Şunlar tradutor Espanhol
7,861 parallel translation
Şunları temizlerken bir düşüneyim.
¿ Ha visto al ayuda de cámara de Lord Sinderby?
Şunları al.
Coja eso.
Kaldır şunları.
Aleja eso, vamos.
Şunları saydırsan iyi olur.
- Más te vale hacer que los número cuadren.
- Şunları görüyor musun?
- Oye, ¿ ves a esas personas?
Çok iyi seçiyorsun şunları.
Usted seguro puede recoger'em.
Hallet şunları.
Arréglalo.
Hallet şunları.
Sácalos de allí.
Bakalım şunlar ne yapıyor.
Veamos que está pasando por acá.
Şunları bir gör önce.
Espera hasta que veas esto.
- Götürelim şunları.
Sacadles de aquí.
- Şunları yazmış : Nasıl Vatikan'dan çaldığınızı ve kardinal sizi ihbar etmeden önce onu nası öldürdüğünüzü.
- Lo dejó escrito... cómo los dos robasteis al Vaticano y asesinasteis al cardenal antes de que pudiese informar de vosotros.
Şunları ham yapıp bitirelim.
Los engullen sin pensar.
- Kaldır şunları!
¡ Levántalas!
Doldursanıza şunları!
¡ Llena esto!
Seçeneklerin şunlar : Ya onu öldür... ya da onu bırak, ve Milos'un seni bulması riskini al... sonra artık ölmüş olmayı dilersin.
Ahora, aquí están tus opciones : o le matas... o le dejas marchar, y arriesgarte a que Milos te encuentre... y luego desearás estar muerta.
- Çıkar şunları.
Sácamelas.
Önce şunların parasını ödeyeyim de.
Déjame pagar esto, primero.
Şunları al ve bak bakalım çalıntı ihbarı yapılmış mı?
Agarra el resto de estas cosas y ve si se denunció su robo.
Pekâlâ. Şunları görüyor musun?
De acuerdo, ¿ ves estos pequeños cables aquí?
Gönder artık şunları.
Asúmelo. ¿ Dónde está Anna?
Tak şunları.
Ponte esto.
Tak şunları.
Póntelos.
Pekala, son haberler şunlar.
Bien, esto es lo último.
- İndirin şunları.
- ¡ Derríbenlos!
Bildiklerimiz şunlar.
Esto es lo que sabemos.
Pekâlâ, o zaman şunları benim için açıklar mısın?
Vale, ¿ entonces me puede aclarar algo?
Size şunları söyleyebilirim.
Esto es lo que os puedo decir.
Şunlar. Kırmızı kağıt kalpler.
Corazones rojos en papel.
Bildiklerimiz şunlar :
Esto es lo que sabemos.
Şunlar gibi.
Como esos dos de ahí...
Şunların haline hele. Bunu ancak o yapardı.
Está bien, déjenme, ¡ déjenme ir!
- Tutuklayın şunları.
- Eh, eh, espósenlo. - ¿ Qué?
Pavel, tatlım, şunları kaldırır mısın buradan?
Pavel, cariño, ¿ puedes llevarte todo esto de aquí?
- Şunları için.
Bebeos esto.
Senden alayım şunları.
Dame, deja que coja eso.
- Bırak şunları.
- Dame un respiro.
Sonra da şunları yarattım...
Y de ahí, me puse a crear,
İnternete baktım şunlar olabilir : grip raşitizm ya da erken gelen menopoz.
Bueno, busqué en Internet y lo he reducido a gripe, raquitismo o una menopausia prematura.
- Bırak şunları artık ya.
- Dame un respiro.
Şunları birleştirmeme yardım et.
¡ Vamos a arreglar esto juntos! ¿ Eh? ¿ Eh?
Güzelce bağlayayım şunları.
Lo ataré bien.
Çıplaktı ve şunları söyledi, sanki emrediyor gibiydi : "Bu gece ölmeyeceksin."
Y literalmente dijo : "no puedes morir esta noche". "No ha llegado tu hora".
Çeneni kapat ve şunları dağıt.
Cierra el pico y repártelos.
Ah, şunları unutmuşsun.
Mira, olvidaste uno.
Ben şunları...
Bien, voy a...
Öldürün şunları!
Mátenlos.
Bırakın şunları.
Bájenlos.
Şunları ödünç alabilir miyim?
¿ Puedo pedirle eso prestado?
Giy şunları hemen.
Ponte esto.
Yok edin şunları!
¡ Córtales el paso!