Yüzme tradutor Espanhol
2,552 parallel translation
18 adet aşırı kilolu kadın, yağlı kollarını bir yüzme havuzunda sallıyor.
18 mujeres pesadas aleteando sus gordos brazos, en una piscina.
Yüzme kısmı hariç
Bueno, no la natación.
Çiftlik, umumi yüzme havuzu... Bu tarz şeyler.
Una granja, una piscina pública y varias cosas como esas.
- Yüzme zamanı, adamım.
- Es hora de nadar.
Yüzme kulübüne giremediğiniz için hâlâ kızgınsınız diye mi çıktı bu iş?
¿ Es porque siguen enojados por no poder entrar en ese club de natación?
- Yüzme kulübü. - Yüzme kulübü.
- Club de natación.
"Burası yüzme barı olacak." diyebiliriz.
Podría representar dónde está el bar acuático.
- Yüzme barı.
- Bar acuático.
Özel yüzme kulübüne giremediğimizi bilmesinler.
No queremos que sepan que no nos dejaron entrar en el club privado.
Asla Mac'le Charlie'nin o yüzme kulübüne giremediğimizi öğrenmesine izin vermem.
No permitiré de ninguna manera que Mac y Charlie sepan que no entramos en ese club de natación.
Yetti artık. O yüzme kulübüne tekrar girmeye çalışmalıyız.
Intentemos entrar en ese club otra vez.
1965'te Orta Afrika yüzme şampiyonu olmuştum.
Fui campeón de natación del centro de Á frica en 1965.
Eğer bunun bir havuz partisi olduğunu söyleseydiniz yüzme kolluklarımı getirirdim.
Si hubiera sabido se trataba de una fiesta en la piscina, Me han traído mis flotadores.
Yüzme antrenmanına geç kalacağım.
Voy a llegar tarde a natación.
Yüzme takımları, tenis takımları, hem kız hem erkek golf takımları var.
Ellos tienen un equipo de nadadores, tenis, golf para hombres y mujeres!
Sana yüzme havuzu olayı için teşekkür etmek istiyorum.
Quiero agradecerte por lo de la alberca.
Niye o ağacın ve yüzme havuzunun yanında gitar çalan, Tears for Fears grubundan aynen Curt Smith'e benzeyen bir adam var?
¿ Si? Porqué hay un hombre que luce exactamente como Curt Smith de Tears For Fears, tocando un concierto acústico. junto a ese árbol y su piscina?
Çıplak yüzme.
Vamos a bañarnos desnudos.
Sen karanlık yüzme havuzunda kıyafetlerimi yırtarken.
Tú quitándome la ropa en una piscina pública en la oscuridad.
Yüzme bilmiyorsun, değil mi?
¿ Acaso no sabes nadar? ¿ Es eso?
Sırf yüzme bilmiyorum diye şampanya içemiyorum.
Y no por no saber nadar no puedo beber champagne.
Ayrıca umarım yüzme biliyorsundur.
Y espero que sepas como nadar.
Tina, az önce yüzme havuzunda bir yaratık mı gördüm?
Tina, ¿ acaso alcancé a ver una criatura en la piscina, recién?
Yüzme havuzuna gitmişsin.
Fuiste a una piscina.
Kafa karıştırıcı ve rahatsız edici bulduğun şeyin yüzme havuzları olmadığına emin misin?
¿ Estás seguro que no era la piscina la que encontraste confusa y molesta?
Teşekkürler baba. Ama şnorkelle * yüzme ve hindi yeterli görünüyor.
Gracias, papá, pero hay algo asqueroso en juntar hacer snorkel y el pavo.
Bir daha kıyafetlerinle yüzme.
A nadie le importara si vuelves a tirar al mar.
Onu buradaki ikinci yazımızda yüzme kursuna yolladık.
Le iniciamos con las clases de natación durante nuestro segundo verano aquí.
Demek aynı yüzme takımındalardı, ama oğlunuz birkaç yaş daha küçük görünüyor.
Estuvieron en el mismo equipo de natación, pero ¿ él parece unos años más joven?
Bayanlar 100 metre serbest yüzme finali başlamıştır.
Y allí van. La final femenina de los 100 metros libres.
Kyu-hee yüzme havuzunda hayalet görmüş.
Kyu Hee vio un fantasma en la piscina.
Yüzme takımındaydı.
Estaba en natación.
Onu yüzme salonuna girerken gördüm.
Lo vi entrar en la piscina.
Herkes yüzme bilir.
Todo el mundo sabe nadar.
Keşke burada olsaydın. Ama yüzme bilmiyorsun.
Ojalá estuvieras aquí, pero no nadas.
Ben mi yüzme bilmiyorum?
¿ No nado?
Kirli yüzme havuzu gibi kokmak zorunda mıydı?
¿ Se supone que tiene que oler a piscina sucia?
Eski yüzme havuzu boş.
La antigua piscina está vacía.
Yüzme havuzu var, Laur.
Tiene una piscina, Laur.
Neredeyse bir insan yavrusunun alabileceği kadar şefkatli bir yüzme dersi alıyor.
Recibe una lección de nado tan tierna como la que nunca ha recibido un niño humano.
Daha önce yüzme kampında başarı madalyası alamamış olabilirsin.
Sí puedes. No te premiaron el esfuerzo en el campamento de natación porque no fueras buen nadador.
Schauberger'e ilham verdiler, diğer araştırmacılara da ilham verdiler ki bu disk şeklindeki cismin uçabileceğini görsünler, bir tür anti-yerçekimi veya havada yüzme benzeri bir teknik sayesinde...
Inspiraron a Schauberger. Inspiraron a otros investigadores para mirar la posibilidad de que estas aeronaves con forma de discos pudieran volar mediante algún tipo de anti gravedad, algún tipo de levitación.
- Olmaz. - Yüzme havuzu üyelik kartı?
- ¿ El Pase de Trajes de Baño Dudley?
Peki ya İspanya'ya gittiğimde yüzme havuzunu arasalar?
¿ Y si cuando llegue a España les hago llamar a Trajes de Baño Dudley?
Araban yüzme havuzu gibi olacak.
Tu auto tendra un tonto nadador.
Sonunda taşıyıcılar, yıldız geçitlerinden seyahatler geçitler, hiper boyutsal geçiş mekanizmaları, havada yüzme, teleportation'ı yaratmak için gereken bilimin tek ihtiyacı... matematiksel bir denklemdir.
Toda la ciencia que con el tiempo necesitaremos para crear portales para viajes estelares, mecanismos de acceso hiperdimensional, levitación, teletrasnportación... todo necesita una base matemática.
Yüzme özelliğini kullanacağım!
- Pasar a modo anfibio.
Yüzme mi?
¿ Modo anfibio?
Bu, komik bir şekilde kusursuzdu. Yüzme havuzunun içeriğini çentikle ölçmek gibi.
Parece ser ridículamente preciso, como medir el contenido de una piscina con un vaso.
Üniversiteye gitmek istedim, ama babam onun yerine yüzme havuzu aldı.
Quería ir a la universidad, pero mi papá compró una piscina con ese dinero.
Yüzme kulübümüze katılmak istiyorsanız mevcut iki üye size kefil olmalı ama üzülerek söylerim ki üyelik kapasitemiz şu an dolu.
Pero lamento informarles que ahora mismo estamos al completo.