Dayanmalısın tradutor Francês
111 parallel translation
... onların hızını kesmeli, ve Cermenler mola verdiğinde biz kanatlardan onları sıkıştırıp mahvedene kadar dayanmalısınız.
Tu résisteras à l'Allemand sans fléchir. Tant que Gavrilo et moi nous leur tombons sur les deux flancs.
Dayanmalısın. Başka yolu yok.
Tu ne peux pas faire autrement.
Onu seviyorsan, dayanmalısın.
Si tu l'aimes, va jusqu'au bout.
- Yapamam! - Dayanmalısın, neredeyse geldik.
Allez, résiste!
Bir süre daha bize dayanmalısınız.
Il faut nous supporter quelque temps.
Dağa varana kadar dayanmalısın
On peut s'en sortir, Doc.
Ama iki dakika dayanmalısın.
Mais tu dois dessoûler deux minutes. Tu comprends?
Ama sen dayanmalısın, ne yaparlarsa yapsınlar. Sakın vazgeçme. Ne kadar uzun dayanırsan, pazarlığa o kadar şansın olur.
Mais tu dois rester de glace, ne pas céder, quoi qu'ils te fassent... pour qu'à la fin tu puisses négocier.
- Dayanmalısın.
Vous avez besoin des deux mains.
Muntzy, dayanmalısın. Muntzy!
- Il faut que tu t'accroches.
Bu yüzden dayanmalısın, adamım, anladın mı?
Alors, tiens le coup, mon vieux.
Dayanmalısın.
Faut tenir bon.
dayanmalısın...
Frère Kai Wan, où êtes-vous blessés?
Dayanmalısın.
Il faut résister.
Dayanmalısın Angus.
Faites avec.
Ama dayanmalısın.
Mais accroche-toi.
Dayanmalısın, dünya geniş ve büyük.
Sois patient, immense est le monde sans limite.
Dayanmalısın, tamam mı?
Il faut que tu t'accroches, d'accord?
Şu anda içinden geçtiğin durum herkesi korkutur ama dayanmalısın, Tom.
Ce que vous vivez est effrayant, mais il faut vous accrocher.
Gerçekler acıdır, fakat onlara dayanmalısın.
La réalité peut blesser. Mais il faut apprendre à l'accepter.
Dayanmalısın dostum.
Mieux vaut ne pas bouger.
Hayır, dayanmalısın.
Tiens bon.
Biraz daha dayanmalısın, lütfen!
Tiens Bon, je t'en supplie!
Nick, dayanmalısın.
Nick, il faut que tu t'accroches.
Dayanmalısın.
Je vais traîner ici un moment.
Dayanmalısın, Robert.
Je n'y arrive plus. Il le faut, Robert.
Dayanmalısın çavuş.
Tenez le coup.
Dayanmalısınız.
Tenez bon.
Biraz daha dayanmalısın.
Accroche-toi encore un peu.
Dayanmalısın!
Tu tiens le coup?
Yaşamak istiyorsan, buna dayanmalısın.
Tu dois tenir si tu ne veux pas mourir.
Stan, neredeyse geldik. Dayanmalısın.
Stan, accroche-toi.
Dayanmalısın.
Accroche-toi.
Dayanmalısınız.
Vous devez rester tranquilles.
Ama dayanmalısın.
Mais tu dois y faire face. Il n'y a personne d'autre.
Dayanmalısın Daniel, beni burada tek başıma bırakamazsın.
Ne me laisse pas toute seule ici.
- Ağlamayacağım da. Dayanmalısın diyecektim.
J'allais dire pour changer d'air
Dayanmalısın Jack.
Tiens bon, Jack.
Dayanmalısın.
Faut que tu tiennes.
Dayanmalısın!
Accroche-toi!
Eğer kabullenemiyorsan, buna dayanmalısın Jack.
On ne peut rien faire, Jack. Il faut vivre avec.
Dayanmalısın!
Tiens bon!
Dayanmalısın.
C'est bien.
Bu kadar, sadece biraz dayanmalısın. Çok değil.
C'est comme ça, il faut juste que tu tiennes Après ce sera fini.
dayanmalısın.
Tu dois tenir bon.
Uzaktan şut atmak kesinlikle yok. Dört kez daha dayanmalısınız. Kim benimle?
À moins de 2 mn de la fin du match, les Géants sont sur le point de remporter leur 4e titre consécutif.
Dayanmalısınız. Zor olduğunu biliyorum.
Le titre est à leur portée.
- Sen dayanmalı ve almalısın onu.
- Tu n'as qu'à tenir bon.
- Dayanmalısın.
Attends, Doc...
Dayanmalısın.
Tiens le coup.
- Dayanmalısın, Carson.
Accroche-toi, Carson.
dayan 712
dayanamıyorum 241
dayanamadım 49
dayanamıyorum artık 51
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayan biraz 56
dayanamayacağım 24
dayanın 97
dayanamıyorum 241
dayanamadım 49
dayanamıyorum artık 51
dayanılmaz 25
dayan dostum 17
dayan biraz 56
dayanamayacağım 24
dayanın 97