Yok be tradutor Espanhol
754 parallel translation
Geleneksel kipan bile yok be.
Y no tienes una cabeza Judía tradicional.
Yok be, benim öyle bir durumum yok.
Eh tío, que no soy un mamón, ¿ vale?
- Yok be.
- Claro que no.
- Yok be sen de.
Bah...
Üç tane mi? Annenin damımı akıyor? Yok be onun için değil.
¿ Llueve tanto donde vive tu madre?
- Yok, yok be Davey.
- No, no, David, muchacho.
Yok be, ışıkları yaksana.
No, Billy, enciende las luces.
Yok be, esrarlı bir yanım yok, Frankie.
No soy ningún misterio, Frankie.
Yok be, bayan, ismim Tommy Lillard. Ve Teksıs'tan geliyorum... Yani Teksas'tan.
No, de Texas.
Yok be, ben sadece çöpü döküyordum.
¡ No, hice justicia quitando de en medio esa basura!
- Bana mektup yok mu be abi? - Yok be Yusuf, yok.
- ¿ No tienes ninguna carta para mí?
Yok be?
¿ Ah sí?
-... hâlâ götümüzde donumuz yok be, donumuz.
Ya han pasado 30 años. y todavía no hemos ganado ningún valor.
Yok be, Mike, seni kandıramam.
Al diablo, Mike, no podría engañarte.
- Yok be adam bizimkiler çekmiştir.
No, probablemente somos nosotros, la policía.
Yok be adamım.
No, tío. No se preocupe.
Yok be, adamım. Uh, neden ben şunlaradan 3 tane alıp bize iyi bir yemek hazırlamıyorum, ha?
Hey por qué no me das tres papelitos, y consigo algo decente de comer.
Yok be, git şuradan!
Deja de joder, hombre.
Yok be, dediklerini yaparsam bakalım ne olacak görelim dedim.
No, sólo quería saber qué pasaría si le seguía la corriente.
Yok be, hayır.
No, por Dios.
Yok be.
No.
Vay be, sizce New York'ta yeterince yok mu?
¿ No tenemos bastantes en Nueva York?
Düºmanìn beºinci kol oluºturma planlarì yürürlüge konulmadan tamamìyla yok edildi.
Todos los meticulosos planes enemigos para crear la quinta columna fueron desbaratados antes de poder entrar en funcionamiento.
Başka işin yok mu be kadın?
¿ No tiene otra cosa mejor que hacer?
Oh be, insanın evi gibisi yok.
Hogar, dulce hogar.
Bak şuna! "Sizlere ve dağlarımıza özlemim gün be gün artıyor. Burada istediğim her şey hem var, hem de yok."
- " ¡ Pensé en papá... mi nostalgia aumenta a cada día que pasa!
Hayret, be adam,... bile gücün yok mu
- ¡ Por Dios! - ¿ No es capaz...?
ve hiç şüphem yok ki... kendilerini gün be gün yeniden üretenler... onu kendilerine uydurabilirler.
y aquellos que día tras día lo producen contra sí mismos son los que pueden apropiárselo, yo lo sé bien.
Vay be, bu sandıkta yok yok.
Este baúl tiene de todo.
Ayıp be ayıp! Sizde hiç mi merhamet yok? Hiç mi insanlık yok?
¡ No tenéis principios ni piedad!
Sende ahlak yok mu be adam?
¿ No tiene moral?
Parantezler, yok a eksi be falan.
Los paréntesis, las as, las bes, los signos menos.
Senin işin yok mudur? Sabahtan beri nutuk çekiyorsun. Otur oturduğun yerde be Yâran.
Llevas hablando desde la mañana, siéntate y calla.
Yok be, burası felaket bölgesi ilan edildiği için.
¿ Trabajas?
Üstünde mal var mı? Yok be.
¿ Tenes algo?
Tavuklar ürediği sürece... Ve be hayattayım, çünkü ben sizin yumurtacınızım... ve bu şehirde benden iyisi yok.
Mientras pongan huevos los pollos y yo esté vivo pues yo soy su huevero y no lo hay mejor en toda la ciudad
[GÜLEREK KONUŞUR] Sende beyin yok ki, kulak var be!
En lugar de cerebro tienes orejas.
Bir topuk be bir topuk, yok.
¡ Un tacón, un tacón!
- Hadi be! Dalga mı geçiyorsun? Bende para mara yok, şapşal.
Yo no tengo tu dinero, estúpido.
Yok, be!
¡ Ah, no!
Yok be Yusuf, hepsi bu.
No Yusuf, eso es todo.
- Yok, be ahbap.
- No, hombre.
Yok be.
No, no hay nadie.
Hedi be. Insanlara bu şekilde konuşmaya hakkın yok
No tiene derecho de hablarle así a la gente.
- Be de 18'lik gibi yapabilirim. - Yapacak bir şey yok, hadi gidelim.
- Vamos, Levander.
Yok, be, tasarruf önlemi. Yaptığı iş ortadan kalktı.
No, recortes presupuestarios.
O kadar çok paraları yok! Çekil be!
- ¡ No tienen tanto dinero!
Artık çamur yok, ölüm, fareler, bombalar, şarapneller, vızıltı sesleri, dikenli teller ve isminde "Tüh be" geçen o lanet olasıca berbat şarkılar da yok.
Se acabó el fango, la muerte, las ratas, las bombas, la metralla, los obuses, las alambradas y las puñeteras canciones con "vivas" y "hurras" en el título.
- Yok, be, telefon.
- No, hombre. La telefónica.
Yok artık. Ah be Quinn.
Dios mío, Quinn.
- Yok be.
- No le he insultado.