Basitçe tradutor Francês
1,225 parallel translation
Bana göre, basitçe, kaldırıp çevirmeliyiz.
Je pense qu'on pourrait le soulever, puis le retourner.
Ben bunalmadım. Basitçe, insanlar arasında yaşamak istemiyorum.
Je ne désire simplement pas vivre parmi les humains.
Basitçe, bu kısmı bir hücreye çevirdik.
Nous avons transformé ce secteur en cellule.
Basitçe, olan şeyi aydınlatmaya çalışıyorum.
- J'essaie de clarifier la situation.
Basitçe bir sığınma talebi yapmaktan, daha kolay kabul edilebilirim düşüncesi ile kendisini riske atmış olur.
Elle a pris des risques. ll lui aurait été plus facile de demander asile.
Bişeyler açıklayabilir, basitçe kendisini daha güçlü göstermek için.
Il vous révèlera des choses, en essayant d'affirmer sa supériorité.
Yani basitçe şişkoyum diyordu...
Il a dû prendre de la bedaine.
- Peki... basitçe dans etmeyi ortadan kaldırmak yeterli mi?
Est-ce qu'il suffit d'éliminer la danse?
Bunu basitçe isteyebilirdim... Gerçek doğru değildi...
Mais vouloir le cacher ne change pas la vérité.
Basitçe Hestian kurallarını takip etmelisin.
Il suffit de respecter les règles.
Basitçe açıklayabilirim.
Je vais t'expliquer.
Biri sorarsa, basitçe de ki..
Si on t'interroge, réponds :
- Hayır, basitçe- -
- Vous ne pouvez pas...
Yani basitçe büyük bir mıknatıs olacak öyle mi?
C'est comme un électroaimant géant.
Sana basitçe anlatmaya çalışacağım.
Je vais le dire aussi simplement que je le peux.
- Basitçe özetlemek gerekirse başparmak kuralı...
- Alors, il y a la règle du pouce...
Merakımdan soruyorum, bu anlaşmamızdan dolayı mı veya basitçe benden kurtulmaya mı çalışıyorsunuz?
J'aimerais savoir. Est-ce parce que nous avions un accord ou vous débarrassez-vous de moi?
Belki de söylemek istediğiniz zor şey her neyse basitçe söylemelisiniz.
Dites simplement ce que vous trouvez si difficile à ne pas dire.
Küstahlığıma gelince, basitçe kesin olan bir zaferin tahmin edilmesinin bir sonucu.
la perspective d'une victoire certaine. Je te le promets.
Bu kadar basit değil. - Size basitçe soruyorum.
Je pose la question simplement.
Harry basitçe labaratuvardaki kimyasal bir bileşikten kaptığı alerjik reaksiyondan zarar görmüştü.
Harry a fait une reaction allergique a un produit chimique du labo.
Basitçe anlatırsam onun geleceği yeri önceden öğren, seni dondurma şansı olmadan.
Anticipe son déplacement, avant de la laisser t'immobiliser.
eğer gelişin, geminin sakatatlarına tırmanmam içinse, o zaman basitçe arkanı dön ve geldiğin yere geri git.
Si tu comptes sur moi pour pénétrer dans les entrailles du vaisseau alors, tu peux tout simplement faire demi-tour et retourner d'ou tu viens.
Niye basitçe? ...
Il n'a qu'à le...
Çok yaratıcı birisi değilim sadece sorularınız basitçe cevaplandırabilirim.
Pas très imaginatif, mais c'est mon nom.
Ama basitçe bir dirsek atacak ta diyemeyiz.
- ça risque de bien secouer.
Pekala, bu gördüklerlerin, daha önceki deneyimlerin basitçe nostalji değil mi?
N'avez-vous pas tout simplement éprouvé de la nostalgie?
Basitçe soru sormayı denemeliyiz...
On devrait simplement lui demander...
Basitçe bireyliği tecrübe etmelerini istiyorum... benim gibi.
Je voudrais qu'ils sachent ce que c'est que d'être un individu.
Seni basitçe iletişim sistemine bağlarız, daha önce yapay zekamızın yaptığı gibi zihnini araştırmasına izin verirsin, ve Kaptan Janeway'in planları sisli bir yataktaki mücevher gibi görünecek.
Vous relier à notre système de communication pour que notre intelligence artificielle puisse sonder votre cerveau. Les plans du capitaine Janeway nous seront livrés comme sur un plateau.
En basitçe, aygıt her nakli hafızasında tutar.
En un mot, l'engin garde en mémoire chaque transfert.
- Basitçe, lütfen.
- simplifiez un peu!
- Basitçe, evet.
- littéralement, oui.
Amnezi basitçe bir yan etkiydi.
l'amnésie n'est qu'un effet secondaire.
Biliyor musun ne, Prens? Gerçekten iyi bir adama benziyorsun bu yüzden... senin için bunu hoşça ve basitçe yapacağım.
Je vais te dire, prince, t'as l'air gentil, alors restons simples.
Bu, basitçe bir devam filmi mi? Şey, eğer aynı kurallar geçerliyse. Ama burada kritik bir nokta var.
Si c'est une simple suite, les règles changent pas.
Onun kafasını kesip sirojenik olarak dondurmalı ya da onu havaya uçurmalısın. Basitçe, üç kuralın birincisi. İki :
À la fin, Il faut cryogéniser sa tête, le décapiter ou le faire exploser.
Ya da suçluluk duygusu değil de, basitçe kederle.
Ou peut-être pas mauvaise conscience mais du chagrin.
Adam numarayı basitçe yönlendirmiş
Un simple renvoi d'appel.
- Basitçe söylersek, şirketteki gedikleri kapamaya çalışıyorum denebilir. - Oh.
Je suis plombier pour fuites de capitaux.
Sanırım sadece iyi vakit geçirmekten hoşlanıyoruz. Basitçe bu.
- On devait s'amuser, tout simplement.
Biliyor musunuz her şeyi basitçe açıklayabilmek isterdim.
Une fois, j'aimerais un cas simple.
Basitçe, bu şekilde davranmaya devam edemezsin.
Tu ne peux pas continuer à te conduire de la sorte.
Basitçe, erkekler seks için her zaman gönüllü olmaya gönüllüdür.
Les mecs sont toujours volontaires pour faire l'amour.
Basitçe, bu sersemletici dramatik atletik yeteneğinin gösterişi.
C'était une démonstration d'athlète renversante.
Cevabını, basitçe çizimini yaptığım Şaziye Teyze'lerin karşısındaki Helim Amcaların duvarının altındaki oyuğa bırak.
Dépose ta lettre comme sur le croquis, dans le trou, sous le mur de l'oncle Halim, en face de chez tante Saziye.
Yada belkide et ve kemikten olan bizler gibi sizde basitçe bir yanılgıya düştünüz.
Ou avez-vous commis une erreur, comme cela arrive aux humains?
Biz basitçe onlara herkesin zaten Wayist olduğunu gösteririz.
Ils leurs montrent simplement qu'ils sont déjà Wayist.
Basitçe bilmek zorundayım.
Dis-le vite!
Basitce bir bilgisyar gibi programlanıyor
On le programme, comme un ordinateur.
Basitce demek istediğim, Meier olmadan hiçbir yere gitmeyeceğim.
Je ne pourrais pas vivre sans Meir.