English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Anahtarım

Anahtarım tradutor Francês

3,602 parallel translation
Anahtarımız var.
On a une clé.
Bayan anahtarım
Mademoiselle clé
anahtarımı Acacia'ya verdim. Ne?
J'ai donné ma clé à Miss Acacia.
- Anahtarım yok.
- Je n'ai pas la clé.
Anahtarımı aldılar.
Ils ont pris ma clé.
- Anahtarımı alabilir miyim lütfen?
- Je peux avoir ma clé?
- Anahtarım yok.
Je ne l'ai pas.
Özel park yerim ve tuvalet anahtarım var.
Elle et Tyler en bavent depuis la mort de James, mais elle est contente d'être revenue à Okmulgee.
Riario anahtarımı.
Riario veut ma clé.
O bizim tek anahtarımız.
Elle est notre seule clé.
Anahtarımı istiyorum.
Je veux la clé de la mienne.
Bana anahtarımı verin yoksa ayrılırım.
Donnez-moi la clé où je pars.
Hala anahtarım var.
J'ai toujours ma clé.
- Ben de öyle düşünmüştüm bir saat - bu anahtarın kapı için mi ama kendi pilotunu getirmen kerekiyor
Je dois rallier Saint-Louis au plus vite. - On va t'arranger ça. - Je m'en doutais.
- Ayrılmadan önce Jack bana kalbinin anahtarını vermişti. - Dur...
- Jack m'avait donné sa clé.
Anahtar mı?
C'est une clé? Mon Dieu.
- O anahtarı hiç çıkardın mı boynundan?
Vous avez lâché cette clé un moment?
Yani diyorsunuz ki şu birkaç saat içinde bana fark ettirmeden bunu boynumdan aldı yaptı yapacağını ve sikik anahtarı benim ruhum duymadan boynuma geri taktı.
Donc, vous pensez qu'au cours des dernières heures, il m'a enlevé cette clé sans que je m'en aperçoive, il a fait son truc et m'a remis la clé autour du cou sans que je m'en rende compte?
Anahtarı alınca dosyayı alacağız sonra da kızınla seni Rusya'dan çıkacağız. Tamam mı?
Dès qu'on aura la clé, on récupérera le dossier, et vous quitterez la Russie avec votre fille.
Şimdi... büyükannenin verdiği şu anahtar yanında mı?
Maintenant, avez-vous cette clé que votre grand-mère vous a donné?
Bazen sabahları oradaki bir banka oturur ve bir dilek dileyerek ellerindeki kilidi kapatıp kanala atmalarını izlerim. Sonra da anahtarını Sen nehrine atarlar.
Quelquefois le matin, je... m'assieds là sur un banc... et je regarde les gens faire un vœu et l'attacher au pont avec un cadenas, et ensuite, jeter la clé dans la Seine.
Umarım seni bir yere kapatırlar ve anahtarını kimsenin bulamayacağı bir yere atarlar.
Il faudrait t'enfermer, et jeter la clé.
12 yaşındayken dayanamayıp kapıyı kilitlemiş ve anahtarı atmışım.
Lorsque j'avais 12 ans on a enfermé ma mère.
- Ne anahtarı mı?
L'échange.
Dairenin anahtarına ihtiyacım var.
Je veux la clé de ton appart.
Onlar arabanın anahtarı mıydı?
Tu viens de lancer les clés de la voiture?
Karavanımın anahtarını verebilirseniz- -
Si vous pouviez me donner les clés de ma caravane...
Anahtarı var mı?
T'as la clé?
Anahtarı aldın mı?
"As-tu eu la clé?" - Il est ici.
Anahtarı sabahlığının cebine koydum ve kendi yaptığım yedek anahtarla kapıyı dışarıdan kilitledim daha sonra odama giderek, bunu yazmağa başladım.
J'ai mis la clef dans sa poche et ai fermé de l'extérieur avec une copie que j'avais faite... et suis retourné dans ma chambre écrire ceci.
Kayıp bir anahtar var mıydı?
- Manque-t'il une clé?
- Odamın anahtarına ihtiyacı olacak. Ve seni aradığım zaman anahtarı kullanmanı tavsiye ederim.
Elle aura besoin d'une clef pour ma chambre, et je te conseille de t'en servir quand je t'appelle.
Çocuklarımız bu ulusun geleceğinin anahtarıdır.
Nos enfants sont la clé du futur de notre nation.
- Anahtarınız, Bay Trilby.
- Voici votre clé, M. Trilby.
Todd benim başarımın anahtarı.
Todd est la clé de mon succès.
Sansa Kuzey'in anahtarı mı?
Sansa est la clé du Nord?
Bir arkadaşım, ailesinin Bretonya'daki evinin anahtarını verdi.
Un pote me passe les clés de la baraque de ses parents.
Bu şey hangi kilidi açıyorsa, bahse varım ki anahtar kilidi açacak mekanizmanın yalnızca yarısını temsil ediyor.
Peu importe la serrure à laquelle elle correspond, je parie que la clé représente seulement la moitié du mécanisme nécessaire à son ouverture.
Bu şey hangi kilidi açıyorsa, bahse varım ki anahtar kilidi açacak mekanizmanın yalnızca yarısını temsil ediyor.
Quel que soit le verrou allant avec, je parierai que la clé n'en représente que seulement la moitié.
Cennet Mahzeni'ni açan diğer anahtar mı?
L'autre clé qui ouvre la Voûte du Ciel?
Ona anahtarı bırakacağım.
Je lui laisserai une clé.
- Canım, Eldenberry'lerin anahtarı başka kimde vardı?
- Poppy, qui a la clef
Kapılar için bir anahtar lazım.
La porte a besoin d'une clé.
- 1000 yaşındasın ve bu kadarcık mı, anahtarın mı?
- Après 1000 ans, une clé? - Un tournevis.
Merhaba, yine anahtarı içeride unutup kapıda kaldım.
Salut, je me suis enfermé dehors encore une fois.
Dostum, duyduğum tek şey, anahtar kelimeler et ve mısır ekmeği.
Mec, tu sais tout ce que j'ai entendu était les mots clés "épices" et "pain de maïs".
Anahtar kelimelerden konuşalım.
Parlons de safe words. ( mots pour stopper lors de pratiques SM )
- Güzel. Farklı kilitler için farklı anahtarlar mı istersiniz... yoksa tek anahtar tüm kilitleri açsın mı?
Oh, hey, euh, voulez-vous des touches séparées pour les différentes serrures, ou voulez-vous juste un travaillant à la fois?
Pardon. Pardon. Oda anahtarıyla buz odasına giremedim... bu yüzden de lobiye gitmek zorunda kaldım.
Désolé. clé de la chambre ne serait pas me laisser entrer dans la salle de la glace, donc je ai dû descendre à la réception.
Kelepçenin anahtarını aldın mı?
Avez-vous les clés de ces menottes?
Anahtarı paspasın altına bıraktım demişti.
La clé est sous le paillasson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]