Yabancı tradutor Espanhol
19,535 parallel translation
Bu şeyler hakkında bir grup yabancıyla konuşmak kolay olmamalı.
No puede ser fácil hablarle a extraños de esas cosas.
Bak, bazı arkadaşlarımın çocukları burada sizlerle hizmet ediyor. Bu yüzden benim için kişisel bir şey, yabancı yağı bağımlılığımızı azaltmak.
Algunos hijos de mis amigos están peleando allá... así que deseo reducir nuestra dependencia del petróleo extranjero.
Birim birlik komutanları tarafından aksi resmi olarak belirtilmediği sürece tüm ast yabancı dilbilimciler ve bilim personeli sokağa çıkma yasağına uymak zorundadır.
Todos los estudiantes de xenolingüística y los científicos deben respetar el toque de queda salvo autorización expresa del comandante para trabajar horas extras.
Kendini tamamen yabancı bir dile verirsen beynini yeniden şekillendirebileceğin fikri hakkında biraz okuma yapmıştım.
Estaba leyendo un poco sobre la idea de que si te sumerges en un idioma extranjero puedes modificar tu cerebro.
Senin için değil, benim için değil bir yabancı için değil, Lucy için.
No es para ti, no para mí, no para... La mujer extraña, sino para Lucy.
- Yabancı gazeteciler.
- Periodistas extranjeros.
Yarın yabancı bir delegasyon geliyor.
Mañana vendrá una delegación extranjera.
Ama sonra ergenliğe girdi ve evde sanki bir yabancı vardı.
Pero, después llegó a la pubertad y... era como tener a un extraño en la casa.
Garsonluk yaptığın şu yakşıklı genç yabancılardan bahsetsene.
Cuénteme sobre los forasteros jóvenes y atractivos que atendió.
O bir yabancı.
Es una extraña.
" O da yabancı bir adam görünce
" Y cuando vea a un extraño,
Yabancı birinin kıçını silmesi. Tanrım!
Que un desconocido te limpie el trasero. ¡ Dios!
Cüce ayakkabılarını yabancı erkeklere göster.
Mostrándole tus zapatos de duende a hombres raros.
Yabancıları ve insanların önünde yemek yemeyi sevmezsin.
Odias a los desconocidos y comer frente a otros.
Yabancılarla konuşmuyorum.
No debo hablar con extraños.
Teşekkürler yabancı.
Gracias, desconocido.
Başka bir yabancı daha.
¿ Otro gringo?
Bir düzine yabancıyla kafayı mı bulurdun?
¿ Perdiendo el tiempo con un montón de extraños?
İyi bir senatör hem kıdemli, hem de yabancı olmalıdır. Ve ben her ikisi de oldum.
Un buen senador necesita ser tanto un forastero como un infiltrado, y yo he sido estas cosas.
Kızımı yabancılara mı teslim ettiniz?
¿ Dejó que alguien la secuestrara?
Kızım yabancı bir kadın tarafından kaçırıldı.
Una mujer extraña secuestró a mi hija.
Bu yabancı da kim?
¿ Qué rayos, intrusos?
Bunun içindeki radyoaktif bir yabancı mineral.
Es un xenomineral radiactivo.
Bana yabancı muamelesi mi çekiyorsunuz?
¿ Me trata como a una desconocida?
Yabancı genetik malzeme varlığı doğrulandı.
Reconocimiento de presencia de material genético extraño.
Bir insanın yabancı olduğunu anlamak için iki rastlantı yeterlidir.
Le toma a una persona dos encuentros reconocer un extraño.
Doğru. Artık hesap kitap biliyorum. Yabancı dilim var.
Ahora uso matemáticas y hablo idiomas.
Dr. Sinskey'in virüsü bulup satmak için yabancı bir devletle çalıştığını düşünüyorum.
Creo que la doctora Sinskey está trabajando con un gobierno para hallar y vender el virus.
Ben bir yabancıyla asla bu şekilde konuşmam.
Jamás hablaría con un extraño como él.
Burada yabancıydık.
Aquí están las fichas.
"Yabancı oyuncu oynatamazsın" olmaz.
No. "Nada de jugadores extranjeros".
Milli takımda yabancı oyuncu oynayamaz.
No extranjeros en equipos internacionales.
Çevrimiçi bir ilan sitesinde yabancı ot sattım.
En el que vendí cannabis en una página de Internet.
Bir yol bulmaya çalışıyor musun İnternette yabancı ot satmak için mi?
¿ Acaso estas buscando la manera de vender droga en Internet?
Bana, bilirsin, seviyorum, Yabancılarla arabalara girmeyin.
Siempre me dijeron que, no entrara en coches con desconocidos.
New York'taki bütün yabancıların alması gerek.
Todos los extranjeros lo necesitan en Nueva York.
Yabancılara karşı biraz hassastır.
Se pone nervioso cuando hay extraños.
- Evet, Bay Kowalski. Şu anda gezegenin en vahşi yaratıklarının milyonlarca bulunduğu yabancı bir bölgedeler.
Están en terreno desconocido... rodeados de millones de las criaturas más crueles del mundo.
Ama seni arayan bir yabancı var.
Pero hay un gringo buscándote.
Tamamen yabancı biri sana sarıldı.
Te abrazó una desconocida.
Yabancı doktorlar ve Mülteciler eşyalarını toplarken, Genç kuzenim Ellen bana açıkladı 2.3.400 : 33 : 39.334... 00 : 33 : 42.999 çıkışta bana eşlik edecek kişiliği Sierra Leone'ye.
Mientras los médicos extranjeros y refugiados empacaban sus cosas, mi joven prima Ellen me describió las personalidades de los que me acompañarían en el éxodo a Sierra Leona.
Sıvı yok, yabancı madde yok. Kulak delikleri temiz.
No hay fluidos, ni sustancias extrañas... y los canales de los oídos están... limpios.
Ulusal güvenlik uzmanları, Barkawi ailesinin şu an istikrarsızlığı körüklemek için yabancı ülkelerde şiddeti kışkırtarak dünya çapında yüklü miktarda silah satışı yaptığını söylüyor.
Expertos en seguridad internacional afirman que la familia... de Barkawi está instigando violencia en capitales remotas... para proporcionar inestabilidad y así incentivar la venta masiva de armas.
Burada küçük yabancı bir şey var.
Había un... un pequeño objeto extraño.
Dedenin bizi yabancıların yönetmesini kabul etmekten başka seçeneği yoktu ama sen kabileni yönetmesi için birini seçerek getirdin.
Tu abuelo no tuvo más opción que dejar que nos gobernaran forasteros. Pero tú... Tú eliges traer una forastera para que gobierne la tribu.
Yalan söyleyen yabancı bir adamla ormanda kayboldum ve rahatsız olman umurumda değil!
Estoy en el bosque con un extraño que me ha mentado. Me importa un cuerno si te incomoda.
Pek yabancı gelmedi, değil mi yüzbaşı?
No somos principiantes, ¿ verdad?
Ne de olsa yabancı bir ülke burası.
Esto es un país extranjero, después de todo.
Ekipte yabancı yok.
Aryan, todo el personal es local.
İyi davran hayatım, yabancı ellerde okuyor.
Fue a la universidad a estudiar. A una extranjera.
Halkımızın kanı, yabancı topraklarda döküldü.
Nuestra gente murió...