English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Adamın

Adamın tradutor Francês

87,082 parallel translation
Senin dört adamını öldürdü. Dün gece de Underhill Malikanesi'ndeki bir aileyi sekiz yaşındaki kızları da dahil olmak üzere soğukkanlılıkla öldürdü.
Ils ont aussi tué quatre de vos hommes et les trois membres de la famille Underhill, de sang froid, y compris la fillette de huit ans.
Ayrıca en çok güvendiği 6 adamını bizi oraya kadar korusunlar diye göndersin.
Qu'il envoie six hommes de confiance pour nous y escorter.
Adamın dediği gibi, izin verildi.
Il a en effet l'autorisation.
Bu adamın tutumlarını da düşününce...
Le comportement de ce gars...
Hem kendin söyledin, senin adamın işleri batırdı.
Parce qu'il allait bientôt mourir. En plus, tu l'as dit toi-même, il s'est loupé, ton gars.
Adamın adı Thaddeus Mobley'ymiş.
Il s'appelait Thaddeus Mobley.
Bir adamın çekmecesine kadınsı hijyen ürünleri koymak bir şey. Ama şimdi...
Des produits féminins usés dans le tiroir d'un homme, c'est une chose, mais là,
Bu adamın rastgele soyacak birini aradığına inanmıyor musun?
et vous pensez qu'il ne va pas essayer de trouver quelqu'un à voler?
Her yerde kuzenlerim var. Bu adamın kuzenim olduğunu söylemiyorum elbette ama kim bilir?
J'ai des cousins de partout, je ne dis pas que ce gars en était un, même si, qui sait?
O zaman toplumun direği gibi zengin bir adamın, daha genç ve başarısız kardeşi tarafından, nasıl hedef alınabileceğini anlarsınız.
Je sais qui c'est. Vous pouvez comprendre qu'un pilier fortuné de la communauté puisse être ciblé par son frère, bien moins brillant.
Kesinlikle normal, senin konumundaki bir adamın boynuzlu koca rolü oynamak zorunda kalması.
C'est tout à fait normal, un homme comme toi, forcé à jouer les cocus.
Bu adamın kötülüğü.
Un homme aussi mauvais.
Hayır, Maurice'i tutan adamın, kardeşi de Stussy adında.
Non, le frère du type qui a embauché Maurice, ils s'appellent Stussy. - Comme ton beau-père.
Bir adamın kafasını bijon anahtarıyla dağıtmaktan 22 sene yatmış.
Il a pris 22 ans pour avoir tué un mec à coups de démonte-pneu.
Adamın nereli olduğu kağıtlarda yazmıyor. Ama tanıştığım adam gibi görünüyor.
Sa nationalité n'était pas indiquée, mais ça correspond à l'homme que j'ai vu.
Adamın biri, bir sabah kalkıp aynı soyada sahip belirli bir yaştan 4 adamı öldürmeye karar vermiş olabilir.
Un homme se réveille un matin, et décide de tuer quatre hommes d'un certain âge qui portent le même nom de famille.
Market ve İkinci sokağın köşesindeki First River Bankası'nda bir adamınız var.
Avez-vous missionné un employé à la First River Bank?
Adamın sevgilin olmadığına eminim.
Je suis quasiment sûr que ce n'est pas ton petit ami, n'est-ce pas?
Buradaki kötü adamın sen olmadığını da biliyoruz.
Vous n'êtes pas le méchant.
Adamın fotoğrafı tüm internette dolaşıyor.
Sa photo est partout sur Internet.
Adamın burada değil. Direkt Bellevue'ya götürmüşler.
Il a été emmené à Bellevue.
Bu adamın yaptığını düşünüyorsan, yanılıyorsun.
- En tout cas, c'est pas lui.
Adamın dediğine katılıyorum. Yaptığının bedelini kabullenirsin ama kaçmazsın.
Il faut assumer nos erreurs, pas se défiler.
O adamın serbest kalmasını sağlayan şey ne ise benden gelmedi Carrie,
Ce qui a libéré ce type ne venait pas de moi.
Kaderine mahkum bir adamın hediyesiydi bu.
C'est le cadeau d'un homme perdu.
Korsan Jack Rackham'ın hikayesi Charles Vane'i asan valinin işini Karasakal ile beraber bitirip Nassau'ya korsanlığı geri getiren adam olarak yazılacaksa eğer böyle bir son beni mutlu ederdi.
Si les récits de la vie du pirate Jack Rackham se résument à dire qu'il était l'égal de Barbe-Noire... Qu'ensemble, ils ont vengé Charles Vane et rétabli la république pirate à Nassau... C'est une perspective satisfaisante.
Bir adam kız arkadaşının kaybolduğunu söylerse, kendi tabutunda çürüyor demektir.
Si un mec dit que sa nana a disparu, elle pourrit dans son coffre.
Onun gibi bir adam, kendi hataları için başkalarını...
Un mec pareil, qui accusait les autres de...
- Adamın adı Gloria mı?
- Il s'appelle Gloria?
Şimdi, bu kulağa Rusça gelmiyor ama fotoğrafını Earl'e gösterdim ve "Evet, adamımız bu," dedi.
Ce n'est pas russe, mais j'ai montré cette photo à Earl, et il a dit : "C'est notre homme", donc...
Bırak da adam nefes alsın kızım.
Laissez-le respirer.
Varga gibi bir adam. Söylüyorum sadece, onun önüne bir şey koyamazsın.
Avec quelqu'un comme ce Varga, je dis juste qu'il ne faut rien laisser passer.
Adam nereye gittiğini bilmeden 50 km yol gitmiş. Ennis'in adresini telefon defterinden bulmuş ve evin altını üstüne getirmiş. Sanki orada olduğunu biliyormuş gibi.
Il a roulé pendant 50 km sans connaître sa destination, a trouvé Ennis dans l'annuaire, et a fouillé sa maison, comme s'il savait qu'il allait trouver quelque chose, comme s'il cherchait quelque chose en particulier.
Senin gibi bir kadını ve onun gibi bir adamı gördüğümde şöyle düşünürüm, "köylü saçı ve bira göbeğiyle çalışan bir adam"
Quand je vois une fille comme vous et un mec comme lui, je me dis : " Comment un type avec cette coupe et ce ventre à bière
Kızın 18 aylık şartlı tahliye aldığını ve kafası yarı yarıya kopan sakarın, evrakları imzalayan adam olduğunu gördüm.
Et je vois que vous aviez 18 mois de conditionnelle, et que la signature du type à moitié décapité est sur tous les papiers.
Ön ofisteki adamım sayılarınıza baktı ve defterlerinizin gerçekten şakıdığını söyledi
Mon assistant a jeté un œil à votre compta, et tout est parfait.
Bir adamı kariyerinden mahrum bırakmak için, onun kadınını tehlikeye atmak...
Priver un homme de sa carrière, mettre sa femelle en danger...
Diyorum ki, Maurice başı göçük olan adam rasgele bir soygun değildi.
J'ai dit "Maurice", le type au crâne défoncé, ce n'était pas un braquage lambda.
Kıçımın kendini yaratan adamı.
Un self-made-man, mon cul.
Adamım değil...
Ce n'est pas mon...
Adamın boğazı kesilmiş.
Un type égorgé.
Ofisinde tanıştığım bayan ayakkabısı sattığını söyleyen adam, doğru mu?
Le soi-disant vendeur de chaussures qui était dans votre bureau, c'est lui, non?
Evet, bunu dünyayı görmemiş bir adam söylüyor.
Dixit l'homme qui n'a rien vu du monde.
Adam DGİ'na katıldığında herkes onu taşlamak için sıraya dizildiğinde sessiz kaldın. Niye?
Quand il a rejoint l'OPA et que chacun a voulu le lapider, vous étiez calme.
Yanlış adamı yakaladınız.
Maintenant vous avez le mauvais homme.
Hayır. Yanlış adamı yakaladınız.
Vous vous trompez.
Sokağın karşısındaki adamı.
- J'ai suivi le type d'en face.
Sokağın karşısındaki beni izlediğini söylediğin adam konusunda seni dinlemeliydim.
J'aurais dû t'écouter pour le type qui me surveillait.
O'Keefe asıl adamın sen olduğunu söyledi.
Il paraît que t'assures.
Müvekkilinin canice öldürülmesinden ve bir FBI ajanının katilinden sorumlu olduğunu söylediğin bir adam...
-... un homme vous disiez était responsable de la mort brutale de votre client et de l'exécution d'un agent du FBI.
Andrew Keane akın sırasında tüm diğer komutanlardan fazla adam kaybetti.
Andrew Keane a perdu plus d'hommes que n'importe quel autre commandant pendant le déferlement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]