Bir oğlan tradutor Francês
1,786 parallel translation
Ama, karının rahminde bir oğlan var.
Mais ta femme attend un bébé.
Pis işlerini yapan bir oğlan daha.
Juste un autre garçon à eux, faisant leur sale boulot, mettant ta vie en première ligne.
Jessie Andrews adında bir oğlan.
Euh, Jessie Andrews.
Kızların hoşlandığı bir oğlan değil.
C'est pas le genre de garçon que les filles apprécient.
Yanında bir bebek vardı, 2 yaşlarında bir oğlan.
Elle était avec un petit garçon de deux ans.
Ve o arkasında küçük bir oğlan bıraktı...
Et elle laisse derrière elle un petit garçon...
Daha dün Santa Cruz'da, bir oğlan çocuğu, nasıl olduysa havadaki bütün oksijeni içine çekmiş.
Hier, à Santa Cruz, un garçon a aspiré tout l'oxygène contenu dans l'air.
Az da olsa bir oğlan sahibi olmak için yeteneğim olduğunu biliyordum.
Je ne savais pas que j'avais un petit génie.
- Bir oğlan çocuğu annesi.
Mère d'un petit garçon.
Dört kiloluk bir oğlan doğurmuş.
Elle a donné naissance à un beau bébé de 4kg, un garçon.
Bana kalırsa göğüslerinin nerede olduğunu merak ediyor. Ona bir oğlan sözü verdim.
Je pense qu'il s'émerveille de ta bêtise.
- Bir oğlan yapmayı düşünüyoruz.
- On veut avoir un garçon.
Sağlıklı görünen bir oğlan.
Il est très joli.
Altı yaşındayken, mahallemizde bir oğlan vardı okuldan çıkmamı bekler ve beni döverdi.
Quand j'avais six ans, il y avait un petit voisin, il m'attendait après l'école pour me frapper.
Bir oğlumuz vardı. Zeki, yakışıklı bir oğlan.
On avait un fils, un beau et brillant garçon,
Serviste marihuana içen bir oğlan mı vardı?
Un garçon fumait de la marijuana dans le bus scolaire?
Son sınıflardan bir oğlan yanlışlıkla benim dolabıma not bırakmış,... orada beni öpeceği yazıyordu.
Un terminale a involontairement mis une note dans mon casier disant qu'il voulait le faire avec moi là-bas.
Dan bir oğlan istiyor.
Dan veut un fils.
Otistik bir oğlan.
Il est autiste.
- Şaşkın bir oğlan değil.
- Ce n'est pas un enfant.
Bu bir oğlan.
C'est un garçon.
- Bu bir oğlan değil mi?
Attends, c'est un garçon.
Dünya çapında 4 milyon oyuncu. Bu onu çok zengin bir oğlan yaptı.
4 millions de joueurs dans le monde en ont fait un garçon très riche.
Kasetteki kız, kayınvalidesini öldüren, ve oğlan da Derek Culie adında bir çocuk.
La fille que tu as vue sur la vidéo est celle qui a assassiné sa belle-mère. Et le garçon s'appelle Derek Coulay.
Ely, onun bir karısı ve genç oğlanı varmış. Oh!
Ely, il avait une femme et un petit garçon.
Hey, Doktor, bir şey oğlanın bacaklarını ezmiş mi?
Eh doc? Je me fais des idées ou il a les jambes broyées?
Evet, her şeyden önce oğlan değil kıza benziyor, ve bir şey bacaklarını ezmiş.
Pour commencer... on va plutôt dire "elle". Et oui, elle a les jambes broyées.
Bir öpücük ve oğlan kızla evlenmeye hazır bile.
Un baiser et voilà qu'il veut l'épouser.
Oğlan olsaydın bir sorun olduğunu düşünürdük.
"Si vous aviez été un garçon, " nous aurions pensé que quelque chose n'allait pas.
Ben de oğlanı giydirdim ve muhtemelen banyoda tek başıma işimi gördüm ama çocuğu toparladım ve tişörtünü giydirdim ve o anda bir karar verdim.
Alors j'ai arrangé ses habits, et... j'ai peut-être pris soin de moi aussi, seul dans la salle de bain, mais j'ai arrangé ses habits et remis son T-shirt, et alors j'ai pris une décision sur-le-champ.
Eğer sizin oğlan buradaysa, bir sorun yok demektir zaten. Şayet değilse...
Si le garçon est ici, tout est en ordreS'il n'est pas ici
Gus, oğlan bir kedi şuanki amaçlarıma Tam olarak hizmet edemez.
Un mâle aurait été moins pratique.
Evi terk etmek için iyi bir zaman değil, koca oğlan.
C'est pas le moment, mon grand.
O oğlanın annesinden özür mi dileyeceksin? .. ... bir adamı öldürünceye kadar döven, sana da aynı şeyleri yapmaya çalışan oğlan için!
Tu veux t'excuser à la mère d'un mec qui a battu un homme à mort et qui a essayé de te faire la même chose?
Ama o bir göt oğlanıdır!
Mais c'est un trou du cul.
Bak göt oğlanı, bu gerçekten acil bir durum!
Ecoute trou du cul, c'est une réelle urgence!
Annecik koca oğlanı bir hafta boyunca sürebilecek.
Ouh! Maman va bien s'occuper de toi.
Senin oğlan bir ibne. Ama Doyle büyük, güçlü biri.
Ton gars est une tapette et Doyle est un homme fort.
Yanındaki şu oğlan. Onun bir Tutsi olduğunu biliyor musun?
Ce garçon qui est venu avec toi, savais-tu qu'il était Tutsi?
Bu kızın bir ailesi var, göt oğlanı!
C'est la fille de quelqu'un, connard!
Biliyor musun, öpüştüğüm ilk oğlan bir Yahudi'ydi.
Le 1er garçon que j'ai embrassé était Juif.
Bu oğlan çok saf. Dünyadan haberi yok. Büyük bir belanın içine girmek üzere.
Il s'apprête à rentrer dans une vraie merde
- Her neyse bir hamam oğlanını... -... mesele mi ediyorsun?
- Peu importe, vous le prenez trop au sérieux ce connard.
Koca oğlan bizim için bir aile gibidir!
On le vengera!
Benim yaşımdaki bir insan bir bakışta bir kız ve oğlan arasında neler olduğunu anlar.
A mon âge, un regard suffit à réaliser... ce qui se passe entre garçon et fille.
Senin oğlan... Gates. Bir travma hastasında Von Willebrand hastalığı olduğunu keşfetti.
Au fait, Gates a pris von Willebrand sur un patient en trauma.
Oğlanın gerçekten burada yaşadığına dair çevrede tek bir iz bile yok.
Il n'y a aucun signe indiquant que ce garçon vivait ici.
Bu oğlan bir kızmış!
C'est une fille!
Hep bir kızım olsun isterdim ama şimdi iki oğlan varken... Lanet olsun.
Je sais, je voulais 1 fille, mais là j'ai 2 garçons et...
Ya da 12 yaşında bir oğlanın.
Ou d'un garçon de 12 ans.
- Oğlan bir kızla tanışır. Oğlan aptallaşır.
Un gars rencontre une fille, devient stupide.
oğlan 71
oğlanlar 22
oğlan mı 25
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oda 17
bir otel 16
bir oğlum var 25
bir oda istiyorum 30
oğlanlar 22
oğlan mı 25
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oda 17
bir otel 16
bir oğlum var 25
bir oda istiyorum 30