Canımı sıkıyor tradutor Francês
636 parallel translation
Sonra da başkaları ölürken burada olmak canımı sıkıyor.
Et puis ça m'embête d'être ici... Pendant que les autres se font casser la gueule.
Canımı sıkıyor.
Et puis... ça me gêne.
Ama kalan kısmı canımı sıkıyor.
jusque-là, ça va, jusque-là, ça va... mais c'est après que ça va plus.
Cabuche işi canımı sıkıyor.
Voyez-vous, ce qui m'embête là-dedans, c'est cette histoire de Cabuche!
Çok canımı sıkıyor.
Je ne veux pas voir ça. Venez!
Yol boyunca bir yığın serseriden... seni bırakmalarını istediğini düşünmek canımı sıkıyor.
Vous risquez de faire de mauvaises rencontres. Pensez à autre chose.
Smith ve Bartlett'in salakça konuşmaları canımı sıkıyor.
Ce Smith et les autres avec leur grande gueule...
- Canımı sıkıyor...
- Il me dégoû...
Sıradan müzikler neyse de harika olanlar canımı sıkıyor.
C'est pas la variété mais la grande musique qui m'ennuie.
- Islaklık canımı sıkıyor.
- Un peu humides.
Fakat iki halin de artık canımı sıkıyor.
Vous me fatiguez dans les deux rôles.
Alçaklık yapan her kadın ve erkek için aynı acıma duygularını hissetmen canımı sıkıyor.
Dois-je encore supporter votre pitié stupide pour toutes ces crapules?
Taliplerin canımı sıkıyor.
- Vos soupirants m'agacent.
Ve canımı sıkıyor, öğretmen gibi davranıyor ; ders vermeye çalışıyor bana!
Et Monsieur joue au professeur! Me donner des leçons!
Bu çıngırağın sesi canımı sıkıyor.
J'en ai marre d'entendre cette cloche.
Ayakta durmanız canımı sıkıyor.
Mettez-vous à l'aise.
O konu beni üzüyor, epey canımı sıkıyor.
Je suis inquiète. C'est une chose qui m'obsède.
Bu Kunz canımı sıkıyor.
Ce Kunz m'agace.
Bu da benim canımı sıkıyor.
Ça me fatigue beaucoup.
Bu iş canımı sıkıyor George.
J'aime pas ça, George.
Bundan hoşlanmıyorum George. Tüm bu olanlar canımı sıkıyor.
Je te le dis, j'aime pas ça, George, mais pas du tout alors!
Evin etrafında gizemli şeyler uçuşup mezarlıkta tuhaf şeyler olurken onun evde tek başına olduğunu düşünmek canımı sıkıyor.
Je suis juste inquiet de la laisser seule alors que des tas de saucières volent un peu partout, et qu'il se passe des trucs bizarres dans le cimetière d'à côté.
Senin gibi sözüm ona demokratik Amerikalılar canımı sıkıyor.
Vous avez une conception tordue de la démocratie.
Amatörler canımı sıkıyor. Onlara oyunu sen bul.
Trouves-en une toi-même!
Çok canımı sıkıyor.
Ça me contrarie énormément.
Yaşıyor olman benim canımı sıkıyor.
Ça me dérange que tu sois vivant.
Biliyorum ama dersler canımı sıkıyor.
Je sais mais les révisions me rendent nerveux.
Odada bir başıma canım çok sıkılıyor.
Je m'embête toute seule dans ma chambre.
Bugün yaptığın tartışma hala canını mı sıkıyor senin?
Tu penses encore à votre querelle d'amoureux? Ça ne te ressemble pas.
Bir şey canını mı sıkıyor, Maxim?
Qu'est-ce qui vous inquiète?
Babanın durumuna da biraz canım sıkılıyor. Neden?
Surtout au sujet de ton père
- Sadece kızgın mı yoksa ağzından köpükler mi saçıyor? Şunları benim için bırakır mısın, canım.
Il est furieux ou juste enragé?
O halde neden? - Canım sıkılıyor.
- Parce que je m'ennuie.
Senin bu ahlaki kızgınlığın canımı sıkmaya başlıyor.
Votre indignation morale commence à me prendre la tête.
- Bu senin canını mı sıkıyor?
- Et ça vous dérange? - Oui, bien sûr.
Canım sıkılıyor.
Qu'on me tienne compagnie.
Sorun nedir? Willie Amca canını mı sıkıyor?
Oncle Willie vous pourchasse?
Başarmaya çalışıyoruz. Canımız çıkıyor. Tek başımıza başarmaya çalışmak.
On se tue à essayer... de gagner sa croûte tout seul.
O, canımı sıkmıyor. Galiba ben onun canını sıkıyorum.
C'est plutôt moi qui le tracasse.
Otoriteye karşı gelenler bulunuyor, Bu da elbette canımızı sıkıyor..
Une autorité respectée par tous... ☻ et dont l'éloge n'est plus à refaire...
Birşey canımı çok sıkıyor.
Quelque chose me pèse encore.
İşte buradayım. Dışlandım ve canım sıkılıyor.
Me voici donc bannie, à m'ennuyer à mourir.
Canım sıkılıyor.
Je m'emmerde.
Öyle canım sıkılıyor ki.
- Quelle barbe!
Evlilik ve boşanma konuşmak canını mı sıkıyor?
Ça vous ennuie de parler mariage et divorce?
Canımız isteyince kalktığımız günleri hatırlıyor musun? Bizi bekleyen sıcacık bir kahvaltı.
Tu te souviens quand on se levait à n'importe quelle heure... et qu'un petit-déjeuner chaud nous attendait?
Çok canım sıkılıyor.
C'est vraiment énervant.
Beni anlıyor musun bilmem ama, canım sıkılıyor.
Tu comprends? Je m'ennuie.
Benim biraz canım sıkılıyor, çünkü çoğu kez bizi geri planda tutuyorsun.
- Bien. L'ennui, c'est que la plupart du temps vous ne nous tenez pas au courant.
Bu benim de canımı çok sıkıyor.
J'ai de gros ennuis.
Baba benim canım sıkılıyor.
Et moi alors?
canımı sıkıyorsun 28
canım 2922
canim 19
canım benim 155
canımın içi 23
canım kızım 16
canım arkadaşım 16
canım istemiyor 59
canım acıyor 40
canım yanıyor 88
canım 2922
canim 19
canım benim 155
canımın içi 23
canım kızım 16
canım arkadaşım 16
canım istemiyor 59
canım acıyor 40
canım yanıyor 88