Şansımız varsa tradutor Espanhol
336 parallel translation
Şansımız varsa Mutia bayırına varırız.
Eso, con suerte, hasta el pie de la Escarpa Mutia.
Şansımız varsa son yarıştan önce buradan çıkarız.
Con suerte nos iremos en la última carrera.
Bir şansımız varsa sürünü Abilene ulaştıracağız.
Si hay alguna oportunidad, llevaremos tu ganado a Abilene.
- Şansımız varsa 2 saat.
Está a 2 horas con suerte.
Şansımız varsa bugün avımız iyi geçer.
Un poco de suerte, todos nos la merecemos.
- İyileşecek mi? - Şansımız varsa iyileşmez.
- ¿ Se pondrá bien?
Eğer şansımız varsa onu ördek gibi avlarız.
Con suerte, será un blanco fácil.
Şansımız varsa, yarın sabaha dönmüş oluruz.
Con algo de suerte regresaremos mañana a la mañana.
Eğer az da olsa bir şansımız varsa bu birlikte olmamıza bağlı.
Aparte de eso, si tenemos alguna opción, será haciéndolo juntos.
Şansımız varsa, çekip giderler.
Con suerte, se irán.
Şansımız varsa şafağa döneriz.
Volveremos al amanecer.
Bir şansımız varsa, denemeliyiz.
Si hay una posibilidad, hay que intentarlo.
Bir Lektor edinme şansımız varsa bunu araştırmalıyız.
Si existe la posibilidad de conseguir un Lektor, debemos estudiarla.
- Şansımız varsa.
- Con suerte.
Eğer şansımız varsa, suyumuz en fazla 10 gün yetecektir.
Con mucha suerte, sólo tendremos agua para durar otros 1 0 días.
Fakat hayatta kalmak için binde bir şansımız varsa.... çocuğun durumu da kötü. burada oturup ölmesini beklemekten iyidir.
Pero si sólo hay una probabilidad entre mil de que pueda funcionar,... ... prefiero arriesgarme antes de esperar aquí sentado a la muerte.
Şansımız varsa kurtulursak, 2 ayın telafisini çıkaracağım
Con suerte no lo descontarán de nuestros 2 meses.
Ne şansımız varsa kullanmalıyız.
Debemos arriesgarnos, sean cuales sean nuestras posibilidades.
Evet şansımız varsa bunu sadece yarın düşünebilirler.
Si, bueno, con suerte, ellos pensarán eso mañana.
Neden? Şansımız varsa ikinci bir İsveçli masöz olayı yaşayabiliriz.
Porque si tenemos suerte, ésta podría ser nuestra masajista sueca.
Evet, dinle, dostum, şansımız varsa akşam yemeğinde iki tek atarız.
Sí, escucha, con un poco de suerte estaremos como una cuba para la cena.
- Şansımız varsa, 48 saat.
- 48 horas con suerte.
Şansımız varsa Fransızlar o midillileri izleyecektir.
Con un poco de suerte, los franceses seguirán los caballos.
- Şansımız varsa.
- Con suerte, sí.
Eğer şansımız varsa, bir daha o sandalyeleri görmek zorunda kalmayız.
Y si la suerte nos acompaña, ya no habrá que volver a ver las otras sillas.
Çalınan parada da bir miktar olabilir. Şansımız varsa, tabii.
Quizá queden restos entre el dinero robado.
Ya sadece 20'de 30'da bir şansımız varsa?
Hay una sola posibilidad entre veinte o treinta.
Partizanlara bir köprüyü havaya uçurmada yardım edeceğiz sonra da şansımız varsa eve döneriz.
Vamos a ayudar a los partisanos a volar un puente y si tenemos suerte, podremos irnos todos a casa.
Tek yapmamız gereken araba kiralamak, şansımız varsa : yarın öğleden önce oraya dönmüş oluruz.
Alquilaremos un coche y con un poco de suerte, estaremos allí antes del mediodía.
Şansımız varsa, buketi ikimizden biri yakalar.
Con suerte, una de nosotras atrapará el ramo.
Şansımız varsa, kabul edilmeyecekler.
No los admitirán, y esa es la idea.
Hepimiz yaşlanacağız. Şansımız varsa.
Algún día estaremos así, si llegamos.
Şansımız varsa onu yarına kadar bulamazlar.
Con suerte, no le encontrarán hasta mañana.
Şayet bu konudan vazgeçmek için herhangi bir şansımız varsa...
Si hay alguna manera de evitar esa parte...
Eğer şansımız varsa ne olduğunu anlamaları 10 dakika alır.
Tenemos 10 minutos hasta que descubran lo ocurrido.
Ben tepeden başlayacağım, siz aşağıdan, şansımız varsa bu işten sağ salim çıkarız.
Yo comenzaré por arriba. Ustedes, por abajo. Si tenemos suerte, sobreviviremos.
Şansımız varsa, yakında bir elektromanyetik aralık olacaktır.
Con suerte se abrirá una ventana y podremos irnos.
Şansımız varsa, helikopterde bir tazı yoktur.
Espero que no tengan un sabueso en el helicóptero.
Şansımız varsa, Yasemin'le evlenmek zorunda kalmazsın böylece.
Si tenemos suerte, no tendrás que casarte con Jasmín.
Şansımız varsa, kanoları kıyıya çekip karadan gittiğimizi düşünürler.
Si tenemos suerte, se imaginarán... que dejamos las canoas y seguimos por tierra.
Çok şansımız varsa, şelaleden düştüğümüzü düşünürler.
Si tenemos mucha suerte, creerán que caímos por las cataratas.
Şansımız varsa, kar fırtınası uzaklaşacak.
Puede que tengamos suerte y que pase de largo.
Şansımız varsa yemi yutar ve aşağıya başka ekip göndermeye tenezzül etmez.
Con suerte eso hará que no envie más naves allí abajo.
Şansımız varsa, yolculuğumuz son birkaç günkü kadar olaylı geçmez.
Con suerte, no serán agitados como los últimos días.
- Şansımız varsa sonsuza dek.
- Para siempre, con suerte.
Sizlerle işbirliği yapma şansımız pek olmuyor... Ama yapabileceğimiz bir şey varsa söyleyin yeter.
No solemos tener la oportunidad de cooperar con ustedes... pero si hay algo que podamos hacer, dígamelo.
Çünkü bir şansımız daha varsa onu da kaybetmeye çok yakınız.
Porque todas las demás oportunidades que teníamos ya casi han desaparecido.
Şimdi, elde olanla idare etmeye ve fedakarlığa hazırsanız... ve daha da ötesi inancınız varsa, söz veriyorum hayatta kalma şansımız yüksek.
Si estáis dispuestos a sacrificaros, a poner toda vuestra fe en ello, os prometo que tenemos muchas probabilidades de sobrevivir.
Size yine hizmet etme şansımızın olacağını umuyorum, eğer ilgileneceğimizi düşündüğünüz herhangi bir şeyiniz varsa...
- Espero que nos dé otra oportunidad para atenderla. Eso Espero. Si hay algo que piense que podría interesarnos...
Şansımız varsa 20 dakikadan önce yemeği bitirmiş oluruz. Evet.
- Gran servicio. ¿ eh?
- Eğer sansımız varsa...
- Sólo si tenemos suerte.