Çekici tradutor Espanhol
12,286 parallel translation
Fiziksel bir özellik, ama çekici.
Es una idiosincrasia física pero es encantadora.
- Çekici mi çağırdınız?
Llame para un remolque?
Şimdiyse ilgi çekici bir şeyler oluyor hayatında...
Y ahora que te está pasando algo jugoso...
Oldukça çekici bir Twin Peaks'in içine girmişsin Hud.
Muy al estilo Twin Peaks en lo que nos metiste, Hud.
İlgi çekici bir şey mi?
¿ Algo interesante?
Çok çekici bir kızsınız.
Eres tan atractiva.
Teklifin çok çekici olsa da şu an biraz meşgulüm.
Aunque es una propuesta fantástica, estoy ocupada ahora.
Konuşmayı daha ilgi çekici bir hâle getirmek için yapabileceğimiz bir şey yok mu?
¿ No hay nada que podamos hacer para que su discurso sea más atractivo?
Kızımın karşılığında sana 32 ruh verebilirim. İlgi çekici.
Puedo darte 32 almas a cambio de mi hija.
Çekici çağırmaya bile değmez.
Realmente no vale el remolque.
Değişir. Çekici mi?
Depende. ¿ Es atractiva?
O zamanki ruhsal ve duygusal noksanlıklarımı anlamıyordum. Tek bildiğim, bu taşı son derece çekici bulduğumdu.
Entonces no comprendía mis taras mentales y emocionales y solo sabía que encontraba a esta roca inmensamente atractiva.
Tehlikeli şeyler yapan ilgi çekici bir insan.
Es una persona de interés por un acto delictivo peligroso.
İyi haber çekici parkının nerede olduğunu biliyorum kötü haber arabada çok fazla ot vardı.
La buena noticia es que sé dónde está el depósito. La mala noticia es que tenía mucha hierba en el coche.
Leaf'im çekici parkına gitti.
La grúa se me ha llevado el coche.
Almanya'da veya dünyanın herhangi bir köşesinde yemekten daha ilgi çekici bir şeyler bulamamışlar mı?
¿ Tiene que haber más cosas interesantes en el mundo de la cocina?
ılgi çekici bir şey görüyor musun?
¿ Bien? ¿ Ves algo interesante?
Maalesef aradığımı bulamadım ancak ilgi çekici başka şeyler buldum.
Por desgracia, no encontré lo que buscaba, pero encontré algo interesante.
Seninle ışık altında birkaç saat yalnız kalsam bu partiden daha ilgi çekici olurdu.
Unas horas contigo a solas bajo las luces... Eso es más interesante que esta fiesta.
İlgi çekici, değil mi?
Intrigante, ¿ no es así?
- Kız arkadaşım vardı Ernest. Ama beni çekici bir Amerikan yazarı için terk etti.
Tuve a una chica, Ernest, pero me dejó por un novelista norteamericano encantador.
- Pugio, oldukça dikkat çekici bir silah.
El pugio es una arma realmente notable.
Ben şöyle düşünüyorum : "Paranoid münzevi çekici çatlakla tanışır."
Se me ocurre : "Solitario paranoico conoce a loco encantador".
İyi giyimli, fazlaca yakışıklı ve tuhaf bir biçimde de çekici bir oyuncak olarak mı?
¿ Como un juguete acicalado, robustamente guapo, y extrañamente de factura delicada?
Fahişelik, gay barları barbut oyunu, sayılar... her biri, yasalara karşı ama bunlar bana hiç ilgi çekici gelmedi butün bu kurbansız suçlar göz önüne alındığında, de mi?
Garitos after-hours, prostitución, bares gays, timbas, apuestas, cada una de esas cosas va contra la ley. Lo que no tiene mucho sentido para mí, dado que son crímenes en los que no hay víctima. ¿ No estás de acuerdo?
Ve hiçbir erkek ciddi bir ilişkisi, olan erkekten daha çekici olamaz.
Y no hay nada más seguro... que un hombre comprometido en una relación.
Aradığım adam hoş, zeki orta derecede çekici olmalı.
Estoy buscando a un tío agradable e inteligente que sea más o menos atractivo.
- Eğer bizi çekici bulmuyorsan bana söylemelisin.
- Si ya no nos encuentras atractivos, - entonces solo deberías decirmelo. - Yo solo...
Çekici bir fikir olduğunu itiraf ediyorum.
Admito que la idea está cerca.
Ağır su ile ilgili bütün olayların o kaybolduğunda sona ermesi sizce dikkat çekici değil mi?
¿ No le parece sospechoso que todos los accidentes con el agua pesada... terminaron cuando él desapareció?
Beni başka bir adamın çekici bulabilmesi çok mu çılgınca?
¿ Así que es una locura que otros hombres me puedan considerar atractiva?
O kadar da ilgi çekici değil.
No es tan interesante.
Tamam, ilgi çekici.
De acuerdo, es bastante interesante.
Çekici kullanıyor ve beni öldürmek istiyor.
Él conduce una grúa y quiere matarme.
Bir çekici vardı.
Había una grúa.
Evet, bir çekici şikayeti bildireceğim...
Sí, quiero reportar al conductor de una grúa...
Justin senden çok daha çekici.
Justin es mucho más atractivo que tú.
Sekreterine âşık olan çekici İngiltere başbakanına karşı koyamazsın, değil mi?
Tú... no puedes resistir el encanto del Primer Ministro Británico que se enamora perdidamente de su secretaria, ¿ cierto?
Bedava içki ve Danny'nin çekici ablasıyla tanışma fırsatı.
Tragos gratis y la oportunidad de conocer a la atractiva hermana mayor de Danny...
Niye çekici geldiğini anlıyorum.
Entiendo su atractivo.
Bu adam dikkat çekici değil mi?
¿ Eso no te emociona?
Çekici bir iş değil. Sen de bu pozisyon için haddinden fazla nitelikli görünüyorsun.
No es un trabajo glamoroso, y pareces horriblemente sobrecualificada para este trabajo.
Onu Vizago isimli çekici bir adamdan satın aldım.
Se la compré a un hombre encantador llamado Vizago.
Bu benim çekici kardeşim Aron.
Este es mi encantador hermano, Aron.
Hatırladığımızın, anı temasında olması dikkat çekici.
Destacando que la que recordamos es la que tiene como temática el recordar.
Görünüşe göre, Silahlı Kuvvetler Günü, çekici kamyonlar için büyük bir günmüş.
El día de las Fuerzas Armadas es el más grande para los conductores de grúas..
Yani bu kara siteler en ilgi çekici kodların bulunduğu yerdir ; ileri seviye bir şey.
Así es que en estos sitios oscuros se encuentran los códigos más interesantes con tecnología de punta.
- Web'deki en zeki insanların tasarımla uğraştığını görmenin Ralph için ilgi çekici olacağını düşünmüştüm.
Pensé que a Ralph le resultaría interesante ver dónde las personas más inteligentes de la red crean sus diseños.
Amerikan Otomobil Birliği onaylı, yani seni öldürürsek morga kadar ücretsiz çekici hizmeti kazanırsın.
Está aprobada por el Automóvil Club así que si te matamos, obtienes un remolque gratuito a la morgue.
- Çok çekici olduğu için mi?
- ¿ Es porque es tan atractiva?
- Çok çekici.
Encantador.