English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yiyecek

Yiyecek tradutor Espanhol

14,313 parallel translation
Yiyecek depolarına erişme yetkim var.
Tengo códigos de acceso a los depósitos de almacenamiento.
"Vega, Zoe Holloway'ı ele geçirene veya öldürene, ömür boyu yetecek kadar yiyecek ve barınak vermeyi vaat ediyor."
"Vega está ofreciendo comida y refugio para toda la vida a la familia de cualquiera que capture o mate a Zoe Holloway".
Sana zaten yiyecek ve sığınacak bir yer verdim.
Ya te he dado comida, un lugar donde esconderte.
Hayır. V-1'ler zaten içeride ama haftalarca yetecek kadar yiyecek depomuz var ve...
No, los V1 todavía están dentro, pero tenemos depósitos con comida para semanas, y...
Bize bir valiz hazırla, yiyecek bir şeyler de koy, oldu mu?
Necesito que empaques algunas cosas, algunas provisiones, ¿ sí? - No, no puedo.
- Bir sürü yiyecek var.
- Tenemos mucha comida.
Bence yiyecek alman uzun sürecek gibi.
Dispone del tiempo que tarden en servirme mi comida.
Yüzbaşı Green. - Bu insanlara yiyecek ve su verin.
Teniente Green, dele a esas personas comida y agua, por favor.
V-1'lere ait yiyecek.
La comida pertenece a los V-1.
Yiyecek malzemelerimizi almak için çok meşguller.
Están demasiado ocupados llevándose nuestro suministro de alimentos.
Yiyecek malzemelerinden bahsetmeme gerek yok.
Por no mencionar el suministro de alimentos.
Yanınızda hiç yiyecek var mı?
¿ Tenéis comida?
Sovyet Eski Nazım'ına yiyecek temin eden bir restoranın sahibi olduğunu söyledi size.
Te dijo que el propietario dirige un restaurante en Washington que atiende a la Vieja Guardia Soviética.
İttifakları, insan hayatını her yönüyle büyük ölçüde etkiliyor ürünlerin değer ve dağılımı para, silahlar, su, benzin yediğimiz yiyecek bize kim olduğumuzu söyleyen, inandığımız bilgiler.
Su efectos de alianza cambian de forma radical en todos los aspectos de la vida humana... el valor y la distribución de productos básicos, dinero, armas, agua, petróleo, los alimentos que comemos para vivir, la información en que nos basamos para decirnos quiénes somos.
Yiyecek yok. Çay, viski ve votka var.
No hay comida, sólo té, whisky y vodka.
Üç hafta yetecek kadar yiyecek ve suyu var.
Tiene comida y agua suficientes para otras tres semanas.
Bu fare o çirkin, ödlek suratını yiyecek.
Éste ratón te va a comer esa fea cara de coñito.
Bana yiyecek bir şeyler alman gerek.
Necesito que me consigas algo de comida.
" Yiyecek bir şeyler alıyorum.
HE IDO A POR COMIDA.
Yiyecek olmadan neredeyse bir ay hayatta kalabilirsin.
Se puede vivir casi hasta un mes sin comida.
HuaYuan ( yiyecek ve para için dileniyorum )!
Huayuan ( pidiendo comida o dinero )!
Sonunda yiyecek bir şeyler var!
{ \ fs12 \ pos ( 190,257 ) } Finalmente conseguí algo de comer!
Yine yiyecek çalıyorsun?
{ \ fs12 \ pos ( 190,257 ) } Steeling comida de nuevo?
En sevdiğin yiyecek nedir? Dans edebilir misin?
¿ Cuál es tu comida favorita?
- En sevdiğim yiyecek de brokolidir.
Y mi comida favorita es el brócoli.
Eğer kış uykusundan önce yiyecek istiyorlarsa... ne bulurlarsa yiyecekler.
Así que si quieren comida antes de hibernar, se alimentan de lo que está disponible.
İsyancılar bize yiyecek verdiler..
Los rebeldes nos alimentaron.
Eğer herhangi bir yiyecek var ya getirmeyi içki var mı?
¿ Tienes comida o bebida para llevarnos?
"Hmm, yiyecek başka şeyler de var"
"hay algo más para comer".
Ancak şimdi bu evcil soydaşlar yiyecek ve korunma için barıştılar.
Pero ahora, estos descendientes domesticados se le arriman pidiendo comida y atención.
Logomuzu görürseniz emin olun en iyi yiyecek, giysi, çadır, araba, sağlık ile elektronik ürünleri ve paranın satın alabileceği hayatın elzemlerini alıyorsunuz demektir.
Si ve nuestro logo, quédese tranquilo que está comprando la mejor comida, ropa, refugio transporte, higiene, electrónica y las necesidades diarias que el dinero puede comprar.
Yiyecek bir şeyler ister misin?
¿ Te apetece algo de comer?
Yarın yeni bir beyin yiyecek ve Wendell'i sistemimden atacağım.
Mañana me comeré un nuevo cerebro, para sacar a Wendell de mi cuerpo.
Ne zamandır bedava yiyecek için şikâyet ediyorsun?
¿ Desde cuándo te quejas por la comida gratis?
Yas tutan birine yiyecek getirmenin yaygın bir davranış olduğunu biliyorum ama... Booth'un öldüğüne dair bir kanıt yok.
Sé que es un gesto común de traer a alguien que está de duelo una ofrenda de comida, pero... no hay evidencia de que la cabina está muerto.
Yiyecek güzel bir yer bulmak için dolgun yapılı insanların peşine düşsek mi?
¿ Seguimos a gente robusta para encontrar un buen lugar donde comer?
Yiyecek saklanan bir yerde ceset saklayamazsın. Sağlık müfettişi ne der?
No se puede mantener un cadáver con los alimentos.
Biz yatak ve yiyecek ve ince şarap var.
Tenemos camas, comida y buen vino.
Bir avcıya göre avı çoktan yerinden ayrıldığı vakit,... asla yiyecek bulamaz ve günleri sayılıdır.
Si un cazador cree que su presa está en un lugar y un tiempo en el que ya se ha ido, nunca atraparía a su comida, y sus días estarían contados.
Temmuz Mitchell, kızımızın ketçaplı sandviç yediğinin farkında mısın? - İyi bari, yiyecek bir şey bulmuş.
JULIO Mitchell, ¿ te has dado cuenta de que... nuestra hija está comiéndose un bocadillo de kétchup?
Düşecek ama o hippiler fark etmeyecek bile. Tavuklar canlı canlı yiyecek onu.
Se caerá, esos hippies no se darán cuenta... y los pollos se lo comerán vivo.
Katı yiyecek yiyemeyenler.
Alguien que no pueda comer sólidos.
Yiyecek mi?
¿ Comida?
- Yiyecek ve ısınma gibi.
Como comida y calefacción. Vale.
Ama daha önemli bir sebebe ihtiyacınız varsa katillere yiyecek sağlamak kanunlara aykırıdır.
Pero... si necesitáis una causa mayor... Consolar a los asesinos con provisiones, en romper la ley.
Yiyecek, barınak, silah sağlayabilirsem, ailelerine bakabilirsem emrime itaat eden sadık askerler haline gelirler.
Si puedo proporcionarles alimentos, refugio, armas, cuidar de sus familias, se convertirán en soldados leales, dispuestos a recibir órdenes.
Kuru yiyecek ve su da al.
Algunos víveres secos y también agua.
Yiyecek kamyonu.
Un camión de comida.
Günlerce yetecek yiyecek götürüyorsunuz ama tabakçı bir saat mesafede.
Lleváis viandas para días, aunque el curtidor no está a más de una hora de viaje.
Koca bir hayvanı yiyecek kadar insan yok.
No somos suficientes para comer una vaca entera.
Sonra boğazından içeri girip o kanlı kalbini yiyecek.
Después bajará por tu garganta y te comerá tu corazón sangriento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]