English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Ortaya çık

Ortaya çık tradutor Espanhol

7,202 parallel translation
Hizmet dosyalarını inceliyordum ve hepsinin sistem başvurularında aynı acil durumlarda aranılacak kişiyi kaydettiği ortaya çıkıyor.
Estaba repasando su expedientes de servicio... y resulta que todos pusieron... el mismo contacto en caso de emergencia en sus solicitudes.
Her şey olup bittikten 3 yıl sonra da Portsmouth acil hastalık laboratuvarında mahkumlarda aşı deneyleri yaparken ortaya çıkmışsın.
Hasta 3 años después de que la mierda estallará, resurgiste en el laboratorio de emergencias infecciosas de Portsmouth, inoculando a presos con vacunas experimentales.
Ortaya çık!
¡ Sal de ahí!
Her gün yeni bulgular ortaya çıkıyor.
Se realizan nuevos descubrimientos cada día.
"Kallikantzaroi vakası Indole Gentile arasında nadir rastlanır... ve ergenlik döneminde ortaya çıkar. Yaklaşık 12 gün sürer ve bir şekilde brumayla alakalıdır."
" Los Kallikantzaroi son raros entre los Indole gentile y parecen manifestarse durante la pubertad, durando al menos 12 días y están relacionados de alguna forma con la bruma.
Ölümünü azımsamak istemem ama bıçaklanıp sırtının kırıldığını ve sırrının ortaya çıkmasına ramak kaldığını sayarsak durumun nispeten iyi sonlandığını söylemeliyim.
Sabes, yo no quiero minimizar tu muerte... pero hasta siendo apuñalado... rompiendo tu espalda... y casi teniendo tu secreto expuesto... bueno, diría que la situación terminó relativamente bien.
Zaofu'dan ayrıldığımızdan beri yaptığımız onca güzel şeyi gördüğüne göre, artık ortaya çıkıp bize yardım etmediğine üzülüyor olmalısın.
Bueno, ahora que has visto todas las cosas buenas que hemos hecho desde que abandonamos Zaofu, debes de lamentar no haber venido con nosotros para ayudarnos.
Ete hasret kalınca içimdeki şeytan ortaya çıkıyor.
El ansia de carne realmente saca lo peor de mí.
Mara ortaya çıktı. O artık Audrey değil.
Mara apareció, ella ya no es Audrey.
Çünkü ortaya çıkması garip ve alışılmadık.
Porque es rara y extraña, su presencia aquí.
Onu sakinleştirebileceğimi sanmıştım ama ben ortaya çıkınca her şey daha beter oldu.
Creí que podría ayudarla a calmarse, pero mi presencia solo empeoró las cosas.
Keşke bu komployu hiç ortaya çıkarmasaydık.
Desearía que no hubiéramos destapado toda esta conspiración. Pero lo hicimos.
Müzik kariyerinde başarılı olduğunda çekip gideceğini düşündük ama hâlâ ortaya çıkıyor. Özellikle de öğle yemeklerinden sonra.
Cuando su carrera musical despegó, pensamos que se iría, pero aún sigue apareciendo, usualmente después del almuerzo.
Eğer tekrar devasa bir Asgard canavarı ortaya çıkarsa çok fena kızacağım.
Si un gigante monstruo Asgardiano vuelve a salir del suelo, en serio voy a enojarme.
Namevcut bir babanın birden bire ortaya çıkıvermesi tehlikelerle doludur.
Un padre ausente regresando de la nada está plagado de riesgos.
Eğer FBI'dansanız, ortaya çıkın bakalım.
Si eres del FBI, indentifícate.
Ortaya çıkın yoksa arkadaşınız ölür!
¡ Muéstrense o sus amigos mueren!
Üç müşterinin menajerliğini yapan biri... Liste Başı Sihirbazı'nın ortaya çıkışı, adamı mahvederdi.
Un tipo que manejando a tres clientes que se arruinarían al revelar el mago de éxitos.
Neden senin ismin Oscar Benbenek'in hapishaneden yaptığı, telefon görüşmesinde ortaya çıkıyor?
¿ Por qué salió tu nombre en una llamada grabada... que hizo Oscar Bembenek desde Cook County?
Ortaya çıkıp konuşmayacak kurbanları seçti, çünkü zaten suçları yüzünden toplumdan dışlanmışlardı.
Sus objetivos eran aquellos que tendrían miedo de contarlo porque habían sido apartados de la sociedad por sus crímenes.
Ortaya çıkıp çıkmamanla bir alakası yok!
¡ No se trata solo de venir!
Dünkü araştırmalarım son sekiz yılda yeni icatlara ait yarım düzine dikkate değer hırsızlık olayı olduğunu ortaya çıkardı. Hiçbiri çözülmemiş ve hepsi Raffles'ın işine benziyor.
Mis investigaciones de ayer revelaron que ha habido más o menos media docena de robos destacados de nuevas invenciones durante los últimos ocho años... todos ellos sin resolver, los cuales tienen la marca distintiva de Raffles.
Kaptan ortağını savaşta kaybettiğini sanıyordu fakat ortaya çıktı ki Kafatası onu yakalamış kafasını kurcalayarak onu yaşayan bir silaha dönüştürmüş Kış Askeri fakat işin sonu ne Kafatası ne de Bucky için pek iyi sonuçlanmadı.
Cap pensó que perdió a su compañero en la guerra, pero resultó Skull puso sus manos sobre él, hizo un número en su mente, y lo convirtió en un arma viviente, el Soldado del invierno, pero no fue así, para Skull o Bucky.
Ortaya çıkın ve hazır olun.
Pónganse al descubierto y prepárense para ser abordados.
Bunları da göz önüne alırsak, Paul yıllardır süregelen yozlaşmış ve yolsuzluk dolu federal bir anlaşmanın menfur skandalını ortaya çıkaracaktı ama milyon dolarlık menfaat için aç gözlü ihale sahibi inatla federal memeden sütü emmeye devam etmek için Paul'u parka toplantı bahanesiyle çekip onu susturmak için orada öldürdü.
Considera esto... Paul descubre un infame escándalo en un contrato federal, plagado de corrupción y artimañas financieras, pero... el codicioso contratista no se resigna a perder los millones que hay en juego, y atrae a Paul al parque donde lo matan para silenciarlo.
Cezalandırıcı Amerikan tarihinin oldukça karanlık bir döneminden ortaya çıktı.
El Castigador salió en un período muy oscuro de la historia americana.
Eski bir sevgilisi ortaya çıktı belki kıskandınız.
¿ Una antigua amante aparece, y usted se pone celosa?
Ta ki, Charlene ortaya çıkıp, Lexy ve Kern'i eski moda yapana kadar.
Hasta que Charlene apareció... convirtiendo a Lexy y a Kern... noticias viejas.
Öyle habersizce ortaya çıkıp gecemi mahvedemezsin.
No puedes simplemente venir sin avisar y arruinar mi noche.
Neredeyseniz ortaya çıkın.
Salgan. Salgan de donde quiera que estén.
Böylece kırmızı arabaları ortaya çıkartmış olur ve Rebecca'yı kaçıranların arabasını daha kolay buluruz.
Así podemos resaltar los coches rojos, que el coche de los secuestradores sea más fácil de localizar.
- Cary'nin Bishop aleyhine dönmesini istiyorsun,... ve elinde Bishop'un onu tehdit eden bir kaydıyla ortaya çıkıveriyorsun.
- Queréis que Cary delate a Bishop, ¿ y da la casualidad de que le ponéis una grabación de Bishop amenazándole?
Yani o ayı kostümünün içinde ortaya çıkıp kaybolan sizin babanız.
Entonces, es tu padre muerto el que sigue apareciendo y desapareciendo en el traje de oso.
Babamla gittiğim her yerde ortaya çıkıyor.
Solo donde sea que haya ido con mi papá.
Fakat Jason Funderberker birden ortaya çıkıp onu başka yere götürdü!
Bien. ¡ Entonces llegó Jason Funderberker e hizo que ella se fuera!
Ama ortaya çıkınca rahatladım.
Pero que las imágenes salieran a la luz lo dejó todo claro.
Tüm yaratılanlar arasındaki en önemli varlık olduğumuz inancından insanlığın evrendeki gerçek yerini ortaya çıkarıp en eski köklerimize göz attık.
De creer que éramos las criaturas más importantes de toda la creación hemos descubierto el verdadero lugar de la humanidad en el cosmos y vislumbrado nuestros primeros orígenes.
Yüzlerce yıllık keşif, gezegenimizin Güneş denilen bir yıldızın yörüngesindeki sekiz taneden biri olduğunu ortaya çıkardı.
Cientos de años de exploración han revelado a nuestro planeta como uno de ocho en órbita alrededor de una estrella que llamamos el sol.
Neyse, bardaydık, herşey mükemmeldi, ve bu bir anda ortaya çıkıp, öfke terapisi aldığımdan bahsetti, Bu da Akennedy ile olan ilişkimin kafasına namluyu dayadı.
En fin, estábamos en el bar, todo iba fantástico y apareció esta de la nada y dijo que hago terapia de control de ira y un balazo atravesó mi relación con Akennedy.
Şimdi sen ortaya çıktın ve artık karşımızda bir tehdit var. Onu benden başka tanıyan biri var.
Mira, el problema es que contigo alrededor, hay un cabo suelto ahora, alguien que la conoce aparte de mí.
- Nasıl girdin? - Bilmiyorum. Belki de içtiğimde telepatik güçlerim ortaya çıkıyordur.
Cuando lo vi, me preguntaba si era un sueño o la realidad.
Keone ortaya çıkıp Luke'u hile yapmakla suçladı.
Hace un par de semanas, Keone se presentó y acusó a Luke de hacer trampas.
Sarışınlık gözlerini ortaya çıkaracak.
El rubio te resaltará los ojos.
Topu ters yöne geçiriyor. Allen birdenbire ortaya çıkıp topu çalıyor!
¡ Pasa la bola y de repente Allen...!
Hastalık belirtileri ilk ortaya çıktığında korsana bonus gibi gelmiş olmalı.
Cuando la enfermedad surgió por primera vez, para un hacker podría verse como un bonus.
Kızılötesi çekim aygıtı, hayatını ortaya çıkarıyor. Ama bu Araptavşanı için gece tamamıyla karanlık.
Cámaras infrarrojas pueden revelar sus vidas, pero para este jerbo, la noche es completamente oscura.
Onlar ortaya çıktığında, çoğu balık ortadan kaybolur.
La mayoría de los peces se hacen escasos cuando aparecen.
Çık ortaya Jo.
Sal, Jo.
Sonra da kedi sorunu çıkıyor ortaya.
Eso crea un problema con los gatos.
Akıllı bir uzaylı ile iletişim kurmaya meraklıysanız sanırım ortaya doğal bir soru çıkıyor.
Si estás interesado en comunicarte con una inteligencia extraterrestre entonces supongo que se alza una pregunta natural, que es
Sakinleşip keyfini çıkar, ortama katılıp alışık olduğumuz cazibeni ortaya koy sonra para su gibi akar, söz veriyorum.
Quiero que se relaje, disfrute, se mezcle entre la gente sólo sea la encantadora persona que normalmente es y el dinero fluirá, se lo prometo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]