Yolculuk tradutor Espanhol
8,906 parallel translation
Bir firariyle yolculuk ettiğimi düşünüyorlar.
Creen que viajo con una fugitiva.
Asıl benim bir firariyle yolculuk ettiğimi düşünüyorlar.
Creen que yo viajo con una fugitiva.
Gulette güzel bir yolculuk yapabiliriz, sen de seçebilirsin.
Se puede hacer un bonito viaje, puedes elegir.
Çok sert bir yolculuk olacak.
Las cosas podrían ponerse difíciles.
Günübirlik bir yolculuk olacak.
Es un viaje de un día.
Benim için gerçekten şimdiye kadar filme çekilmiş tartışmasız en iyi zamanda yolculuk filmi.
Para mí es, realmente, la mejor película de viajes en el tiempo que se haya filmado.
"Bu bir zamanda yolculuk filmi ve zamanda yolculuk filmleri gişe yapmaz".
También dijeron : "Es una película sobre viajes en el tiempo y estas películas no generan dinero".
( DEAN CUNDY - FİLMİN GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ ) Herkes "Oh, zamanda yolculuk filmi yapamazsınız, insanlar izlemez" dedi.
Todos decían : "No se pueden hacer películas sobre viajes en el tiempo".
O zaman kötü bir zamanda yolculuk filmi yapmazsın, iyisini yaparsın.
Dean Cundey Director de fotografía "La gente no va a verlas". Bueno, no hagas películas malas sobre viajes en el tiempo.
Müziğin kendisi bir zaman makinesi. Biz de yaptığımız işin zamanda yolculuk işlevinden yararlandık.
La música es una máquina del tiempo en sí misma, así que nos gusta explotar esa función de viaje en el tiempo de lo que hacemos.
Geçmişe yolculuk yapmak istiyorlar.
Quieren viajar de regreso al futuro.
Füze bilimcisi Robert Goddard, füze bilimiyle uğraşmak için ilhamı, çocukken Jules Verne'in "Aya Yolculuk" kitabını okurken aldığını söyler.
Y el científico de cohetes Robert Goddard siempre ha dicho que lo que lo inspiró a dedicarse a eso fue leer De la Tierra a la Luna de Julio Verne cuando era niño.
, Mahir güvenli bir yolculuk dilerim.
- Hasta la vuelta. - Que Dios te proteja.
Haydutlar için Dikkat et. Güvenli bir yolculuk dilerim.
- Cuidado con los bandidos.
Güvenli bir yolculuk dilerim.
- Adiós. - Escríbenos.
Güvenli bir yolculuk var.
Que tengas buen viaje.
Trenle iki günlük yolculuk yaparız diye düşünüyorum.
Donde estoy pensando son dos días de viaje en tren.
- Bir ihtiyara göre uzun bir yolculuk.
- Es un viaje largo, soy anciano.
Romanya pasaportuyla yolculuk ediyor.
Viaja con pasaporte rumano.
Ben öğretmen sadece yolculuk seviyor. Yurt dışında, üniversitenin zamanda.
Creo que al Profesor solo le gusta viajar... al extranjero, en el tiempo de la Universidad.
Hayır kısa bir yolculuk ama uzun bir yol.
No es el camino corto, pero el largo camino.
Uzun yolculuk değil, bir lanet kısa bir gezi, hatırladın mı?
El largo camino, no es maldita forma corta, ¿ recuerdas?
Hayır kısa bir yolculuk ama uzun bir yol.
¡ No es el camino corto, pero el largo camino!
Biliyor musun, dedi. Sadece 4 dolara şehirde istediğim yere yolculuk yapabiliyorum.
Y él dijo : ¿ sabías que por $ 4, puedo obtener un servicio de transporte en cualquier lugar en la ciudad?
Yolculuk yapabiliriz diye umuyordum.
Tenía la esperanza que pudiéramos dar un paseo.
- Şahane bir yolculuk olacağına eminim!
- Estoy seguro de que vamos a tener un gran viaje!
Uzun bir yolculuk olacak, değil mi?
Es un viaje largo, ¿ no?
ve yolculuk zordur, ama bir kez zirveye ulaşırsan, manzara harikadır.
El viaje es duro... pero cuando llegas a la cima hay una vista increíble.
Yani sanıyorum, saat 7 ile 8 arasında bu yolculuk sonucunda, kar yağışı şiddetini tüm bölgede arttıracak ve görüş mesafesi de ciddi oranda düşecek.
Todo eso se está moviendo en dirección a nosotros. Así que yo creo, que entre las 7 : 00 y las 8 : 00, la nieve comenzará a caer de manera constante en toda la región con todo este movimiento en cima de nosotros, y eso va a reducir la visibilidad.
Kim doğru bilirse tüm masrafları karşılanmış dünyanın sonuna yolculuk kazanıyor.
El que acierte, gana un viaje con todos los gastos pagados... hasta el final de la maldita Tierra.
Buraya gelmek için zamanda yolculuk yapmış olmalı kaybolmasının sebebi de bu olsa gerek.
Habrá viajado en el tiempo para llegar aquí... y seguramente desapareciera por eso mismo.
- İşimi. Zamanda yolculuk edip Nazi Almanyası'na gidecek ve Hitler'i temelli öldüreceğim.
Viajaré en el tiempo a la Alemania nazi y mataré a Hitler de una vez por todas.
Sığırtmaç yoluna hâlâ birkaç saatlik yolculuk var.
Aún estamos a un par de horas a caballo del pastor.
Size söyledim, bina zamanda yolculuk yapmaz.
Les dije que el edificio no viaja en el tiempo.
Zor bir yolculuk geçirmişsin gibi görünüyor.
Parece que has tenido un duro trayecto.
Yolculuk nasıldı?
¿ Cómo estuvo el viaje?
Yüzlerce yolculuk yaptım.
Tome cientos de viajes. Espié a los hombres de manteamiento.
Çünkü tüm yolculuk boyunca bana patronluk tasladın.
Me has dado órdenes todo el viaje.
Yolculuk her zamankinden daha uzun sürecekti.
El viaje iba a tomar más tiempo de lo habitual.
Bu şehirler arası yolculuk işini ne kadar daha sürdürebilirim bilmiyorum.
No estoy segura de cuánto tiempo voy a poder hacer esto a distancia.
Yolculuk hazırlığı, dinlenmesi, kalması, her şey senin sorumluluğunda.
Los arreglos de su viaje, estadía cómoda, esa es tu responsabilidad.
O atomların bizi yaratmak uğruna, beraber olalım ve birbirimizi bütün hâline getirelim diye uzay ve zamanda 14 milyar yıl yolculuk ettiğini düşünmek güzel. "
Me gusta pensar que para crearnos esos átomos viajaron 14 mil millones de años a través del tiempo y el espacio para que así podamos estar juntos y formar un todo ".
Bu kısa yolculuk onun için çocuk oyuncağı.
Este pequeño paseo sería un pedazo de pastel para él.
Kar arabası gitmiş ve görünüşe göre yolculuk için kıyafet de almış.
Su motonieve no está, y parece que haya empacado ropa para un viaje.
Kuzey yolu boyunca 25 günlük uzun bir yolculuk yapacağız. Yüzbaşı James Purio'yu bulmalıyız.
Viajaremos 20.000 léguas por la carretera del Norte hasta el trente del muro para encontrar al capitan James Purio.
İnanılmaz güzel bir yolculuk.
Es un paseo muy bonito.
Bazıları dünyanın en güzel yolculuk diyoruz...
Para algunos es la travesía más hermosa del mundo...
- Eğer bir akşam yolculuk için hazır mısınız?
- ¿ Estás listo para una noche? - Desde luego.
Film Bob Zemeckis ve ben yıllardır zamanda yolculuk filmi çekmek istiyorduk.
Parte 1 : La Película
Zor bir yolculuk yaşadık.
- Baja la ventanilla.
Uzun bir yolculuk olacak.
Es un largo viaje.