English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ C ] / Canımın içi

Canımın içi tradutor Francês

287 parallel translation
- Canımın içi.
- Tu es un amour.
Canımın içi!
Mon adorée!
Harika görünüyorsun, canımın içi.
Tu es parfaite, ma chérie.
Daha sonra bunu tekrar konuşuruz, canımın içi.
Nous en reparlerons plus tard.
Her şeyi yapabilirim, canımın içi.
C'est possible? Tout est possible, mon chéri.
Ne oldu canımın içi?
Qu'y a t-il, mia cara?
İçeri gel canımın içi.
Entre, mia cara.
Bak canımın içi.
Observe, mia Cara.
Bu da demek oluyor ki, benim eve dönüp doğduğum topraklarda yeni bir hayat kurma vaktim geldi, canımın içi.
Et il est donc temps pour moi de rentrer ˆ la maison et de construire une nouvelle vie dans mon cher pays, aupr  s de mon coeur.
Canımın içi!
Notre cher homme...
Düşünsene canımın içi.
Penses-y, mon ange.
Bazen bu gördüğün küçük canımın içi silahı taşırım yanımda.
je sors mon petit bijou.
Yapma canımın içi, hamilesin sen.
Allez, chérie, tu es enceinte,
Tanımıyorum canımın içi.
Je ne sais pas, chéri.
Hadi canımın içi.
Viens, mon chéri.
Elbette, canımın içi.
Certainement, ma très chère.
Gitmeliyim canımın içi.
Je dois y aller, mon ange.
Canımın içi, seni hâlâ istediğinden emin misin?
Ma bien-aimée... êtes-vous sûre qu'il vous désire encore?
Elveda, canımın içi.
Au revoir, mon coeur.
Evladım, canımın içi.
Ma petite fille.
- Fazla kızmayın canım.
Ne vous énervez pas. Venez ici. - Regardez.
Ona benimle kendi özgür iradenle geldiğini söyle ki buradan içi rahat ayrılsın ve benim de canımı sıkmaya başlamasın.
Dites que vous restez de plein gré, afin qu'il parte paisiblement avant que je ne me fâche.
Tamam, canımın-içi. Sen her zaman en iyisini bilirsin.
Tu fais toujours pour le mieux.
Bu yüzden getir onu canım. Nasıl yapacağın umurumda değil ama onu bu odaya getir.
Débrouille-toi mais amène-le ici.
- Temizlik yaptığın yok zaten, canımın içi.
Tu ne le fais jamais, chérie.
Sıcak duş mu? Hadi canım! Sıcak duş yok.
Ici, il n'y a pas de douches!
- Canımın istediği zaman giderim.
- Sortez d'ici. - Je partirai quand je le voudrai.
Defolun buradan yoksa seni ve o canım arkadaşını gebertirim!
Sors d'ici ou je te tue, toi et ton cher ami!
Şu dünyada bir tek can borcu hakkım var. Onu da sana vermek istemem.
Je n'ai qu'une dette à honorer ici-bas, et je n'aime pas que ce soit envers vous.
Canımın istediği yerde dururum, tıpkı senin gibi!
J'ai le droit d'être ici pareil que vous.
Hey bayım, acil durum çanını çalıp bir şey olmamış gibi gidemezsiniz.
Vous ne pouvez pas arrêter le train et descendre ici!
Burada beni tanıyanın olduğunu sanmıyorum, canım yani endişelenmen için bir sebep yok.
Je ne crois pas qu'il y ait ici une seule âme qui me connaisse, ma chère, alors il n'y a aucune raison de vous inquiéter.
Canım evlâdım, göreceksin, burada bizimle güvende olacaksın.
Mon cher enfant, je vous assure que vous serez bien ici.
- Peki canım, yere yatar mısın? - Pekala.
D'accord chérie, si vous voulez bien vous étendre ici.
Yalnız olmaya alışkınım, aslında burada yaşamaya can atıyorum.
J'ai l'habitude d'être seul. En fait, je suis impatient de vivre ici.
Kafamın içi akrep dolu, canım karım.
Ma tête est pleine de scorpions.
Canını seven kımıldamaz, iki tabancam var çünkü.
Tout mouvement est risqué, car j'ai ici deux pistolets.
Bu konuya olumlu bakmamın tek sebebi, Bay Lo en azından yolda yürüseniz bile artık hiç kimse canınıza kast edecek bir girişimde bulunmayacak.
Si j'accepte de faire ceci, M. Lo, c'est uniquement parce que dès que vos sortirez d'ici, ils réessaieront d'attenter à vos jours.
İngitere'ye dönmeyi nasıl başardığımı öğrenmek için can attığınızdan eminim. Evet, gerçekten öyle.
Vous mourrez d'envie de savoir comment je suis revenu ici.
O bir yabancı, biliyorum, ama elimizden bir şey gelmez, canım. Seni parasız alacak tanıdık biri yoktu.
Certes, iI n'est pas de chez nous, mais tu sais bien qu'ici il n'y a eu personne pour te prendre sans dot.
O yüzden derhal kapıdan çıkın ve burayı terk edin yoksa canınızı yakacağım sonra söylemedi demeyin.
Alors, dégagez le passage et filez d'ici, sinon je vais devoir vous faire très mal.
Eğer burada böcek veya sıçan veya benden fazla bacağı olan bir şey varsa... odanın sana ait olan kısmında kal, tamam mı?
S'il y a de la vermine ou n'importe quoi de plus de deux pattes ici... restez de votre côté de la chambre, d'accord?
Ne o? Canın mı sıkıldı?
Comment, vous vous ennuyez ici?
- Canınızı kurtarın! Yardım edin!
- Faut se tirer d'ici!
Bu yüzden mi gelmiştin? Çalışmaktan canım çıksın diye mi?
Tu es venue ici pour m'enfoncer un peu plus?
Eğer ailemi... rahat bırakmaz ve buradan defolup gitmezsen... canını hayal bile edemeyeceğin kadar yakacağım.
Si vous ne laissez pas... ma famille tranquille, et si vous ne partez pas d'ici, vous souffrirez plus que dans vos rêves les plus terribles.
- Dedim ki... buradan defolup gitmezsen... canını hayal bile edemeyeceğin kadar yakacağım.
- J'ai dit, si vous ne partez pas d'ici, vous souffrirez plus que dans vos rêves les plus terribles.
Canımın içi.
Mon amour.
Canımın içi.
Mon chéri.
.. alo... evet ama kimse yok canım..
Allô... Non, il n'y a personne ici, mon chou.
Ve bana bir iyilik yapın, şu cesetleri ortadan kaldırın. Canımı sıkıyor.
Et sors les cadavres d'ici, ça fait mauvais genre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]