Saatim tradutor Espanhol
1,389 parallel translation
Onları bana annem yolluyor. Sanki benim biyolojik saatim onun vücudunda tıklıyor gibi.
Por algún motivo, "mi reloj biológico" está en su cuerpo.
Canım aslında, burada çok işim var. Bir konu bulmalıyım yarım saatim var.
Necesitamos una trama en media hora.
Saatim bana benzer, basittir ama düzgün çalışır.
Yo soy mi propio reloj, sencillo pero eficaz.
Bir saatim boştu, düşündüm ki...
Tengo una hora libre, y he pensado...
Hey! Saatim nerede?
¿ Y mi reloj?
Hemen sor, çünkü sadece yarım saatim- -
Házlo ahora, porque tengo media hora antes...
- Kol saatim.
Es mi reloj.
Evet. Benim saatim gibi duruyor.
Se parece mi reloj.
Ben yaşlıyım. Yatma saatim geçti.
Es tarde, es mi hora de dormir.
- Sanal güvertede bir saatim daha var.
Me queda una hora más en el holodeck.
Çalar saatim olduğun için teşekkür ederim.
Gracias por convertirte en mi despertador.
Yaratığı adam akılı incelemek için bir kaç saatim daha olsaydı...
Si pudiéramos tener algunas horas para examinar a la criatura más ampliamente...
Daha önümde sekiz saatim var.
Tengo 8 horas por delante.
Benim saatim 13 : 30.
En mi reloj son las 13 : 30.
Avukat - Önemli bir oy için 48 saatim var. Bir yolu var mı?
Leela, estoy a 48 horas de un voto crucial en la Cámara, ¿ hay alguna forma de que..?
- Henüz karar vermedim. Daha iki saatim var.
- No decidí, todavia tengo dos horas.
Bana gelince... benim şekerleme saatim geldi.
Pero yo... voy a dormir la siesta.
Bak... Bak saatim var.
Tengo un reloj.
Saatim yok.
No traigo reloj.
- Seni bırakabiliriz. - Pekâla, saatim hâlâ farklı.
Sigo en horario del oeste.
- O benim saatim.
Es mi reloj.
- Havaalanına gitme saatim geldi.
- Hora de irme al aeropuerto. Imposible.
Bu oldukça eğlenceli ama eğer saatim gerçekten delirmediyse, çok yakında buraya varmış olacaklar.
Esto es entretenido, pero si mi reloj no falla, diría que su llegada es inminente.
Geri dönmeden önce sadece yarım saatim var.
Vamos, cariño, sólo tengo media hora.
- Evet, yolculuk saatim.
Ma pendule de voyage.
Kusura bakma, saatim durmuş.
Lo siento, mi reloj se paró.
Hala bir saatim var.
Todavía tengo una hora.
Bak, sadece on iki saatim var.
Sólo tengo doce horas.
- Sanırım saatim antrenöründe.
- Tu entrenador tiene mi reloj.
Şuna bakar mısın? Neredeyse seni okuldan alma saatim gelmiş.
Jen, parece que ya es hora de que te recoja en la escuela.
İki saatim daha var.
Todavía me quedan un par de horas.
Zamanımız kısıtlı. Gerçek bir aday bulmak için bir saatim var.
Tengo menos de una hora para encontrar a un candidato de verdad.
Biliyorum çünkü lânet saatim bozuldu.
Y me consta, porque mi reloj está roto.
Kodlarını sıfırlamadan önce sadece altı saatim var.
Tengo solo seis arns antes de que reseteen sus codigos
Pekâlâ, yeni, şık saatine göre, saat 3 : 30. Bu da tamı tamına finale bir buçuk saatim var anlamına geliyor.
Bien, de acuerdo a tu elegante reloj de acomodador son las 3 : 30, o sea que falta una hora y media para mi examen.
Kelepçeyi taktığından beri saatim işliyor.
Te tengo también una pequeña noticia. Comencé a cobrar desde que me pusiste las esposas.
Öğle yemeği saatim bitmek üzere.
Casi ha terminado la hora del almuerzo.
Kıyafetlerim kuru temizlemedeydi ve benim tüylü çalar saatim zamanında mırıldamadı.
Mi ropa estaba en la tintorería y mi reloj peludo no ronroneó.
Saatim doğrumu?
¿ esto esta bien?
Yalnız geçirilecek üç saatim var.
Son tres horas para estar sola.
Altuzay kızılötesi yorumlamasını yapmak için dört saatim var.
Debo interpretar cuatro horas de infrarrojo subespacial.
Ama bu benim saatim!
oye, este es mi reloj.
... bulup bu kabustan çıkmak için 36 saatim var.
Tengo 36 horas para encontrar a mis amigos y salir de esta pesadilla.
48 saatim var dostum.
Tengo 48 horas, amigo mío.
Oh, ilaç saatim geldi.
Oh, es la hora de la medicina.
Daha altı saatim var.
Todavía tengo 6 horas más.
Saatim 200 dolardır.
Cobro $ 200 la hora.
Bir saatim kaldı. Beni merak etme.
Tengo una hora para arreglarme.
Çocukları almaya gitmeden önce 3 saatim var.
Tengo 3 horas antes de recoger a los chicos.
24 saatim olduğunu sanıyordum.
Creía que tenía veinticuatro horas.
Daha 3 saatim var.
Tengo tres horas.