Babam nasıl tradutor Francês
823 parallel translation
- Babam nasıl?
- Et papa?
Babam nasıl?
Comment va papa?
- Teşekkürler. Annem, babam nasıl? - İyiler mi?
Comment vont mes parents?
Gerçekten babam nasıl öldü?
Comment mon père est-il vraiment mort?
Babam nasıl biriydi?
Sharon, monte te changer.
Babam nasıl biriydi?
Comment était mon pére?
Babam nasıl yiyeceğimizi hiç öğretmedi.
Papa ne nous disait jamais comment il faut manger.
Babam nasıl öldü?
Comment mon père est-il mort?
- Babam nasıl, iyi mi?
- Mon père va bien?
Babam nasıl biriydi?
Quel homme était mon père?
Babamın nasıl öldüğünü anlatın ona.
Dites-lui comment mon père a été tué.
Bir de bu adamı baloya davet etmesi için babamızın başının etini yedik. Hem de nasıl!
Quand je pense qu'on a dit à papa de l'amener...
Annemle babamı nasıl öldürdüklerini gözlerimle gördüm.
Mes parents ont été assassinés sous mes yeux.
Babam bir şeylerin nasıl bir araya geldiğini bilmek ister.
Papa aime connaître l'agencement de toute chose.
Bence aptalca bir şey ama Francie, babamın her zaman nasıl hoş ellerin olduğundan söz ettiğini söyledi.
Je trouve ça idiot. Mais papa parle toujours de tes belles mains.
Babamı nasıl buldunuz?
- Que pensez-vous de papa?
O da nasıl düşerdi babamın üstüne. Sevgiyle beslendikçe, artar gibiydi sevgisi.
Elle s'accrochait à lui, voluptueusement.
Babamın nasıl hissedebileceğini düşünmeden edemiyorum.
Je ne peux imaginer ce qu'il doit ressentir...
Çocukluğumda her gün... babamın, o suçlu kafasıyla annemi... nasıl hırpalayıp işkence ettiğini ve sonunda nasıl delirttiğini izledim.
Chaque jour de mon enfance, j'ai vu mon père, avec son esprit de criminel, abuser, tourmenter ma mère et l'envoyer directement à l'asile.
Babamız nasıl?
Comment va notre père?
Babamın öğrendiklerinden sonra sana nasıl güvenirim?
Comment aurais-je confiance après ce que mon père a appris sur vous?
Babam sana bir ayıyı nasıl yendiğini Kızılderili savaşçıyı nasıl kamçıladığını süsleyerek anlatır. Böylece onu kabileye almışlar ve Prenses'le evlendirmişler.
Papa raconte qu'il a lutté contre un ours et battu 6 guerriers... pour être admis à épouser la Princesse.
Babam annemle nasıl tanıştı?
Comment papa l'a-t-il connue?
Babam onunla nasıl evlendi?
Pourquoi l'a-t-il épousée?
Babam sana bu kadar güzel bir ortaklık teklif ettikten sonra beni nasıl bırakırsın?
Comment pouvez-vous me laisser alors que papa vous offre cette association?
Yazık ki babam gerçekten nasıl biri olduğumu kavrayamadı.
C'est pitié que Père n'ait pas compris ce que je suis vraiment.
Bak, gemin yarın kalkacak, yani akşam birlikte vakit geçirebiliriz. Sana çocukken babamı nasıl dövdüğümü anlatırım.
Tu ne prends le bateau que demain, on pourrait passer la soirée ensemble, et je te raconterai comment je battais mon père quand j'étais petit.
Babam tekrar eski varlığımıza kavuştuğumuzda... ki o gün de yakında gelecek demişti... aç olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmamalısın demişti.
Mon père a dit que lorsque nous aurions à nouveau ce qu'il faut, et ce temps viendrait, disait-il, je ne devais pas oublier ce qu'est la faim.
ve siz beni bir tarafa çekip, bana Çavuş Rutledge'ın babamın... nasıl öldüğünü gördüğünü söylediniz.
À ce moment, vous m'avez prise à part, et vous m'avez dit comment le sergent Rutledge avait... Comment il avait vu mourir mon père.
Ben babamın sekreteri olmanın senin için nasıl riskler içerdiğini gayet iyi biliyorum.
En tant que secrétaire d'un père comme le mien, tu es forcément exposé.
Dün babamı İsviçre'den döndüğünde nasıl buldun?
Comment as-tu trouvé papa quand il est rentré hier? - Que veux-tu dire?
Bu sahte rüyayı sana babam sattı ve sen inanıyorsun. Nasıl söylüyor?
En 1930, Tom Finley se présente pour la première fois aux élections.
Babamın ilgisini başka nasıl çekebiliriz?
C'est pour attirer l'attention de notre père.
Babamın ve hizmetçilerin dışarıda olduğunu biliyordun. Nasıl?
Comment saviez-vous que la maison etait vide?
Willie..... nasıl oldu da Bay Legate'e babamın odasını verdin?
Willie pourquoi t'as mis M. Legate chez papa?
Şimdiye kadar hep, babamın yerini nasıl dolduracağım hakkında konuştun.
Tu ne parles que de cela : "Comment je vais lui succéder".
Babam nasıl? . Efendim!
Comment va mon père?
Akşam yemeğinin en iyisini nasıl düzenlemiştik? Babamı da çağırmalı mıydık?
Si nous irons à falkenberg, à are ou plutôt à st moritz.
Göklerdeki Babamız, bana sunduğun bu fırsat nasıl bir şey böyle!
Bon Dieu! Quelle occasion tu m'offres.
Evimi terk ettiğimden beri babamı hiç görmedim Nasıl burada askeri bir birliği olabilir ki?
Il n'a jamais cantonné de soldats chez moi.
Babamı, kardeşimi nasıl öldürdüğünü?
Comment tu as tué mon pére et mon frére...
Babamın Zha Muhe olduğını nasıl biliyorsun? Ve Babamın çin seddini geçmeden önce mektup aldığı nereden biliyorsun?
Et comment savez-vous qu'il a reçu une lettre?
Güneşin altında oturup zavallı babamın yeni numaralarına nasıl çalıştığını izlerdim.
Je me revois, assise au soleil, regardant Papa répéter un nouveau numéro.
Loomis, babam deniz kuvvetlerinde eğitim çavuşu. Kendimi nasıl savunacağımı bana öğretti.
Loomis, mon père était sergent instructeur dans les Marines... et il m'a appris à me défendre.
Sen babamı nasıl tanırsın?
Qu'en sais-tu?
Bu arada, babam üniforma yapıp satardı. Bir adam üniformalıyken ve üniformasızken nasıldır iyi bilirdi.
Il était, à propos, dans la vente d'uniformes, donc il savait la différence entre l'homme avec ou sans son uniforme.
Hatırlıyorum da, Eddie amcanın cenaze yemeğinde Jenny teyze babamıza merhum kocasının nasıl biri olduğunu sormuştu, çünkü babamız onu iyi tanıyordu.
À la veillée pour Eddy, Jenny a demandé à papa ce qu'Eddie avait réellement été, car il le connaissait bien.
- Babamı nasıl kullanmışlar?
- Comment se sont-ils servis de papa?
Babamı ne kadar çok sevdiğimi nasıl izah edebilirim?
Comment je peux exprimer combien j'aimais mon père?
Şimdi, o günlere ait sayfaları yeniden okuyunca babamın bunalımını, günlük hayatımızda, nasıl çözümü olmayan bir gerçek olarak kabullendiğimi görüyorum.
Aujourd'hui, quand je lis les pages de ces jours pour voir comment j'avais commencé à accepter les crises de mon père comme un fait quotidien irrémédiable.
Kardeşimin nasıl hissettiğini biliyorum ama babam gerçekten adam gibi bir adamdı, Bayan Fletcher.
Je sais ce que pensent mes soeurs... mais mon père était vraiment un homme correct, Madame Fletcher.
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22
nasıl istersen 701
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22
nasıl istersen 701