Yaparız tradutor Espanhol
11,460 parallel translation
Ve biz kaybedenlere ne yaparız biliyorsun.
Y ya sabes lo que hacemos con los perdedores.
Başka zaman yaparız. Tamam mı?
Tenemos que vernos en otro momento.
Korkuyla yüzleştiğimizde ne yaparız?
¿ Qué hacemos en frente del miedo?
Yapılması gereken neyse yaparız.
Mira, si hay algo, si hay algo que deba hacerse deberíamos hacerlo.
Sonra da yavaş yavaş çoklu ortama geçiş yaparız.
Y pasar a ser multiplataforma por puro placer.
Araştırmalarımızı tüm dünya üzerinde yaparız.
Financiamos investigaciones por todo el mundo.
Şuraya bir bahçe avlusu yaparız.
Pienso que pondría poner el patio trasero aquí.
- Senin dediğin gibi yaparız.
- Lo hacemos a tu manera.
Birlikte daha çok şeyler yaparız.
Haremos más cosas juntos.
Senin yolundan yaparız.
Lo haremos a tu modo.
Daha sonra yaparız.
Vamos a hacer esto más adelante.
Evet, biz 9-9'da böyle yaparız.
Sí, así hacemos las cosas en la nueve-nueve.
- Kutlama yaparız diye düşünmüştüm.
- Pensé que celebraríamos.
En iyi verimi almak için birkaç kez yaparız.
Hacemos lo mismo varias veces para tomar las mejores reacciones.
Daha sonra yeni bir başlangıç yaparız belki.
Tal vez así podamos empezar de cero.
Bağışlarımızı bu şekilde yaparız.
Así es como hacemos las donaciones.
İngiltere halkı uyanana kadar öcülerin gitmiş olduğundan emin olmak için gereken her şeyi yaparız.
Nos aseguramos de que cuando el pueblo británico despierta, los hombres del saco han desaparecido.
Herkes gibi biz de hatalar yaparız tabii ama yaptığımız zaman, tövbe ederiz.
Cometemos errores, igual que cualquier persona, seguro... pero cuando lo hacemos, nos confesamos.
Birbirimize yardımcı olacağız çünkü New Delphi de biz böyle yaparız.
Ahora, ayudaremos a los demás porque esa es nuestra manera aquí en Nueva Delphi.
Yazın, Cape Cod adında bir yere gideriz, istridye toplar ve bedensörfü yaparız.
En verano, vamos a un lugar llamado Cape Cod, buscamos almejas y hacemos bodysurf.
Ya da başka şeyler yaparız.
O algo.
Şiir okuruz, yatay seks yaparız.
- alquilar una cabaña en el bosque, leer algo de poesía, tener sexo en horizontal.
- Karşılaştırma yaparız biz de.
- Nos aliaremos con ellos.
Yaptığımız herneyse, daha iyisini hızlıca yaparız.
Lo que sea que vayamos a hacer, hay que hacerlo rápido.
Melissa'nın duş perdesine ışıklandırma yaparız falan diyordu.
Dijo algo sobre colgar luces brillantes en la cortina de la ducha de Melissa.
Elimizden geleni yaparız ama etrafta bu kadar insanla, söz veremem.
Haremos lo posible, pero con tan gente alrededor, no puedo prometer nada.
İntikamcılar olarak yapmamız gerekeni yaparız.
Vamos. Los Vengadores hacemos lo que hacen los Vengadores.
Özel gün yaparız hem. - Ne içiyorsun?
Podemos crear un día para ello
Bekâr bir baba yaparız belki, ne bileyim.
Tal vez él es un padre soltero. No sé.
- İçkisini içer, listemi yaparız.
Nosotros haremos mi lista...
Yaparız, sağ olun. - Barınaktakiler ne dedi?
Lo haremos, gracias.
Birlikte yaparız belki dedim.
Y estaba pensando que quizá podríamos hacerlo juntos.
Bazılarınız bu zaman çizelgelerini incelemek isteyebilir. Yarın da başlangıç yaparız.
Sí, quizás alguno de Uds. quiera ver estos diagramas de tiempo... que dibujé, mañana empezaremos...
Biraz yelkencilik yaparız diye düşündüm - Dışarıda epey rüzgar var.
Creo que lo haremos con un poco de vela, hay una buena brisa.
Korktuğumuz zaman elimizden gelenin en iyisini yaparız.
Somos mejores cuando estamos asustados.
Kendi laboratuvarımızı kurmamız gerekse bile yaparız.
Si tenemos que crear nuestro propio maldito laboratorio, eso es lo que haremos.
Böyle şeyler yaparız.
Nosotros hacemos estas cosas.
Acılarımızı örtmek ve duygularımızı köreltmek için ne gerekiyorsa yaparız ama bu normal değil.
Hacemos lo que sea para cubrirlo, adormecer la sensación, pero no es normal.
Rehber benim ve ben ne dersem onu yaparız.
Soy el guía, y hacemos lo que digo.
Toplantıyı başka zaman yaparız.
Surgirá otra ocasión.
Belki bu gece biz başka işler yaparız.
Tal vez podemos hacer otras cosas esta noche.
Hepimiz hatalar yaparız.
Pero todos cometemos errores.
Bir plan yaparız.
Ya se nos ocurrirá un plan.
Ne yapmak zorundaysak onu yaparız.
Sin importar lo que cueste, lo haremos.
Çünkü yarın çantalarımızı alır ve burayı kalıcı evimiz yaparız diye düşünüyordum.
Porque estaba pensando que mañana, quizás podríamos desempaquetar todas nuestras maletas y hacer de este nuestro hogar permanente.
Peki porno sitelerinde fazla sörf yapar mısınız, efendim?
¿ Y navega mucho en el porno, señor?
Yunanistan borçlarını ödeyemezse, kredi puanlarınız tavan yapar.
Si Grecia no paga la deuda, el precio del crédito se disparará.
Kız ölürse kitabı daha mı iyi yapar?
¿ Si se muere hace que el libro sea mejor?
Makul şeyler olduğu sürece, canınız ne isterse yaparım.
Voy a hacer todo lo que quieras, dentro de lo razonable.
Kız kardeşim de bunu yapar. Kimse ne kadar zayıf olduğunu anlamasın diye sürekli şikayet eder.
Mi hermana hace eso, quejarse para que nadie vea lo vulnerable que es.
Evet, saat altı için uyandırma çağrısı yapar mısınız?
Sí, ¿ pueden despertarme a las seis?