Çap tradutor Espanhol
5,403 parallel translation
Uh, tüm ülke çapındaki binlerce şirket.
Miles de compañías a largo del país.
Bu önlem olması gereken irtifada patlamayı sağlar patlama yarıçapını artırır ve kesin olarak... Kesin olarak, sert ve yumuşak, tüm hedeflerde en verimli imhayı sağlar.
Esto asegura que la detonación ocurra a una altitud óptima... maximizando el radio de la explosión y garantizando... garantizando la destrucción de objetivos más eficiente... tanto armados como desarmados.
Birçok etkene göre değişir. Buna dünya çapındaki hedef bölgelerdeki virüslülerin yoğunluğu da dâhil.
Depende de un número de factores incluyendo la densidad de los infectados cerca de los lugares objetivo a nivel mundial.
Neyse, her şeyin ne hızda normal hâline döneceği birçok etkene bağlı. Buna, arabaların, uçakların, teknelerin ve trenlerin atmosfere bu kadar uzun süre hidrokarbon yayacağı varsayımıyla biçimlendirilmeyen dünya çapındaki hava düzenleri de dâhil.
Como sea, la velocidad a la que las cosas se normalicen depende de un número de factores incluyendo patrones del clima a nivel mundial, los que fueron modelados sin asumir que los carros, aviones, botes, y trenes
Ülke çapında tıbbi uygulamalar yapmış ve satmış...
Oren construyó y vendió las prácticas médicas en todo el país...
Son bilinen konumu patlama yarıçapı dışındaydı.
Su última localización estaba bien lejos del rango de alcance.
Cho ve ben 1.5 km yarıçapındaki kuzey ve güneydeki sokaklara bakacağız.
Cho y yo iremos por las calles norte y sur, en un radio de dos kilómetros.
Tüm istasyon şeflerimizin kimlikleri, gizlilikleri ve dünya çapındaki varlıklar.
Podrían acceder a los nombres de todos nuestros jefes de estación, de agentes encubiertos, nuestros activos y quiero decir...
Dünya çapındaki veriye üst düzey erişim hakkımız var.
Tenemos el más alto nivel de acceso a la información mundial.
Ailesi beni ve ülke çapında bir gurup tuttu.
Familia me contrató, junto con un montón de otras agencias de todo el país.
Tamam. Bir borudaki akış oranı nasıl çapına bağlıdır?
¿ De qué forma el flujo de una tubería depende de su diámetro?
Eğer Seraphim atmosfere girip havaya uçarsa Parazitler atmosfere dağılıp dünya çapında bir enfeksiyona neden olabilirler.
Si la Serafín se quema en el reingreso estas esporas podrían esparcirse por la atmósfera y llevar a una infección masiva.
Eğer üç yeni atıcılar katıldı olacak nerede, Dünya çapında izleyiciler tarafından oy olarak.
Cuando se le unió por tres nuevos tiradores, según lo votado por los espectadores en todo el mundo.
Dünya çapında bizim izleyiciler tarafından oy olarak nerede, daha atıcılar katıldı olacak.
Donde estará acompañado por más tiradores, según lo votado por los espectadores en todo el mundo.
Mekanik dâhisi, dünya çapında psikiyatrist, ayaklı hesap makinesi.
Prodigio mecánico, loquero de clase mundial, una calculadora humana.
Bölgenin 15 kilometre yarıçapında dönen her türlü pisliği bilirim.
Sé todo lo sucio que se mueve en un radio de 15 kilómetros de aquí.
Yarıçapı, açı, güç, güç, üç, üç köşe,
Radios, relación, poder, fuerza, cuatro, cuatro cuadrados,
Dikkat! Şehir çapında sokağa çıkma yasağı şu anda başladı.
Atención... el toque de queda en toda la ciudad está en vigor.
Şehir çapında sokağa çıkma yasağı başladı.
El toque de queda en toda la ciudad está en vigor.
Tekrar ediyorum. Şehir çapında sokağa çıkma yasağı başladı.
Repito... el toque de queda en toda la ciudad está en vigor.
Dikkat! Şehir çapında sokağa çıkma yasağı başladı.
Atención, el toque de queda en toda la ciudad está en vigor.
Tekrar ediyorum. Şehir çapında sokağa çıkma yasağı başladı.
Repito... el toque de queda en toda la ciudad... actualmente en vigor.
Şimdiyse sadece bizim çözebileceğimiz dünya çapındaki tehditlerle uğraşan bir dahi takımını yönetiyorum.
Ahora dirijo un equipo de genios, abordar las amenazas en todo el mundo sólo podemos resolver.
Şimdiyse sadece bizim çözebileceğimiz dünya çapındaki tehditlerle uğraşan bir dahi takımını yönetiyorum.
Ahora dirijo un equipo de genios, encargado de amenazas mundiales que solo nosotros podemos solucionar.
Coca-Cola Avustralya'nn Kuzey Bölgesi'nin dünya çapında kişi başına düşen satış konusunda en yüksek satışı yapan bölgeleri olduğunu açıkladı.
Coca-Cola dijo que el Territorio Norte de Australia era su región más vendido per cápita en el mundo.
O Başkomiser Çatlak'ın ölümsüzlük satmaya çalışan bir şirket için çalıştığını unutmayın.
No olvides que ese Cap. Chalado... trabajó para una empresa que vendía la vida eterna.
Dört blok çapında bir güvenlik hattı oluşturabiliriz.
Podemos establecer un perímetro de seguridad de cuatro manzanas.
El Cap absürtlük abidesiydi.
El Capitán estaba en el reino de lo absurdo.
El Cap Burnu olarak bilinen duvarın tam merkezinde bir rota seçti.
Eligiendo una ruta por la espolón central de la pared, conocida como la nariz ( the nose )
Harding El Capitan'ın zirvesine çıktı. Aman Tanrım, El Cap tırmanılabilir!
Dios mio, El Capitán es escalable.
Harding, El Cap'in üzerinde dikilirken, Royal Robbins'in rekabetçi yanı uyandı ve aralarındaki gerilim açığa çıktı.
Cuando Harding está en la cima de El Capitán es el momento en el que el lado competitivo de Royal Robbins se despierta y la tensión entre ambos se cristaliza.
El Cap'de yeni bir rotayla, Salathe Duvarıyla devam ettirdi.
Salathe Wall
60'lı yılların sonlarına gelince, El Cap'te her bir rotayı tamamlamış ve Half Dome'un yüzeyine üç rota eklemişti.
Para finales de los 60 había hecho todas las rutas en El Cap, había establecido tres rutas en Half Dome...
Harding, bir büyük El Cap rotası yapmak için hevesliydi.
Harding estaba ansioso por hacer otra ascensión a El Capitán
Harding'in gözü, El Capitan'ın Robbins tarafından hiç tırmanılmamış tek cephesindeydi. El Cap'in üstünde kalan son büyük boş alan.
Harding iba tras el único fragmento de El Capitán que Robbins no había podido escalar la última de las grandes zonas lisas de El Capitán.
Herkes aşağıda, zeminde beklerken, Harding yukarıda, bir kazık ardından diğerini çakarak El Cap'in üzerine kazıklardan bir çizgi çiziyor.
Con todo el mundo debajo, Harding va clavando un clavo tras otro, dibujando una línea con bolts
Yosemite'de, Şafak Duvarı'nda ne kadar kaldığımızı hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas cuando estaba al comienzo de Dawn Wall, en El Cap, en Yosemite? - Sí
El Cap'te yeni rotalar.
- Nuevas rutas en El Capitan : audaces, peligrosas
Aman Tanrım, El Cap serbest şekilde tırmanılabiliyor.
- Oh dios mio, se puede escalar en libre El Capitán
El Cap'i gördüğünde, olamaz, düşündüğünden on kat daha büyük.
Ves El Cap... Oh, no es 10 veces mayor de lo que creías
El Cap'in Burnu'nda Dean Potter'ın ezeli hızlı tırmanma rakibi Hans Florine ile
En The Nose, en El Capitán hizo equipo con el viejo rival de Dean Potter en escalada de velocidad, Hans Florine.
Dean, hem El Cap, hem de Half Dome'a bir günde tırmanmışken, Alex bahsi artıracak, 670 metrelik Watkins Dağı'nı da ekleyecekti.
Y mientras Dean había escalado El Cap y Half Dome en un solo día, Alex subió las apuestas añadiendo la pared de 700m del Monte Watkins.
BASE atlayıcısı, El Cap, Meadow.
Tengo un saltador, en la pradera de El Cap
Ben İsviçreliyim ve buraya El Cap için geldim.
- Estoy aquí por El Cap.
Ben Los Angeles Emniyeti'nden Başkomiser Sharon Raydor.
Soy la Cap.
Özür dilerim, Kaptan.
Lo siento, Cap.
Kaptan, onunla savaş!
¡ Cap, enfréntalo!
Kaptan, sen neden...
Cap, por qué no...
Menajerler.
Representantes. Debe ser la Cap.
Sadece bir kaç bin mil çapındadır. Bu ısı ile 10 milyar yıl boyunca parlamaya devam edecek. Soğuyup siyah bir cüceye dönüşmeden önce.
que se iluminará con el calor durante otros 10 mil millones años antes de enfriar a un enano negro, una bola de carbono comprimido, quizás incluso diamante.
Kop da gel Kaptan!
Anímate, Cap.