Bekliyordum tradutor Francês
4,805 parallel translation
Yıllardır bunu yapmayı bekliyordum, Jim.
Cela faisait des années que je voulais le faire, Jim
Küçük Merlin'i balığa götürmeyi sabırsızlıkla bekliyordum.
Tu sais, j'avais vraiment hâte d'aller pêcher avec le petit Merlin.
Üç gün sonra kitapçıda sırada bekliyordum ve... onların hepsi kapatıp gitti.
Eh bien, trois jours plus tard, je fais la queue à la librairie et...
Biraz daha tantana olur diye bekliyordum.
Je, heu... Je m'attendais à un peu plus de cérémonial.
İlk kayıt yaptırdığımdan beri mezuniyeti dört gözle bekliyordum.
J'ai attendu ce moment depuis les inscriptions en première année.
Bekliyordum...
J'ai attendu...
Kapıyı başkasının açmasını bekliyordum.
Je m'attendais à ce que quelqu'un d'autre ouvre la porte.
- Seni bekliyordum.
- Je suis venu te voir.
Tostu bekliyordum, ve gözlerim istemsiz olarak açık kalmayı bıraktı.
J'attendais le toast et mes yeux ont cessé de rester ouvert sans prévenir.
! Durumun bu kadar kötü olmasını bekliyordum ama bu kadarını da...
Je n'étais pas particulièrement optimiste, mais là, c'est vraiment...
Sanırım, doğru anı bekliyordum.
J'ai pensé que j'allais sécher celle-là.
Sana söylemek için düğünün bitmesini bekliyordum.
J'attendais que le mariage passe pour te le dire.
- Oyun bitsin diye bekliyordum.
Bien, j'attendais que le jeu se finisse.
Seninle konuşmak için bekliyordum.
Je voulais te parler.
Gerçeklesmesini bekliyordum.
J'attendais que cela devienne vrai.
Bunu ne planlıyordum, ne de bekliyordum fakat buradayız işte.
Je ne m'y étais jamais attendue, et pourtant, nous sommes ici.
Ben ölçüler büyüleyecek diye bekliyordum ama ağırlıklar aktı yürüdü.
Je pensais que les mesures étaient l'attraction principale, mais en réalité c'était les poids.
Dürüst olmak gerekirse senin oğlan Auggie Anderson'un bunu becermesini bekliyordum.
Pour être honnête, je m'attendais à ce que ton homme Auggie Anderson s'en sorte.
- Seni bekliyordum.
- Je t'attendais.
Evinin dışında bekliyordum.
Vous m'entendez? J'attendais à l'extérieur de la maison.
Bana mesaj gönderip başından attığında barda bekliyordum.
J'attendais donc au bar quand il m'a envoyé un texto pour annuler.
Burada ezik gibi bekliyordum.
Venir déguisée. Vous savez, je suis assis ici à attendre comme un idiot.
Seni bekliyordum.
Je t'attendais.
- Dışarıda bekliyordum.
- J'attendais dehors.
Mutlu olmanı bekliyordum.
J'espérais que tu serais heureuse. Quoi? Je le suis.
Ben de ne zaman anlayacaksın diye bekliyordum.
Je me demandais quand vous le découvririez.
- Bu gece başka birini daha mı bekliyordum? - Hayır.
- Attendons-nous quelqu'un d'autre ce soir?
Chicago'ya oto-stop çekmek için bekliyordum.
J'attendais pour embarquer pour Chicago.
Annesinin ölmesini bekliyordum çünkü bunu yapmanın en nezih şekli bu.
J'attendais que sa mère meure parce que c'était plus convenable.
Kural yok dediklerini sanıyorum bu yüzden bu tarz bir şey bekliyordum.
J'imagine qu'ils ont dit qu'il n'y avait pas de règles, donc peut-être que j'aurais dû m'attendre à quelque chose comme ça.
Sadece sohbetin belli bir yere gitmesini bekliyordum ama gitmedi.
J'ai juste... j'avais besoin que la conversation aille dans une direction spécifique, et ça n'est jamais arrivé.
Binbaşının ekip toplamasını bekliyordum.
J'attendais que le Major constitue son équipe.
Bunun için en iyi anı bekliyordum ve dostum, o an...
J'attendais le moment idéal, et, mon ami, le moment est...
Seni aramak için uygun bir saati bekliyordum ben de.
Je voulais attendre une heure raisonnable pour vous appeler.
Seni dışarıda bekliyordum.
Je t'attendais dehors.
Karnında doğaüstü bir şişlik bekliyordum da.
Je pensais voir un ventre arrondi, miraculeux et surnaturel.
Sana anlatmak için doğru anı bekliyordum. olay çıksın istemedim.
J'attendais le bon moment pour te le dire. Je ne voulais pas que tu fasses une scène.
Böyle olmasını bekliyordum zaten.
Eh bien, je m'y attendais un peu.
Onlara kim olduğumu göstermek için doğru zamanı bekliyordum.
J'attendais pour montrer à tout le monde qui j'étais.
Annemi bekliyordum.
J'attendais maman.
- Arabada oturmuş bekliyordum.
- J'étais dans la voiture, à attendre.
Yatağa gelip... iyi geceler öpücüğü vermesini bekliyordum.
Je continuais d'attendre qu'il vienne jusque dans le lit pour m'embrasser et me dire bonne nuit.
Oh, arabanın içindeyken bu bekliyordum. Bu kokuyu.
Oh, j'ai tellement attendu, avec l'odeur dans la voiture...
Bunun için en iyi anı bekliyordum ve dostum, o an...
J'ai attendu le moment parfait pour ceci, et, mon ami, ce moment est...
24 yıldır tekrar giymeyi bekliyordum.
J'ai attendu 24 ans pour la remettre.
Bu piçe gününü göstermek için bu anı bekliyordum. Nihayet o an geldi
J'ai attendu ce moment pour faire payer ce bâtard, et c'est enfin arrivé.
Uzun bir zamandır bu konuşmayı yapmayı bekliyordum.
Il me tardait de te parler.
Hayır, ayın 6'sını bekliyordum, yani doğum gününü, değil mi?
Non, j'- non, j'attendais le 6, qui est ton anniversaire, non?
Uzun zamandır gösterişli kapımdan içeri girmeni bekliyordum. Yanlışlıkla aileni öldürdüm.
J'attendais que tu passes le pas de ces portes en pain d'épice depuis que j'ai tué accidentellement tes parents.
Doğru. Jessica, ben de senin aramanı bekliyordum.
Jessica, j'attendais votre appel
# birinin düşmesini bekliyordum. 10 yaşında olduğum zamanları düşünüyordum.
Je pense à cette fois quand j'avais 10 ans.