Beyaz saray tradutor Francês
2,790 parallel translation
Yani, Beyaz Saray'da bir gece geçirmek falan güzel olabilirdi.
Une soirée à la Maison Blanche, ça serait sympa.
Danforth, Beyaz Saray'dan aradı.
C'était Danforth, appelant de la Maison Blanche.
Beyaz Saray, İsveç Hükümeti'ni olaya el koymaya zorladı.
La Maison Blanche a obligé le gouvernement Suédois à intervenir
Beyaz Saray'daki bakanlık yemeğiniz için.
Pour votre dîner à la Maison-Blanche.
Bu komployu sizinle birlikte şu anda Beyaz Saray'da önemli görevlerde olan insanların düzenlediğine inanıyorum.
je crois aussi que vous aviez des complices, peut être quelques uns dans la plus haute sphère de la Maison Blanche.
Sizi dokuz aylık hamile karınızdan boşanabileceğinize ve onu Beyaz Saray'dan atıp metresinizle birlikte yaşayabileceğinize inandıracak kadar büyük bir hezeyan yaşıyor olabilir misiniz acaba?
Peut-etre que vous avez ça. Une illusion de classe A qui vous fait croire que pendant votre mandat vous pourriez divorcer de votre femme enceinte de neuf mois et... Quoi?
Beyaz Saray yargıyı etkiliyormuş gibi görünmemeli.
Le bureau du président ne peut pas avoir l'air d'influencer.
Hayır, Cyrus, Beyaz Saray personel şefi.
Non. Cyrus est le secrétaire général de la Maison Blanche.
Beyaz Saray'ın dostu olan ünlü bir insanın gözaltına alındığının duyulması tam bir felaket olurdu.
Evidemment, si c'était sorti... Citoyens éminents, Amis de la Maison blanche... ça aurait été une calamité.
Ben Beyaz Saray'ın görüşlerini aktarıyorum, o kadar.
Si on découvre qu'il n'était pas innocent.
Beyaz Saray'ı çaldığını söyle.
Dis-moi que tu as volé la Maison Blanche!
Beyaz Saray'ı çaldım!
J'ai volé la Maison Blanche!
Neden Beyaz Saray'da "uçulmayan bölge" olduğunu sanıyorsun?
Pourquoi penses tu qu'il y a une zone "no fly" au dessus de la Maison Blanche?
Şu andan itibaren, Beyaz Saray'da yetki bende. Şu anda başkan yardımcısının dönmesini bekliyoruz ve onunla temas halindeyiz.
A présent, j'ai le contrôle ici à la maison blanche en attendant le retour du vice président et d'être assez proche de lui.
James Brady, kırk yaşındaki Beyaz Saray basın sözcüsü...
James Brady, 40 ans attaché de presse de la maison blanche..
Tüm haberler, Beyaz Saray basın dairesi tarafından düzeltilmiş hâliyle sunuluyor.
Tout est complètement nettoyé par le bureau de presse de la maison blanche.
Beyaz Saray basın sözcüsü James Brady vefat etti.
L'attaché de presse de la maison blanche James Brady est mort.
Dışişleri Bakanı Haig Beyaz Saray'da yetkinin ona ait olduğunu söyledi.
Le secrétaire d'état Haig a dit qu'il était en contrôle à la Maison Blanche.
Ancak Başkan Yardımcısı Bush'un direk olarak Beyaz Saray'a gittiğini biliyoruz.
Cependant, nous comprenons que le vice-président Bush se rend directement à la Maison Blanche.
Beyaz Saray, Jefferson Anıtı, vesaire vesaire.
La Maison Blanche, Le Mémorial Jefferson, Etc, etc.
Bazı kaynaklar, Amerikalıların isyancılar tarafından kaçırılmış olabileceğini söylerken Beyaz Saray bu iddiaları reddediyor ve...
La Maison Blanche a émis un communiqué en ce qui concerne les quatre travailleurs de l'aide américaine qui ont disparu près de la ville de Kashfar hier matin. Et alors que certains rapports suggèrent que les américains auraient été capturé par des forces rebelles, la Maison Blanche nie ces revendications disant...
Beyaz Saray'da oturmamızı istediğim için utanmıyorum.
Je n'ai pas honte d'admettre que je voulais la Maison Blanche à tout prix.
Caldwell soyadını en tepeye, Beyaz Saray'a taşıyabilirsin.
Tu pourrais utiliser le nom Caldwell tout du long. La maison blanche.
Beyaz Saray'ın açıklamasında şu cümleler yer alıyor... " Başkan, suçsuz bir Amerikan vatandaşına karşı düzenlenen bu barbarca saldırıyı esefle kınıyor.
La Maison Blanche a publié cette déclaration dans l'heure en disant, je cite, le Président déplore cet acte de barbarie commis contre un innocent américain.
Bu aileler Beyaz Saray'a geldiği anda bir haftalık haber trafiğini kaybederiz.
Et la presse? A la seconde où ces parents se montrent à la Maison Blanche, nous allons perdre une semaine de cycles de nouvelles.
Sen olmasan bu Beyaz Saray'ın hâli nice olurdu Mellie?
Que ferait la Maison Blanche sans toi, Mellie?
Beyaz Saray'ı hala bağlayamadın mı?
Whitehall est en ligne?
Müdürlerime Beyaz Saray'ı aratacağım.
Je vais chercher mes patrons pour parler à Whitehall
Sue'dan bir e-posta aldım. Bir şey Beyaz Saray'dakileri telaşlandırmış.
Vos mélodrames constants expliquent vos 3 divorces.
Senin Beyaz Saray'la iyi ilişkilerin yok muydu hem? - O yola sapamam.
N'avez-vous pas vous-même vos entrées à la Maison Blanche?
Bu sayede rehine krizinden ve konferans görüşmesi fiyaskondan sonra sen bir Sibirya çalışma kampının Beyaz Saray versiyonunda dolaşırken ben ateşin yanında kıvrılıp yatacağım.
Qui, après la crise des otages et votre malheureux fiasco de conférence téléphonique signifie que pendant que vous errez dans une version Maison Blanche d'un camp de travail forcé sibérien Je suis animé par le feu qui brûle en moi.
Beyaz Saray'dan canlı yayındayız.
En direct de la Maison Blanche
Beyaz Saray'a Demokratları çıkarınca bunların olacağını biliyordum.
Je l'ai su à la minute même où ils ont élu un Démocrate à la Maison Blanche.
Birkaç gün önce Ajan Gaad'a Beyaz Saray'dan bir telefon geldi, o günden beri CIA'den eski dostlarıyla bir gizli toplantıdan diğerine girip duruyor.
L'agent Gaad a reçu un appel de la Maison Blanche il y a quelques jours, et depuis, il va et vient, prenant part à des réunions secrètes avec ses vieux copains de la C.I.A.
Aceleyle ayarlanmış ve Beyaz Saray, en öncelikli görev olduğunu söylüyor.
Elle a été organisée à la hâte et libellé "top priorité" par la Maison-Blanche.
Baker, doksan dakikaya Beyaz Saray'dan çıkıyor.
Baker quitte la Maison-Blanche dans 90 minutes.
- Efendim, Beyaz Saray bu resmi yayınlamış.
Madame, la maison Blanche a publié cette photo
- Evet, Beyaz Saray'da kalmamıştı.
Oui, on n'en avait plus à la Maison Blanche.
Onları Beyaz Saray'a çağırmandan bu yana her gün beni arayıp ziyareti iptal etmem için yalvardılar.
Ils m'ont appelé chaque jour depuis que tu leur a demandé de venir à la Maison Blanche me suppliant d'annuler ce voyage.
Cyrus'la ben de dahil Beyaz Saray'daki herkes gözüne girmek için etrafında pervane oluyor ama gözünün kimseyi gördüğü yok!
Tout le monde à la Maison Blanche... Cyrus et moi y compris... avançons sur la pointe de pied, pour essayer de d'atteindre ton bon côté, mais tu n'as pas de bon côté!
Beyaz Saray'ı sabote etmeye çalışmadığına emin misin?
Es-tu certaine de ne pas tenter inconsciemment de saboter la Maison Blanche?
Beyaz Saray umursamıyor mu?
La Maison Banche s'en fiche? Ils pensent qu'on ment pour aider notre client.
Affedersiniz, Amiral, Beyaz Saray'daki görüşmeniz.
Excusez moi Amiral, réunion à la Maison Blanche.
Yani eğer Amiral, Beyaz Saray'a gitmezse, o zaman...
Donc si l'amiral ne va pas à la Maison-Blanche, alors...
Ve bu Beyaz Saray gibi yüksek korumalı bir telefon olmayacak.
qui ne sera pas lourdement surveillé Comme sa ligne de la maison blanche
Beyaz Saray için güzel bir sıçrama tahtası.
Meilleur tremplin pour la Maison Blanche.
Beyaz Saray'da görmek istiyor.
Immédiatement, ici à la Maison Blanche.
Personel Müdürü'nün bir çok araması ve mesajı Beyaz Saray ve Senatoya yapılmış.
La plupart des appels ou messages des chefs du personnel sont pour la Maison Blanche ou pour le Capitole.
Yüzde 10 demek, Beyaz Saray kapılarının zorlanması demek.
10 %
Danforth, Beyaz Saray'da çalışıyor.
Danforth travaille à la Maison Blanche,
Beyaz Saray, dün sabah Kashfar City yakınlarında kaybolan dört Amerikalı yardım görevlisine dair bir açıklama yayımladı.
Um... boo! Et de retour à notre histoire ce qui se passe à l'heure.
saray 16
saraybosna 26
beyaz 290
beyazlar 25
beyaz adam 58
beyaz diş 24
beyaz çocuk 22
beyaz şarap 29
beyaz mı 31
saraybosna 26
beyaz 290
beyazlar 25
beyaz adam 58
beyaz diş 24
beyaz çocuk 22
beyaz şarap 29
beyaz mı 31