Uğraştım tradutor Espanhol
3,798 parallel translation
İmparator ordusundayken böyleleriyle çok uğraştım kılıcı sadece kendileri için sanan aptallar.
Tuve que lidiar con brutos como ellos cuando estuve en el ejército del Emperador... Idiotas que creen que no es cosa nuestra blandir una espada.
Bunca zamandır bunun için uğraştım.
Llevo luchando por ti todo este tiempo.
Bu şey için dünya kadar uğraştım.
Preparé kilos de esta cosa.
Ben de Mr. Crane'i kendi haline bıraktım, ve bu işleri halletmekle uğraştım.
Así que dejé solo al Señor Crane mientras me encargaba de los asuntos de su Compañía.
Onların düşürmesi için uğraştım ama o daha iyi bildiğini düşünüyordu.
Traté de que la bajen, pero él creía que sabía lo que hacía.
Bunu ayarlamak için çok uğraştım.
Hice de todo para organizar esto para ti.
Bu akşam için işten izin koparabilmeye ne kadar uğraştım, haberin var mı?
¿ Te haces una idea lo que he tenido que hacer para tener esta noche libre?
Bu yüzden onu geri kazanman için çok uğraştım.
Por eso he luchado tanto para ayudarte a ganar.
Önce okulla uğraştım, sonra da başıma sen ve Valentina çıktı.
Primero la escuela, luego tu y Valentina
Lütfen yapma. Çünkü bunun olmaması için çok uğraştım.
Por favor no hagas eso porque he estado trabajando muy duro... para evitar que eso suceda.
Bu noktaya gelebilmek için çok uğraştım.
Luché mucho por alcanzar esta etapa
Sana ulaşana kadar bir dünya dolusu sahtekârla uğraştım.
Encontré un mundo lleno de fraudes, hasta que lo conocí usted.
Baban bana bebeği taşıyacak olanın söylediğinde çok uğraştım.
Cuando tu padre me dijo que serías la elegida para tener al niño, yo...
Grupların Savaşı'na katılman için çok uğraştım.
Y sé que metí la pata con la Batalla de bandas.
- Bunlar için çok uğraştım.
- Trabajé muy duro en estas.
Bu kompozisyonu yazmak için çok uğraştım ama sadece B + alabildim.
Trabajé duro en este ensayo y sólo obtuve un B +.
Daha önceden de bulurdum ama Katrina için fotokopi zırvalarıyla uğraştım.
Me hubiera encontrado para usted antes, pero tuve que copiar alguna mierda por Katrina.
- Bir dedektif gibi seni bulmaya uğraştım.
- Me costó bastante encontrarte.
Ben yeterince uğraştım.
Ya he hecho suficiente.
Bütün gece bununla uğraştım.
Llevo media noche liado con estos botones.
Bundan böyle, suçlularda ya da.. özgür kılmaya uğraştığımız insanlardan çalan ya da onları kullanan insanlarla işbirliği yapmıyoruz.
Desde ahora, no nos asociamos más con criminales, ni con aquellos que voluntariamente robarían, o explotarían, a la misma gente que intentamos liberar.
Üzgünüm Kristina, ama satış makinelerini okuldan atmak için ne kadar uğraştığımız hakkında hiçbir fikrin yok.
Lo siento, Kristina, pero no tienes ni idea... de lo duro que hemos luchado para que retiraran la máquina.
Victoria kilo alsın diye uğraştığım için suçlu hissediyorum ama Sör Emmet Lawson ile ilgili konuşmadan duramadığından.
Me siento culpable por engordar a Victoria... pero solo hablaba de Sir Emmet Lawson.
Neyle uğraştığımı görüyorsun değil mi?
¿ Ves con lo que tengo que lidiar?
Uğraştırmayın beni, daha Donla Kalan'a uğrayacağım. *
Dee Cho debe seguir.
Jimmy, birlikte olmamak için çok ama çok uğraştığım biri. Bunda da başarılı olamadım.
Jimmy es solo un tío con el que estoy intentando de verdad no acostarme... sin mucho éxito.
İkisini bir araya getirmek için o kadar uğraştıktan sonra onu yalnız bıraktım.
Todo el trabajo que nos costó reunirlas y yo la abandoné.
Saygısızlık olarak almayın damadınızın Stony Brook deresi üstünde güzel köprüler yapma becerisine sahip olduğundan şüphem yok ama şu anda batıda uğraştığımız bu değil.
Con todo respeto, no dudo de la habilidad de su yerno para construir puentes bonitos sobre arroyos pedregosos pero eso no es lo que enfrentamos ahora.
Ayrıca bu yemek için ne kadar uğraştığımı anlayabilecek tek arkadaşım sensin.
- Caray. - Y tú eras el único amigo que apreciaría el trabajo que hice con esta comida.
Bak, nelerle uğraştığının farkındayım.
Escucha, sé que tienes cosas que usted está tratando.
Artık birlikte çalışamayız. Neden geri almak için bu kadar uğraştığımı sanıyorsun?
- ¡ Por eso intento recuperarla!
Ben olsam bunu yapmazdım. Kimle uğraştığınızın farkında değilsiniz.
Yo no haría eso, no sabes con quien te estas metiendo.
Eğer bu gece uğraştığım şeyi batırırsan, dünyayı başına yıkarım.
Si arruinas mi operación te haré lamentarlo.
Her neyse, uzun lafın kısası, işe beş dakika geç kaldım çünkü kahrolası geybrayı arabaya bindirmek çok uğraştırdı. "
En fin, por eso llegué cinco minutos tarde al trabajo me tomó mucho tiempo meter la ciebra al auto ".
Onun istediği zamanda takımı alabilecek potansiyel müşterileri bir araya toplamak çok uğraştık.
Nos rompemos nuestras espaldas para poder juntar compradores potenciales dentro del tiempo límite
Bunu bulabilmek için ne kadar uğraştığımı biliyor musun?
¿ Sabes lo que tuve que hacer para conseguir esto? Lo lamento.
Başlamadan önce devam etmesi için uğraştığımız bu şov Bay Swint'in konuşmaları seyircileri ve onlara karşı kesinlikle toplanacak olan protestocular yüzünden pazartesi akşamüstüne kadar bazı alengirli durumlarda kalmamıza neden olacak.
Antes de que nos sumerjamos, el evento sobre el que estamos coordinando este esfuerzo conjunto seguramente nos dará algunas situaciones resbalosas prestentándose a través del lunes por la tarde, debido a la naturaleza incendiaria de la retórica del Sr. Swint, la audiencia a favor, y los inconformes quienes inevitablemente se agruparán contra eso.
Sen gelmeden Veronica ile biraz konuştuk. Bana yardımı dokunacak başka şeyleri hatırlamak için çok uğraştı ama başka bir şey bilmiyordu ki.
Verónica y yo charlamos un poco antes de que tú llegaras ella realmente intentó recordar algo más que pudiera ayudarme, pero no sabía nada.
İşte bu her gün uğraştığım berbat hesap kitap meselesi.
Esa es la cuenta desagradable con la cual tengo que lidiar todos los días.
Tutkularımızı bastırmak için geçmişte çok uğraştık.
En el pasado nos hemos esforzado para dominar nuestras pasiones.
Burada neyle uğraştığımız hakkında bir fikre sahip olmamız gerekiyor.
¡ Y apresúrate! Debemos interrogarlo de inmediato.
Benim de uğraştığım şey buydu.
Me he decidido por esto.
Ben kimseyi öldürmedim. Ve senin, çok uğraştığımız meclisi yıkmana izin vermeyeceğim. Odamızda buldum.
No maté a nadie y no te dejaré destruir la corte y todo por lo que hemos trabajado.
Ne ile uğraştığımızı anlayana kadar bir süre beklemeliyiz.
Tenemos que parar hasta que sepamos con qué nos enfrentamos.
Ne ile uğraştığımızı biliyoruz.
Sabemos a qué nos enfrentamos.
Uğraştığımız bu kişiler işlerini bilen kimseler.
La gente a la que nos enfrentamos son sofisticados.
Siz de aslında sadece yardım etmeye çalışan görevde olmayan bir polis kahramanlık yapmaya çalıştı diye bizimle uğraştınız.
¿ Y nos habéis estado rompiendo las pelotas por un oficial fuera de servicio intentando jugar a los héroes, cuando en realidad estaban tratando de ayudar?
Mine çiçeği suyundaki kutuları almak için uğraştığım kısmı unuttun.
Te olvidas de la parte donde estaba nadando en agua de verbena.
Ne ile uğraştığımızı bilmek istiyorum.
¿ Con qué estamos tratando? ¿ Qué sucede a las 8?
Ama kabul edin, sizi iyi uğraştırdım değil mi?
Tienen que admitirlo, les he hecho dar vueltas, ¿ eh? 12 años.
Nelerle uğraştığımı görüyor musun?
Ven aquí.