Zına tradutor Espanhol
63,719 parallel translation
- Bu hapishaneyi liderleri Ramal'ı özgür kılmak için gelecekler ve buraya geldiklerinde, Ramal'ın boğazına bir bıçak dayamış olacağız o zaman ipler bizim elimizde olacak.
Cuando tomen esta cárcel será para liberar a su líder, Ramal. Pero si, cuando lleguen aquí, le tenemos con un cuchillo en la garganta, nosotros tomaremos las decisiones.
Fazla şirket gibi diyor, onun hızına uygun değilmiş.
Siente que hay ambiente de corporación y que no vamos a su ritmo.
Kızımın adını ağzına alma lan!
¡ No hables de mi hija! Tío, tranquilo.
Eşin ve kızına olanları bilmiyordum.
Pero... no sabía lo de tu esposa ni tu hija.
Tüm zombileri adalarına mı taşıyacaksınız?
¿ Estáis llevando a todos los zombis a su propia isla?
Yani gerçekten insanlar varlığımızı öğrendiğinde "Hadi zombilerle konuşalım." evresinin olacağına inanıyor muyuz?
Es decir, ¿ de verdad pensamos que habrá una fase de "vamos a hablar con los zombis" cuando la humanidad sepa que existimos?
Eğer ailem tekrar ısırılırsa fazlasına ihtiyacımız olacak.
Si alguien de mi familia es mordido otra vez, necesitaremos más.
Efendim, bunları bulabildik sadece. Tapınak kapısına on muhafız yerleştirdim.
Señor, estos son todos los que hemos podido encontrar.
Kralın yanına muhafız verin.
Custodiad al rey.
Amacımız, Abby'nin kralı kurtarmasına yetecek kadar zaman kazandırmak. Yardım etmek istiyorsan bir silah kapıp nöbet tut.
Nuestro objetivo es ganar tiempo para que Abby salve al rey, y si quieres ayudar, coge un arma, haz guardia.
Kızın arabada Tanrı aşkına.
Tu hija está aquí, por el amor de Dios.
Sonra silah sevdalısı Korucularımız var. Götüyle köstebek yuvasını ayırt edemeyecek bir de şerifimiz var. Meksikalının teki beyaz bir kadına baktı mı kementine davranan bir alay da magandayla dolu buralar.
Luego están los rangers de gatillo fácil, un sheriff que no distingue su culo de un agujero en el suelo, y toda una colección de catetos que van a por una soga cada vez que un mejicano mira a una blanca.
Zırvalıklarına aklım ermez sanıyorsun.
¿ En serio crees que no soy capaz de ver entre todas tus mierdas?
Kızın 17 yaşına girmiş ama hatırlamıyor olabilirsin.
Tu hija tiene 17, por si no te acuerdas, Bro.
Ellerinizi başınızın arkasına koyun lütfen.
Ponga las manos sobre la cabeza, por favor.
Kırmızı gagasına kadar yani...
El pico rojo y todo eso.
Bu işi Keating tek başına yaptı diye tüm savımızı ortaya koyduk.
Nos consta que Keating actuó sola.
- Artık yeter. Bu çocuğun hayatına inceden inceden sızdınız.
Te has introducido en la vida de este chico.
Bekleyip herhangi bir savcımın asılsız suçlamaların hedefi olmasına izin vermeyeceğim.
No voy a dejar que acusaciones sin fundamento menoscaben a cualquiera de mis fiscales.
Aramızın iyi olup olmadığına göre.
De si seguimos estando bien.
Yakına yakına etrafta dolaşmayız.
No podemos quedarnos aquí quejándonos.
Sorunları için buradayız, onun adına karar vermek için değil.
Nos compete diagnosticarlo, no decidir por él.
Jean, bu canımızı sıkabilir ama zamanla işler rayına oturacaktır.
Jean, sé que puede ser frustrante. Confía en que el tiempo les dé claridad.
Askerlerimizle birlikte Cezayir sularına doğru gidiyor gemi ama adamlarımız işi bitirmek için gemide kalırsa, diplomatik sorun çıkar.
Se dirige hacia aguas argelinas con soldados a bordo, pero podría causar un incidente diplomático si se quedan para terminar el trabajo.
75 yaşın ardından bir daha sınava girmeleri gerekiyor ve geçemediklerinde de ehliyetlerinin neden yenilenmediğini açıklamamız gerekiyor, bu da onlar adına hiç kolay değil.
Después de los 75, tienen que volver a hacer la prueba, si no la pasan debes explicarles por qué no les renuevan la licencia, lo cual es duro.
Tek yapmamız gereken gövdeye çıkmasını sağlamak. - Böylece Alex gemiyi yuvarlayıp o şeyi enerji çıkışına savurabilir.
Todo lo que tenemos que hacer es asegurarnos que se quede en el casco, así Alex puede dar vuelta la nave y arrojarla
Prax o şeyi lanet atomlarına kadar yakmamız gerek.
Prax, vamos a quemar a esa cosa hasta los putos átomos.
Mao ulvi amacına faydalı olmadığımıza emin olana kadar hayatta kalırız.
Seguimos vivos hasta que Mao se asegure de que no somos útiles para su plan.
Tek yapmamız gereken anılarını beyin zarına geri yüklemek.
Solo tenemos que subir sus recuerdos a su corteza cerebral.
Hayal kırıklığına uğrayacak çünkü Black Siren'ı kafesine geri tıkacağız.
Bueno, se va a quedar decepcionado, porque vamos a volver a meter a Black Siren en su jaula.
Ama önce senin eski sevgilinin icabına bakmalıyız.
Pero primero, tenemos que encargarnos de tu ex,
İki şekilde de kendimizi bir deli ile psikopat bir uyuşturucu tacirinin arasına atacağız.
De cualquier manera, nos pondremos en medio de una confrontación entre una loca vengativa y un narcotraficante psicópata.
Onlar bizim arkadaşlarımız ve senin yardımına ihtiyacımız yok.
Son nuestros amigos y no necesitamos de tu ayuda.
Babamız pelerinini bir kadına asla miras bırakmazdı.
Nuestro padre nunca habría dejado su manto en una mujer.
Evet, bir şey olursa yanlarına gitmem abartısız üç gün sürer.
Sí, si algo pasara, me llevaría unos tres días regresar.
Annem tüm Cadılar Bayramı süslerini garajdan çıkarıp evin sağına soluna astı. Her yerde cadı zımbırtıları var.
Mi mamá sacó todas las decoraciones de Halloween y las puso alrededor de la casa para tener cosas de brujas.
Bertie, nihayet seninle tanışmamız çok harika çünkü seni anlatıp duruyor ve annem bütün arkadaşlarına senden söz etmiş bile.
Bertie, qué gusto conocerte por fin, porque él no deja de hablar de ti, y mi madre ya les habló a todas sus amigas de ti.
Bu sebeple, Jesus'u medikal yolla komaya sokacağız ve daha sonra kafatasına basıncı izleyecek bir top takacağız ve... ve bu bize başka birşey yapmamız gerekip gerekmeyeceğini gösterecek.
Vamos a poner a Jesus en un coma inducido, y luego pondremos un perno en su cráneo para monitorizar la presión y así saber si tenemos que hacer algo más.
Pardon, kafasına top mu koyacaksınız?
Espere, ¿ van a poner un perno en su cabeza?
SAT sınavına girdim çünkü Cort ve benim paraya ihtiyacımız vardı ve yakalandım.
Tomé las Pruebas de Estado por alguien porque Cort y yo necesitábamos el dinero y me atraparon.
Başına top mu koyacaksınız?
¿ Van a ponerle un perno en la cabeza?
Dinle, bir dakikalığına, kızımla konuşabilir miyim...
¿ podría, por favor, hablar con mi hija
Ve düşündüm de sen ve Isabella, benim ve A.J'in yanına taşınsanız nasıl olur?
Y... se me ocurrió... ¿ qué tal si Isabella y tú se vienen a vivir conmigo y A.J.?
Aslına bakarsanız, hastanenin harika bir yatarak tedavi eden rehabilitasyon merkezi var, travmatik beyin hasarı konusunda uzmanlar.
De hecho, el hospital tiene un instituto de rehabilitación magnífico que se especializa en traumas cerebrales.
Aslına bakarsan ben..... Ana ve Isabellaya bize taşınır mısınız diye sordum.
De hecho, yo... Le pedí a Ana y a Isabella que se muden conmigo.
Şimdi, Hakimin karşısına çıkmadan önce Avukatınla görüşecek birkaç dakikamız var.
Ahora, hay que hablar un momento con tu abogada antes de que vayas frente al juez.
Özel odalarımız yok ve ailelerin geceleri refakatçi kalmalarına izin vermiyoruz ama bolca ziyaret saatimiz var.
No tenemos habitaciones privadas y no les permitimos a las familias que se queden por la noche, pero tenemos muchas horas de visitas.
Peki ya sen ve Isabella, benim ve A.J.'in yanına taşınsanız?
¿ Qué tal si Isabella y tú se vienen a vivir conmigo y A.J.?
Eğer pezevenkin Russell'a karşı bir dava oluşturmamıza yardım edersen, onu parmaklıkların arkasına koyarız, bir daha da sana oradan zarar veremez.
Si nos ayudas con el caso en su contra... contra Russell, lo pondremos detrás de las rejas donde ya no pueda hacerte daño.
SCST'yi kanunlaştıramadığımız için belediye binasına saldırdığı konusunda oldukça eminler.
Pero están muy seguros de que atacó el ayuntamiento porque no pudimos poner en vigor el
Çünkü sizinle beraber herkesin haklarına saygı gösteren makul sınırlamalar belirleyene kadar bu ofisten çıkmayacağız.
Porque usted y yo vamos a sentarnos en esta despacho hasta que encontremos un conjunto razonable de limitaciones que respete los derechos de todos.