchas revelaciones.
General Stuart'ın geldiği ortaya çıkacaktır.
Parece que el General Stuart ha vuelto.
Gözlerinin içine bak, o zaman ortaya çıkacaktır.
Sigue mirándolos a los ojos, y se revelará por sí sola.
Kanunlar sessiz kalmazsa eğer, gerçekler er geç ortaya çıkacaktır.
Si la ley no es silenciosa, la verdad será revelada.
Iron Monkey yine ortaya çıkacaktır.
Entonces Mono de hierro resurgirá.
Beverly, cevaplar ortaya çıkacaktır.
Beverly, todo se aclarará.
Hava şartları çok çetin olmazsa su kaynaklarında sıkıntı olmayacak ve Noel'deki su sıkıntısı 24 Aralık ile 6 Ocak arasında ortaya çıkacaktır geçen sene olduğu gibi Kasım'da değil.
Este año, haría falta, que el invierno fuera más bien dulce, Qué no hubiera crecidas, Qué las crecidas de Navidad se produzcan entre el de 24 diciembre y el 6 de Enero y no como el año anterior en noviembre, lo que fue anormal.
Yeteneklerimizle ilgili gerçek bir gün mutlaka ortaya çıkacaktır.
La realidad sobre nuestras capacidades tarde o temprano sale a la luz.
"Kehanet kendiliğinden ortaya çıkacaktır" dedik.
"La profecía se cumplirá por si sola", le dijimos.
Ortaya çıkacaktır.
Ella aparecerá.
Ortaya çıkacaktır. O zaman onunla konuşup neler hissettiğini söyleyebilirsin.
Ella aparecerá, y podrás hablarle y decirle cómo te sientes.
Ortaya çıkacaktır.
- Ya vendrá.
- Ortaya çıkacaktır. - Buna inanıyor musun?
Ya vendrá.
- Ölürse ortaya çıkacaktır - Neden bu kadar eminsin?
Si muere, vendrá de seguro.
Nereye gitmiş olabilir ki acaba? Endişelenme, eninde sonunda ortaya çıkacaktır.
Tranquilo, aparecerá.
Sonunda çok basit bir sebebi olduğu ortaya çıkacaktır.
Luego resultará ser la cosa más sencilla del mundo.
Sanırım Mademoiselle Pauline'in parasının yok olup, harcayanın da siz olduğu ortaya çıkacaktı.
Creo que se descubrirá que el dinero de Mademoiselle Pauline ha desaparecido y que se lo ha gastado usted.
Ironheart henüz ortaya çıkmamışsa da çıkacaktır.
Aunque Ironheart no haya aparecido, lo hará.