Bernard tradutor Francês
1,808 parallel translation
Bernard. İçeri gel.
Bernard, bienvenue!
Millet, bu Bernard.
Je vous présente Bernard.
Bernard, bunlar da arkadaşlar.
Bernard, je te présente
Bernard. Bir dahaki oyun. Bugün üçte.
Prochaine partie à 15 h.
Bernard, sana yardım edebilirim ama güvenceye ihtiyacım var.
Je peux t'aider mais il me faut des garanties.
Bernard'ın ne yaptığını biliyor musun?
Bernard a été malin.
Sabah 8'e kadar viski içip bir yandan poker öğretmek pek te iyi bir fikir değilmiş.
Je n'aurais pas dû veiller, ni boire autant, en apprenant le poker à Bernard.
Artık oyundan çıktın, Bernard. Ödemek için altı saatin var.
Tu es exclu de la partie, et tu as 6 h pour payer.
- Bernard. - Henüz bitmedi, solucan!
T'as pas fini, le ver!
- Bernard'ın yalanlarını dinliyorum!
- Attends, j'écoute Bernard mentir!
Bu... Bernard, bu harika. Gerçekten.
Bernard, c'est génial.
Bernard, bu kitabı okuyamadan büyüyen çocuklar için çok üzülüyorum.
Bernard, tu penses aux pauvres enfants qui ont grandi sans pouvoir lire ça?
Ne kadar zengin, Bernard?
Riches comment?
Bernard, bizi av köpeği gibi... avlayacaklar!
Bernard, ils nous pourchasseront tels des chiens de... chasse!
- Evet, haklısın, Bernard.
- Tu as raison.
" Sevgili Bernard, sevgili Manny. Size yazacağımı söylemiştim.
Chers Bernard et Manny, voici un petit mot comme prévu.
Bernard, sen iyi misin?
Bernard, tu vas bien?
Bernard, bir içki alabilir miyim?
Bernard, tu m'en sers un?
Bernard çok kabaydı ve özür dilemedi. Geri dönmeyeceğim.
Bernard était très méchant et ne s'excusait jamais.
Bernard ve benim sana ihtiyacımız var.
Nous avons besoin de toi.
Evet. Bernard'la beni görmeye dükkâna gelirdi.
Elle venait nous voir à la boutique, Bernard et moi.
Bernard, çarşaflarını yıkadım ama kurutmadım. Sen yapabilir misin?
Bernard, j'ai lavé tes draps mais il faudra les sécher toi-même.
- Bernard, hayır.
- Non, Bernard.
Bernard, böyle olmak zorunda değil.
On n'est pas obligés d'en arriver là.
Pardon, Bernard, Bernard, pardon.
Oh désolé, Bernard. Désolé.
Bernard gerçekten seninle konuşmak istiyor.
Bernard veut vraiment te parler.
Bernard, bence Manny'ye söylemen gereken bir şey var.
Bernard, tu as quelque chose à dire à Manny.
Manny, Bernard'e geri dönmekten dolayı ne kadar mutlu olduğunu ve her şeyi yeniden düzelteceğini söylesene.
Manny, tu veux dire à Bernard combien tu aimerais revenir et te réconcilier avec lui.
Bernard, özür dilerim.
Bernard, je te demande pardon.
Bernard, neredesin?
Bernard, où es-tu?
- Ederim, Bernard. Ederim.
- Bien sûr.
Dayan, Bernard.
Tiens le coup, Bernard.
Bernard, saçlarımı istiyor.
Bernard, il en a après mes cheveux!
Bu aralar kimse beni aramıyor, Bernard.
Plus personne ne m'appelle.
Bernard, annemle babam burada kalsa sorun olur mu?
Bernard, je peux inviter mes parents pour le week-end?
- Teşekkürler, Bernard!
- Merci Bernard.
Kibar olacaksın, değil mi, Bernard?
Tu seras gentil, hein, Bernard?
Bernard, yapma böyle.
Bernard... Fais un effort, aide-le.
Bernard'ınkileri ayrı yıkamak zorunda kaldım çünkü biraz kirliydi.
Je lave ceux de Bernard à part. Ils sont plus sales.
Günaydın, Bernard.
Bonjour, Bernard.
Bak, Bernard, yeni telefonuma bak.
Regarde, j'ai un nouveau téléphone.
Of, hayır. Hayır yok, Bernard.
Non, il n'y en a plus.
Bernard'ın gelmesine gerek yok.
Pas besoin d'attendre Bernard.
Ona ulaşmak için Bernard'a ihtiyacım var.
Nous avons besoin de Bernard.
- Bernard, parmağını kullanıyorsun. - Evet.
C'est pas la clef, c'est ton doigt.
Aslında senin bir kalbin yok, Bernard.
Tu n'as pas de cœur.
Zavallı Bernard.
Pauvre Bernard.
Bernard üç yıl önce bana bu olayı anlatmıştı.
Il y a trois ans, Bernard m'avait parlé d'elle.
Bernard. Seninle biraz konuşabilir miyiz?
T'as une minute?
Sende hiç alet var mı, Bernard?
En avez-vous une, Bernard?
- Tatile çıkabilirim, değil mi?
- Tu m'accordes un congé, Bernard?