Şansımıza tradutor Espanhol
842 parallel translation
Ne mi yapacağız? Sen bir yana koşacaksın ben bir yana. Şansımıza ne çıkarsa artık.
Nos ocultamos, y probaremos suerte
Şansımıza, onlar da göremiyor.
Por suerte para nosotros, ellos tampoco.
Şansımıza, değil mi?
Por suerte, ¿ no cree?
Şansımıza kimsenin henüz haberi yok.
Por suerte, nadie lo sabe aún.
Şansımıza deniz sakindi.
Por suerte, el mar estaba calmo.
Şansımıza araba var.
Por fortuna tenemos una carreta.
Şansımıza içiyoruz.
Bebemos por la suerte.
Ancak şansımıza, onların bulaştığımız bu işle ilgili bilgileri sınırlıydı.
Por fortuna, su conocimiento sobre los implicados es limitado.
Şansımıza, birgün veya bir hafta, Bir gece, belki aşağı inip, ikimizi de haklıyacak.
En un día, una semana. Es probable que una noche baje y nos ataque.
Şansımıza, savaşta şehir bombalanmadı.
Afortunadamente la ciudad no fue bombardeada durante la guerra.
Şansımıza aldığı doz öldürücü değildi.
Afortunadamente, la dosis que recibió no fue mortífera.
Artık şansımıza ne çıkarsa!
¡ Dale su merecido!
Şansımıza, çok güzel bir tercümanımız var.
Afortunadamente, tenemos una intérprete encantadora.
Misafirlerimiz geldiler ve şansımıza hâlâ yaşıyorlar.
Ya llegaron nuestros invitados y afortunadamente vivos.
- Bizim şansımıza.
- ¡ Qué mala suerte!
Şansımıza etrafta Almanlar yoktu.
Afortunadamente no había alemanes cerca.
Şansımıza ne çıkarsa.
¿ Así, a la buena aventura?
Şansımıza sis yoktu. Yoksa burayı bulamazdım.
Por suerte no había niebla, no habría encontrado esto nunca.
Evet... bizim şansımıza.
Sí... es nuestra suerte.
Ama şansımıza, aynı şekilde öleceğiz.
Pero, afortunadamente, moriremos por casualidad.
Şansımıza ismi geçmiyor.
Afortunadamente su nombre no aparece.
- İkimizde şansımıza bakacağız.
- Ambos nos arriesgamos.
Şansımıza şu kız ile babasından başka ses çıkmadı.
Por suerte, no hemos oido hablar más de aquella muchacha y de su padre.
Hava şansımıza güzel, değil mi gardiyan?
Hace buen tiempo, ¿ verdad, poli?
Şansımıza henüz başarılı olamadılar.
Por suerte para nosotros, con poco éxito.
Şansımıza, 3 mil menzilinin dışındayız.
Estamos fuera del límite de tres millas, por suerte.
- Artık şansımıza, evde ne varsa...
- Confórmense con lo que haya.
O zaman şansımıza güveneceğiz.
Tendremos que confiar en la suerte.
Bizim de şansımıza...
Por nosotros y nuestra buena fortuna
Şansımıza tam zamanında fark edebildik.
Tenemos suerte de poder rastrearlo a tiempo.
Şansımıza hava kuvvetlerimiz, düşmanınkinden üstündü. Aksi halde bozguna uğrayabilirdik.
Afortunadamente, la Fuerza Aérea se más fuerte que el enemigo, de otro modo que han sido diezmadas.
O iki pislikten kurtulamayacağımızı sanmıştım, ama şansımıza Kral Richard döndü ve her şeyi yoluna koydu.
Creía que no nos libraríamos de esos granujas. Pero, por suerte, el Rey Ricardo regresó y puso las cosas en su sitio.
Umarım o istasyona dönmek için şansımıza güvenmiyoruzdur.
Espero que no dependamos de la suerte para volver a la estación.
Bir muhafıza karşı ne şansımız olabilir ki?
¿ Cómo competir con un soldado de la Guardia Nacional?
Şansımıza dışarıya fazla kan akmamış.
Por suerte, casi no ha salido sangre.
Yani gerçek bir keşif yapma şansı kucağımıza kendiliğinden geldiğinde Young, Goodheart ve diğer bütün herkesi ikincil bir oyuncakla oynatmak istiyorsunuz.
Está dispuesto a ser segundón, detrás de Young y Goodheart y los demás cuando tenemos la oportunidad de hacer un verdadero descubrimiento.
Ya kıza güveniriz ya da mayınlarla şansımızı deneriz.
Una de dos : o nos fiamos de la chica o nos la jugamos con las minas.
Sesimizi mi duydu yoksa yanımıza şans eseri mi geldi bilmiyorum.
No sé si el alemán nos había escuchado o si por azar había venido por ahí.
Belki de bu çocuk hayatımıza şans getirecek.
Tal vez nuestro bebé cambie mi suerte.
Kötü şansınıza üzüldüm, millet, fakat korkarım sizi kente çekmem gerekecek.
Lo siento amigos, mala suerte. Creo que debo remolcarlo de regreso al pueblo.
Eğer az da olsa bir şansımız varsa bu birlikte olmamıza bağlı.
Aparte de eso, si tenemos alguna opción, será haciéndolo juntos.
Bu kaçış yeni bir koloni, yeni bir hayat kurmak oğullarımıza yeni bir şans tanımak ve özgürlük için değil mi?
¿ Intentar encontrar una nueva vida es huir? ¿ En una colonia nueva? eso es huir?
Sadece tek bir atış şansımız var. Iskalayamayacağımız kadar yakınımıza gelene kadar beklemeliyiz.
esperemos a estar seguros.
Şansınıza hayran kaldım, Bay...?
Yo admiro su suerte, señor...
İyiliği hak etmediğimizi biliyorum, Yüzbaşı ama bize bir şans daha verirseniz dışarı çıktığımızda daha iyi insan olacağımıza söz veriyoruz.
Sé que no nos merecemos ningún favor, pero si nos ayuda, nos inspiraría a ser mejores ciudadanos.
Şans ayağımıza geldi, millet!
¡ Chicos, es el momento!
Görünüyor ki bu hatalı bağlantı buradaki arkadaşlarımıza biraz şans tanıyor.
Bien, parece que una conexión defectuosa ha dado a nuestro amigo aquí presente otra oportunidad.
Şansınıza adım şu anda Anastas Poltroni değil.
Resulta que me llamo Anastas Poltroni.
Başınıza ciddi bir bela çıkmazsa, şansımızın da yardımı ile yarın Ren'e ulaşabiliriz.
Si se meten en líos, pidan refuerzos. Con suerte, llegaremos al Rin mañana.
Onu zamanında bulduğum için şans yıldızımıza teşekkür edebiliriz.
¡ Ha sido una suerte que yo llegase a tiempo!
Bildiğiniz gibi her hafta programımıza evden katılma şansı veriyoruz size.
Cada semana le damos al público la oportunidad de jugar nuestro juego.