Uçakla tradutor Espanhol
2,069 parallel translation
Ona büyük bir evin var Noel'de uçakla bir yerlere gitme dedim.
Le dije, no puedes viajar en avión... en Navidad, y estando tan grande como una casa.
Erken saatlerde Li'yi başka bir yere götürüp yüksek miktarda sakinleştirici verildiğinden şüpheleniyorum. İlk uçakla da Çin'e gönderecekler.
Extraer a Li de madrugada, sospecho que fuertemente sedado y subirlo en el primer avión de regreso a China.
Üstün Uçuş Madalyası alan ve uçakla 48 eyaletin üzerinden uçan ilk kadınım.
La primera en recibir la Cruz de Vuelo y en volar por 48 estados en un autogiro.
Radyodan uçakla ilgili haberleri aldım.
Oí en la radio lo de los aviones.
NSA'de CIP saldırı izini bulmak için çalışıyordum. Çarpışan iki uçakla ilgili.
He trabajado con la Agencia Nacional de Seguridad, intentando de rastrear el ataque del CIP que tiró esos dos aviones.
Blanche, ilk uçakla Miami'ye gitmem lazım.
Blanche, necesito estar en el primer vuelo a Miami.
Uçakla ıstakoz ve başka şeyler getirttim sadece senin için.
Y yo hice que trajeran langostas, sólo para ti.
Earhart ve usta pilot Bill Stultz önce havalanmak zorundalar, zira bu, Atlantik geçişi için deposu tam dolu bir uçakla oldukça zor bir iş.
Earhart y el experto Bill Stultz deben remontar vuelo un gran reto una vez que su avión esté cargado para cruzar el Atlántico.
Sonraki hafta uçakla Worhol'un cenaze törenine gitmiştik.
A la semana siguiente volamos al funeral de Warhol.
Ayrıca bu uçakla bu uçak kesinlikle bu tür hareketler için dizayn edilmemiştir.
Además de este plano, Gardan YJ de registro F-BN, no está diseñado para eso.
- O uçakla tek başına mı inmiş?
- ¿ Bajó en ese avión solo?
Herkesin kaçtığı sandığı bir uçakla enkazınızı buldunuz. Ama aslında yasaklanmış sularda gömülü idi. Bu yüzden ganimetinizi bulmak çok zordu.
Encontró los restos de un avión que todos supusieron que huyó, pero en realidad entró en aguas restringidas, por lo que su botín era tan difícil de encontrar.
- Hayır, Shawn. Buraya uçakla gelmedim.
No, Shawn, no volé hasta aqui.
Oradan da uçakla Londra'ya geçeceğiz.
Y de ahí lo llevamos a Londres en avión
Eğer Los Angeles'ı uçakla, arabayla ya da trenle terk etmeye kalkarsan FBI tepene binecek.
Si intentas salir de Los Ángeles por avión, tren o automóvil, el fbi te atrapará.
Janey, hangi uçakla gidiyorsun?
Oye, Janey, ¿ qué vuelo tomas tú?
Saat dörtteki uçakla.
El de las 4 : 00.
Neden aynı uçakla gitmiyorsunuz.
¿ Por qué no tratan de conseguir el mismo vuelo?
Hiç uçakla uçtun mu, Antoine?
¿ Usted ha volado en avión, Antoine?
- Farkındayım. Seni konuşma görevinden de, bugünkü televizyon röportajından da kurtarabilirim, ilk uçakla gideriz.
- Cancelaré el discurso y la entrevista de KATTV y nos iremos en el primer vuelo.
Sarah, SSC'den uçakla ilgili bir haber var.
Sarah, tenemos noticias del SSC sobre el avión.
Boston'dan uçakla geldim buraya.
Volé desde Boston.
Ernesto'nun uçakla geldiğini ama bodruma geri çağırıldığını ve gelemediğini söyle.
Diles que Ernesto voló para la reunión. Pero que fue llamado desde la base, y no pudo venir.
Alex'in uçakla havadayken başına gelenin bu olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Crees que eso es lo que le pasó a Alex en el avión?
Oğlanlardan ya da annesinden bir telefon alıyordum. İlk uçakla geri dönüyordum.
Recibía una llamada de los chicos o de su madre y tomaba el primer vuelo de vuelta.
Rivkin, bugün uçakla Los Angeles'tan ayrıldı. Tek başına.
Rivkin salió de Los Ángeles hoy, sin compañía.
Don. Lake dün özel bir uçakla Kosta Rika'ya gitmiş.
Hola, Don, Lake alquiló un avión privado a Costa Rica ayer.
Illinois'ten uçakla geldik.
- La traje en avión desde Illinois.
Mercy Hastanesi'ne uçakla götürüldü.
La llevaron en helicóptero al hospital Mercy.
Neden uçakla gelmedin?
¿ Por qué no vas en avión?
Anlamaya çalışıyorum, Justin'le ne tür bir kavga ettiniz de, ihityacın olduğunda en son yanında olacak insan için o kadar yolu uçakla gittin.
Sólo intento entender cómo una pelea con Justin... te hizo atravesar el país para ver a la persona... que es menos probable que esté para ti en un momento de necesidad.
Yarın uçakla dönmem gerekiyordu. Kıyamet günü.
- Yo tendría que tomar un vuelo mañana es el día D
İlk uçakla geldim ve şimdi Cyrus'la konuşuyorum işte.
Me subí en el siguiente vuelo y ahora estoy aquí hablando con Cyrus.
Ben o uçakla gelmedim.
Yo no vine en ese avión. - Respuesta incorrecta.
İstanbul'da yakalandı. İsmi açıklanmayan bir uçakla yargılanmak için İngiltereye götürüldü,
La embarcaron en un Jet sin identificar, con vuelo directo al Reino Unido para ser interrogada La encerraron en la cárcel donde te encuentras.
Hayır, hiç bir şey yapma. Ben bir sonraki uçakla Los Angeles'a geliyorum.
Estaré en el próximo vuelo a L.A.
Mesela evdeki aletler için elektrik kullanmak, veya uçakla bir yerden bir yere gitmek ve hatta benzinli araç için yakıt satın almak için bile.
por ejemplo, usar energia electrica para artefactos en el hogar, o viajar en avion, o comprar petro-gasolina para el auto.
Zaten ispatlayacağız, ilk uçakla, Bongo Bongo'ya döneceksin, adamım.
Pero cuando lo descubramos, y lo haremos, vas a ir de regreso a Bongo Bongo en el primer vuelo.
Geçen gece, uçakla bir şehrin üzerinden geçerken, o yükseklikten her şeyin nasıl farklı göründüğünden konuştuğumuzu hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas cuando hablábamos la otra noche sobre volar sobre una ciudad y cuán diferente se veían las cosas en la distancia?
Nedeni fark etmez, bir sonraki uçakla gidebilirler.
Sabe, no importa la razón. Pueden tomar el siguiente vuelo.
Bazıları uçakla gezmek ve poker oynamaktan hoşlanıyor.
A algunos tipos les gusta volar y jugar al póker.
Bazıları uçakla gezmek ve kız soymaktan hoşlanıyor.
A otros les gusta volar y travestirse.
Böyle daha kolay oluyor. Aralarında hiç uçakla gezmekten ve sert oynamaktan hoşlanan var mı?
¿ A alguno le gusta volar y jugar sucio?
Kısa bir sunum yaparsam uçakla aldırıp, beni burada otelde ağırlayabileceklerini söylediler.
Dijeron que pagarían mis gastos de avión y me alojarían en un hotel si daba una pequeña disertación.
Bugün doğum günüm ve... 1.5 saat sonra uçakla eve dönüyorum.
hoy es mi cumpleaños y tengo un vuelo de regreso a casa en una hora y media.
Ne? Bindikleri uçakla ilgili bir şey söyledi mi?
¿ Dijo algo sobre el avión en el que viajaban?
- Yeni Zelanda'da uçakla gelecek.
- Está volando hacia aqui desde Nueva Zelanda, - ¿ De verdad?
Uçakla. Uçakla, Dave.
En un avión, Dave.
Uçakla geldim.
Vine en un avión.
Houston'dan uçakla geldim.
Puede comprobarlo con la línea aérea.
Yarın sabah uçakla gideriz.
Podemos estar allí por la mañana.