Bu böyle olmaz tradutor Francês
200 parallel translation
Bu böyle olmaz!
Ce n'est pas comme ça que ça se passe.
Kusura bakma ama, bu böyle olmaz!
Pardonnez, c'est pas des manières de faire.
Hayır, hayır, hayır. Bu böyle olmaz.
Non, pas comme ça.
- Bakın bayanlar, Bu böyle olmaz...
- Mesdames, je ne crois pas...
Bu böyle olmaz!
C'est intolérable
- Howard bu böyle olmaz. - Bir de bana sor.
J'en peux plus!
Bu böyle olmaz!
Ça ne sert à rien.
Bu böyle olmaz, Benny. Tostun arasında ki kaşar gibi eriyorum!
Ce soda ne sert à rien et je crève de chaud, moi!
Bu böyle olmaz!
Allons, un peu de discipline!
Yeter artık! Bu böyle olmaz! Oraya varmadan kalp krizinden gideceğiz.
Ecoutez, écoutez-moi bien, on ne tiendra pas comme... ça jusqu'au bout, nos coeurs vont lâcher avant!
Bu böyle olmaz.
Ça suffit.
Bu böyle olmaz.
C'est jamais dans cet ordre.
Bu böyle olmaz.
Cà ne va pas aller.
Hayır. Ne biliyor musun? Bu böyle olmaz.
Non, ça marchera jamais.
Nikah var. - Evlilik mi? - Ama bu böyle olmaz sevgili kardeşlerim.
- Curé, une noce!
Bu iş böyle yürümez artık, benimle olmaz.
Laisse tomber, ça prend pas avec moi.
- Hayatta olmaz. Bu en iyisi. Böyle de kalacak.
Aucune chance, C'est la meilleure version, c'est celle la qu'on donnera aux gens.
- Erkeklerini hiçbiri böyle olmaz ve bu da onların trajedisidir. - Bu akıllıca mı?
A Paris, une apoplexie.
- Bu iş böyle olmaz.
- Plaisanterie mise à part...
Hayır. Bu işler böyle olmaz.
L'usage veut d'autres formes.
Hep sana kızgın olmak istemiyorum Woody. Ama bu iş böyle olmaz.
Je veux pas être toujours sur ton dos, Woody, mais ça semble injuste.
Hayır Reinhold, böyle olmaz. Bu saçmalıkların er geç bir sonu olmalı.
Non, rien à faire, arrête ton baratin.
Eğer böyle gürültü çıkarıp masama oturursan, bu dünyaya barış falan gelmez. Öyle olmaz.
Faites du raffut, asseyez-vous sur ma table, et on aura jamais la paix sur cette terre.
Evet, bu açıdan bakarsak işime geldiğini söylememem gerek. Ama emin olabilirsiniz Mösyö böyle muhteşem ve parlak bir sanatçıyı kaybetmenin acısının yanında, benim elde edeceklerimin sözü bile olmaz.
J'admets que cette mort fait une certaine publicité à... mais la douleur d'avoir perdu cette actrice sublime...
Bu iş böyle olmaz.
On ne capte rien ici.
- Bu işler böyle olmaz.
- Ça ne marche pas comme ça.
Asla inanmazdım, böyle şey olmaz derdim,... -... bu baylar yemin etmeselerdi. - Gözlerimizle gördük.
Je n'aurais jamais cru le fait si ces messieurs n'avaient pu le jurer l'avoir vu.
Bu hale gelmişken olmaz. Biz ne yaptık böyle?
Pas après ce que c'est devenu et ce que nous avons subi.
Bu iş böyle olmaz adamım.
On n'y arrivera jamais.
- Hedy, bu asla böyle olmaz.
- Hedy, ça ne marchera jamais.
Onların böyle şeyleri nasıl karşıladıklarını dürüstçe anlatmazsam... bu doğru olmaz, değil mi?
Si je ne vous montrais pas honnêtement ce qu'ils en pensent, ce ne serait pas juste de ma part.
- Bu iş böyle telefonda olmaz!
Ne dis pas ça au téléphone!
Hayır bu doğru değil, herhangi biriyle böyle olmaz.
C'est faux. Ca ne fonctionne pas avec n'importe qui.
elit olmak için, mükemmel bir hack gerçekleştirmelisin böyle kaza eseri bir şeyden olmaz bu senin gibsonlardan biri olduğun anlamına gelir fizikte petrol bulmak için kullandıkları süper bilgisayarlar kullanıyorlar.
Pour être élite, tu dois effectuer un piratage qui ait un but, pas ce bobard accidentel. Ce qui veut dire que tu dois t'attaquer à un de ces Gibsons, mec. Ces super-ordinateurs utilisés en physique et pour chercher du pétrole.
Hey, bu iş böyle olmaz. Her düğünün bir teması olmalıdır.
Pour un mariage, il faut un thème.
- Bu iş böyle olmaz, adamım
- C'est pas cool
Bu iş böyle olmaz Altan. Ben dönüyorum.
Ça ne peut pas continuer comme ça, je rentre
Bayan Doyle bu sırt böyle olmaz.
Mrs Doyle, vous ne pouvez pas continuer comme ça.
Bu sefer zarar olmaz böyle daha iyi.
'Cette fois, les dommages...''... les dommages ont été estimés...'
Böyle olmaz, bu iyi değil, daha sıkı olması gerekir, çünkü bazı makineler oldukça tehlikelidir.
Non, ça va pas. Il faut les attacher plus serré. Certaines machines sont dangereuses.
Bu iş böyle olmaz.
Je peux plus vous laisser continuer.
Bu tamamıyla konu dışı, böyle bir kız ölse de benimle birlikte olmaz.
Une fille comme ça ne sortirait pour rien au monde avec moi.
korkarım ki bu uygun olmaz. ben böyle düşünmüyorum.
- J'ai peur que ce ne soit pas approprié et je ne pense pas que Victoria soit d'accord...
- Erkeklerini hiçbiri böyle olmaz ve bu da onların trajedisidir.
Pas les hommes. C'est leur drame à eux.
- Her zaman böyle olmaz. - Bu son derece normal bir soruydu.
C'est pas toujours comme ça.
Bu... Böyle olmaz...
Ce n'est pas comme ça...
Hayır, böyle olmaz. Bu Utah ağzı, Mormon ağzı. Bundan nefret ediyorum, Joe.
Tout ce que je dirai est que je suis quelqu'un de très bien... qui a travaillé très dur pour devenir bon... et tu veux détruire ça.
Eğer böyle olmasını isterseniz bu Tang Zhaoyang'ın yararına olmaz.
Mais si on traite de cette façon, Tang Zhaoyang n'aura pas d'indemnité.
- Öyle mi? - Bu iş böyle olmaz.
- Vous avez tort.
Asla olmaz. Bu iş böyle bitemez.
Ca se finit pas comme ça.
Siz bunların olmasını engelleyene kadar bu sahneye çıkmayacağım. Böyle şeyler olmaz!
Tant que ça continuera, ne comptez pas sur moi!
bu böyle 18
bu böyledir 20
bu böyle gitmez 19
bu böyle olmayacak 20
bu böyle devam edemez 31
böyle olmaz 92
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
bu böyledir 20
bu böyle gitmez 19
bu böyle olmayacak 20
bu böyle devam edemez 31
böyle olmaz 92
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30