English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Z ] / Zahmetli

Zahmetli tradutor Espanhol

488 parallel translation
Elbette ama buraya çok uzak ve gitmesi oldukça zahmetli.
Claro. Pero es un viaje largo y duro desde aquí.
İşimiz yıldırıcı, bir o kadar da zahmetli ve teferruatlıdır genellikle ihbarların % 80 ila % 90'ı asılsız çıkar.
Los oficiales de homicidio trabajan sin descanso Están siempre alertas
Köprücük kemiği dört yıllık zahmetli uğraştan sonra nihayet yarın geliyor.
La clavícula llegará mañana después de cuatro años de trabajo.
Biraz zahmetli olacak elbette.
- Será molesto. - Lo sabemos.
Bu kesinlikle uzun testlerinin en zahmetli kısmıydı. İki yıl sürdü ve binlerce ayrıştırma işlemine mal oldu.
Y resultó ser la mas agotadora-- - de todas las fases de su larga labor, porque se prolongó durante dos años-- - y requirió miles de operaciones por separado.
zahmetli mi görünüyor?
Están mal las cosas, ¿ eh?
O kadar yol çok zahmetli olur.
Es muy lejos.
Ne zaman zahmetli bir iş olsa... mesela zatürreye yakalanma riski içeren bir şey...
- EH, SEÑOR. ¿ QUÉ TAL? - LO SIENTO. LE SACAMOS FOTOS ESTA TARDE CON EL RESTO DE GENTE NUEVA.
- Bu çok zahmetli!
¡ No me apetece!
Heyecanlarını gizlemeleri oldukça zahmetli olmuştu.
En el tren, necesitaron una fuerza increíble para dominar su excitación.
Zahmetli oluyor ama!
Es un problema.
Oldukça zahmetli bir iş koruculuk.
Ese agente tiene un trabajo realmente duro.
Bir sürü yalan yazmak ve sonra onu yakmayı istemek fazla zahmetli görünüyor.
Se ha tomado muchas molestias para escribir un montón de mentiras y luego pedir que la quememos...
Çok zahmetli bir iş olabilirdi.
Complicado en el mejor de los casos.
Bazen amaca ulaşmak zahmetli olabilir.
Se te queda el culo dolorido buscando un banco para asaltar.
Ayrıca zahmetli bir yolculuk olacak.
Es mucho jaleo.
Ben de hayatımda epeyce bir zahmetli durumla karşılaşmak zorunda kaldım.
He tenido que enfrentarme a algunas situaciones muy difíciles en mi vida.
Yeryüzünde bu tür bir çalışmadan daha zahmetli hiç bir şey yoktur.
No hay trabajo más agotador... sobre la faz de la tierra
Ama yalnız yaşamak oldukça zahmetli.
Mi hijo está a favor también.
Zahmetli mi? Evinde hizmetçi kadın var.
¿ Y qué era eso?
Bunu eyerle birlikte taşımak çok zahmetli oluyor.
Me estoy cansando de cargar con esta silla a todas partes.
Bir çocukla seyahat etmek senin için çok zahmetli olacak.
Será muy difícil para usted viajar con un crío.
Seni takip etmek epey zahmetli oldu.
Fue difícil seguirte el ritmo.
Hayatı zahmetli, ama yavan buluyordu.
La vida le parecía rigurosa, pero aburrida,
Bu zahmetli yolculuktan sonra biraz dinlenelim.
Descansemos tras los rigores del viaje.
Düşünmek de en zor, en zahmetli iştir.
Y en el fondo pensar es lo más penoso, y lo más acaparador.
Uzun ve zahmetli.
Es una labor larga y ardua.
Sanırım siz görenler için oldukça zahmetli bir iş, millet.
Imagino que para vosotros eso es una verdadera molestia.
Zahmetli bir iş miydi?
¿ Significó mucho trabajo?
Belki de define yerin çok altındadır. Derin olunca, yerini bulmak zahmetli olur.
Si el tesoro está muy enterrado, es difícil de encontrar.
Hiçbir Amerikan ordusu o zahmetli mahkumları kaçabilir zaman söylüyor?
¿ No dicen eso de los prisioneros que les estorban?
Bizim süper toplumumuza alışmak ve uyum sağlamak, düşünce ve hayat tarzımızı benimsemek zahmetli ve acılı bir iştir.
Da pena de verdad... el esfuerzo que hacen para radicarse en una sociedad superior tratando de asimilar nuestro modo de vivir y pensar
İstenmeyen bir kadının aşkı her erkek için en zahmetli şeydir.
El amor de una mujer no deseada es más problemático para cualquier hombre.
Çok zahmetli işmiş.
Es mucho trabajo
Chih-hao, geçen yıl, zihnini ve azmini yetiştirmek... amacıyla sana zahmetli görevler verdim.
Chih-hao, en el último año. Te he dado tareas laboriosas con el fin de entrenar tu mente y determinación.
"zahmetli"?
"acérrimo"?
- Manzarası olan bir odada yemeyi seviyor. Şu zenginler nasıl zahmetli oluyor bilirsin.
Querría una habitacion con vistas, los ricos son caprichosos.
Hoşgörüsüz ve zahmetli biri olduğumu düşünüyorsun ve belki de öyleyimdir.
Crees que soy intolerante y exigente, y quizás lo sea.
Ve bu zahmetli bir iş.
Y para eso se necesita trabajo.
Bu çok zahmetli olur.
... un nuevo número de la seguridad social. Qué follón.
Mateusz Birkut... diğer gönüllü gençlerle birlikte çalışmaya başladı. Ozanski ve diğerleri gibi deneyimli duvarcı ustalarının... gözetimi altında... bu zahmetli ve güzel sanatı öğrendi.
Birkut y otros voluntarios, se iniciaron como albañiles, aprendiendo esta nueva... y maravillosa profesión... de los maestros albañiles.
Çok yorucu ve zahmetli olur.
Es demasiada molestia.
Onu zahmetli kişisel tasarrufa iteyim.
Conducirle a ahorros personales desagradables.
.. böylelikle siyasi dayatmalardan kurtararak, daha zahmetli görevleri.. .. yapması ve onların yüce konumlarına layık.. .. zor işler üzerinde düşünmesine fırsat vermek.
a sus jefes políticos de obligaciones más onerosas y de deliberaciones que son concomitantes de su elevada posición.
Uzun zaman zahmetli pozlamalarla görüntü almalarına rağmen galaksilerden net imajlar almak pek mümkün olmuyordu.
La galaxia era muy pálida para ser vista con el telescopio pero podía ser registrada fotográficamente con una exposición prolongada.
Milton Humason'un zahmetli incelemeleri sonucu astronom ve eski katır sürücüsü evrenin genişlemesini tespit etti.
Las cuidadosas observaciones de Humason astrónomo y antiguo arriero establecieron la expansión del universo.
Ama günlük kargaşa içinde bu çok zahmetli ve gereksiz olurdu.
Pero eso habría sido arduo y poco espectacular, con un día a día monótono.
- Fazla zahmetli olmaz mı?
¿ No será una molestia?
Bazen, bu iş biraz zahmetli oluyor.
- y lo voy a intentar.
- Bu ismi almak oldukça zahmetli oldu.
¿ Por qué Anderson?
İlerlemenin yavaş ve zahmetli olacağı konusunda sizleri uyarmıştık.
Pero nos advierten que el desarrollo de las reuniones será lento y minucioso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]