English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Babamı

Babamı tradutor Francês

72,570 parallel translation
Annemle babamı.
De mes parents.
Atlanta'dan babamın çiftliğine hapishaneye buraya.
D'Atlanta à la ferme de papa, à la prison, et jusqu'ici.
Yerine geri koyup, hiç görmemişiz gibi davranabiliriz. Babamın manken bacağını bulduğumuz zamanki gibi.
On peut le remettre là et faire comme si on n'avait rien vu, comme on l'a fait avec les jambes de mannequin de papa.
Anne, babamı ziyarete gitsem sıkıntı olur mu?
Ça ira, merci. Maman, je peux aller voir papa?
Babamı tanırdın.
Vous connaissiez mon père.
İlki, üvey babamı taklit eden taklitçi yaklaşım.
Le premier, suivant la même méthode que mon beau-père.
Babamın bana öğrettiği bir şey var.
Mon père m'a appris quelque chose.
Moşe annemle babamın yaşadığı yanlış hayatı görmemi sağladı.
Moshe m'a ouvert les yeux À la fausse vie que la mère et le père nous ont fait vivre -
Babamın savaşta öldürüldüğünü, topraklarının amcam tarafından çalındığını gördüm.
J'ai vu mon père tué au combat et mon oncle voler ses terres.
- Cennetteki babamız, bu o.
Dieu du ciel, c'est lui. C'est qui?
Cennetteki babamız bugünü göreceğim hiç aklıma gelmezdi.
Dieu du ciel... Je n'ai jamais pensé voir ce jour.
Sonra 10 yaşıma geldiğimde, annem ve babam gerçek babamın kim olduğunu bilmeme karar verdiler, biyolojik babamın.
Quand j'ai eu 10 ans, ma mère et lui m'ont parlé de mon vrai père, mon père biologique.
Anne babamız öldüğünde, kilisedeki herkesin gözlerini bizden alamamasını hatırlar mısın?
Tu te rappelles quand on était enfants, après la mort de maman et papa, toute la congrégation veillait sur nous?
Çünkü Matt beni buradan bir mil uzaklıktaki anne ve babamın yanına eski Jamison arazisine gömmek istiyor.
Parce que Matt voudra m'enterrer dans le caveau familial.
Babam silah taşır.
Mon père est bien armé.
- Annem. Babam mangal yapar.
- Ma mère cuisine, mon père grille.
Babam mısın sen?
T'es qui, mon père?
Babam daha çok "hasır altı eden" bir adamdır.
Mon père est plus du genre à oublier tout ça.
Annemle babam meraktan ölmüştür.
Mes parents doivent être super inquiets.
Babam her zaman "Senden kahraman olman isteniyorsa kahraman ol" derdi.
Mon père disait : "Si on te demande d'être héroïque, sois-le."
Of ya! Annemle babam gerçekten boşanacak mı?
Bon sang, mes parents vont-ils vraiment divorcer?
Kim bugünlük korkak babam olmak ister?
Qui veut être ma fiotte de père?
Belki de bundan çıkaracağımız ders şudur mesele anne babamızın evliliği de olsa..
On aura appris une chose :
Sanırım eğer babam gerçekten burada olmak isteseydi bunu gerçekleştirmek için her şeyi yapardı.
Si papa voulait vraiment être ici, il ferait tout pour que ça arrive.
Belki de babam seni geri istemiyordur ya da artık savaşcak gücü kalmamıştır.
Peut-être qu'il ne veut pas ou qu'il n'a pas la force de se battre.
Babam davetli değilken ve dedem gelmiyorken nasıl bir aile terapisi olacak bu?
Comment ça peut être une thérapie familiale Si papa n'est pas invité et que grand-père ne viendra pas?
Hayır, babam daha önce kendisini bir turşuya dönüştürmemişti.
Non, mon père ne s'est jamais transformé en cornichon avant.
Babam mükemmel biri demedim, çalışmaları önemli dedim.
Je n'ai pas dit que mon père était parfait, j'ai dit que son travail est important.
O zaman Dale benim diğer babam mı oluyor?
Dale est mon nouveau papa, maintenant?
Evlendiler diyelim, deden öldükten sonra Ennis annemle evlenip nasıl benim üvey babam olduysa sanırım Dale de senin üvey baban olmuş olacak.
- S'il se marient, eh bien... Ennis est mon beau-père, il a épousé ma mère après que papy soit mort. Alors Dale deviendrait ton beau-père.
Babam ailede pek sevilmezdi. Bu da Batı Hint Adalarında isimlerinin korsanlıkla eşanlamda kullanılmasından önceydi.
Sa famille dédaignait mon père avant même qu'il associe notre nom aux pirates des Indes occidentales.
Annemle babam yapıyor hep.
- C'est les parents.
Yani sen bebek istedin ve babam da seni dörredi mi?
Tu voulais un bébé et mon papa t'a fé...
Ben... Polistim. Babam için çalıştım.
J'étais flic, je bossais pour mon père, qui était chef.
Üvey babam.
Beau-père.
Babamız.
Notre père.
Sonra babam eve gelirdi.
Puis, papa est rentré à la maison.
Babam bana bir araba verdi ama ben pulu istedim.
Mon père m'a donné une voiture, mais je voulais les timbres.
Sen gelmeden önce Üvey babam Ennis'i, yazdığı o uzay kitaplarını düşünüyordum.
Tu sais, avant que tu arrives, je pensais à mon beau-père, Ennis, qui écrivait des bouquins sur l'espace.
Babam hangisinde?
Dans quel monde est mon père?
Babam sınır dışı edildiğinden beri.
Depuis que mon père a été expulsé.
Doğumumda babam tarafından bana verilmiş. Kim olduğumu hatırlatsın diye.
Elle m'a été donnée à ma naissance par mon père... pour me rappeler qui je suis.
Ve babam şükranlarını sunacak!
Et la gratitude de mon père!
Babam senden köpekleri sessiz tutmanı istedi.
Mon père demande que tu tiennes les chiens tranquilles.
Beş yaşındayken, evimiz yandığında ve annem ile babam içerideyken. ve acı duymamamı söyledin çünkü onlar cennetteydi.
Quand j'avais 5 ans, devant la maison où nos parents brûlaient, tu m'as dit qu'ils étaient au paradis.
Onun gerçek babam olduğunu düşündüm.
Je le prenais pour mon père.
Babam için terk ettim.
Mais à mon père.
Babam her şeyi içine atardı, annemleyken bile.
Mon père gardait tout pour lui. Même avec ma mère.
Babam mı?
Mon père?
Babam öldürüldü annem, kardeşim hepsi bir anda yok oldu.
Mon père a été assassiné. Ma mère, mon frère...
Babam,... bir şarkı için yanınıza gelmişti.
Mon père est venu vous voir, pour une chanson.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]