De ki tradutor Francês
101,452 parallel translation
O kadar çok acı çekti ki onu acı çekerken görmeyi sorun etmiyorum artık.
Elle a été blessée tant de fois, je me fiche de la voir souffrir.
İnsanların etrafında olmaya bayılırdı ama o kadar çok acı çekti ki onu acı çekerken görmeyi özlemiyorum.
Elle aimait être entourée de monde mais elle a été blessée tant de fois... Ça me manque pas de la voir souffrir.
Yani diyorsun ki... sabahtan beri balık tutmaya çalışıyorum, ve balık tutmanın anlamı... balık yakalamak değil mi?
Tu es en train de me dire que je... J'ai essayé d'accrocher une de ces choses tout ce temps, Et le but de la pêche est de ne pas... attraper un poisson?
Tabii ki. Bu Solomon'un takası bizimle neden bu kadar kolay yaptığı açıklar.
Ça explique pourquoi Salomon était si pressé de négocier avec nous.
Sen de burada değildin. Bu yüzden düşündüm ki Kanpur'a bir gezi yapabilirim. Ne söyledi?
Elle voulait savoir pourquoi je te courais après.
Bence vakti geldi. Ama tabii ki, karar size kalmış.
Mais c'est à vous de décider, bien sûr.
Ağırlık çalışıyordum, o da egzersiz bisikletlerinden birindeydi. Mor bir taytı vardı ki bayağı yakışmıştı kendisine.
Je faisais de la muscu, et elle pédalait dans un juste-au-corps violet, qui lui allait très bien.
Neden sana bir hançer versin ki?
Pourquoi avez-vous lui donner un coup de poignard?
Bu ölü adamlardan birini getiremezsek hiçbir manası kalmaz ki.
Et cela sera inutile, si nous n'avons pas un de ces Marcheurs.
Hepimiz vücut bulmuş kötülüğün kölesi olup yalpalayan, katil beyinsizlere dönüşsek de olur yeter ki Yüce Rahip Maynard'ın kayıtlarındaki 15,782 sıçışın hepsi elimizde olsun!
Nous pouvons bien devenir les esclaves du mal incarné tant que nous avons accès aux 15 782 merdes du Grand Septon Meynard!
Senin burada ne işin var ki?
Pourquoi tu es là de toute façon?
Neyse ki köpeğim yoktu.
Une bonne chose que je n'avais pas de chien.
Neden yolcu koltuğuna tırmansın ki?
Pourquoi aurait-il bougé de place?
Gitmeden önce, herkese hatırlatmak istiyorum ki, kapitalizmle demokrasinin temel ilkeleri birbiriyle çelişir.
Avant de partir, je veux vous rappeler que les principes du capitalisme et de la démocratie sont contradictoires.
Ama sonra bağırmaya başladı ve... Yani, tabii ki, ben de ona bağırdım.
Mais elle a commencé à crier, alors j'ai crié aussi.
Dünyamız paramparça oluyordu ama tüm bunların arasında bana bakarak gülümsedi ve dedi ki bu yanımda olduğu sürece yalnız olmazmışım.
Notre monde tombé en pièce autour d'elle, Et même au milieu de ça, Elle m'a regardé, m'a sourit et dit,
- İyi de burada değilsin ki Kara.
Mais, Kara, tu n'es pas là.
- Öyle yapmıyorum ki.
N'essayes pas de me faire sentir mieux. Je ne le fais pas.
O gerçek iş değil ki. Gerçek işler hizmetçilik, aşçılık, TV yıldızlığı...
C'est pas un vrai boulot comme femme de ménage, cuistot, star de télé-réalité...
Arka kapıdan çıkar ki basın kanı görüp kafayı yemesin. Yürüyün!
Derrière, par le quai de chargement pour que les médias voient pas le sang.
Tabii ki, zamanımızın zırvalıkları silah antlaşmasının tartışılması için harcanacak, Ancak ziyaretiniz için her türlü harika etkinliği planlıyoruz.
Bien entendu, si la plupart du temps nous évoquerons le traité de désarmement, nous avons aussi prévu des divertissements durant votre séjour.
Diablo'ya dört saatlik bir yolculuktan sonra kim harika hissetmez ki?
Qui n'irait pas bien après quatre heures de chevauchée sur Diablo?
Temelde vatana ihanet nedir ki neredeyse hiç kanıtı yok mu?
De trahison, sans avoir la moindre preuve?
Bu arada, işimizi yapmaya devam etmeliyiz. Ki bu da kolonideki düzeni sürdürmek.
En attendant, on doit continuer de faire notre travail, consistant à maintenir l'ordre dans la colonie.
Bloğumdaki herkes patlamayı gördü. Eminim ki direniş bunu tanıtım amaçlı kullanacak.
Tout le monde dans mon bloc a vu l'explosion, et je suis sûr que la résistance va la revendiquer à des fins de propagande.
Demek oluyor ki, genç hanım sıranın önüne geçmek üzeresin.
Ça veut dire, mademoiselle, que tu t'apprêtes à aller en tête de queue.
Onlara, bir hataları olmadıklarını söylüyoruz ama, tabii ki her zaman hatalı onlar oluyor.
Nous leur disons que ce n'est pas de leur faute. quand, évidemment, c'est toujours leur faute.
Demişti ki, "bir hikaye anlatmanın en tembelce yolu görüntü üzerine konuşan anlatıcı tekniğini kullanmaktır."
Il a dit "La façon la plus fainéante de raconter une histoire est à travers une voix-off"
Hangi kız sosyal bilince sahip bir davul grubuna hayır diyebilir ki?
Bien, quelle fille dirait non à un socialement conscient groupe de tambours?
Evet, ne yazık ki kartınızı kırmak durumundayım.
Oui, j'ai bien peur de devoir détruire votre carte.
O araba başkasının adıyla kiralandı ki aslında ben oluyorum.
Cette voiture louée sur le nom de quelqu'un d'autre est qui je suis.
Lord Cthulhu'nun dokunaçlı ağzı ve tuzlu'shoggoth'ları üzerine yemin ederim ki senden intikamımı alacağım Jay G.
Je jure sur le bec de calmar de Lord Cthulhu et tous ses "shoggoths" salés, Je me vengerai de toi Jay G.
O kadar çok Yorkie kazağı satacağız ki.
On va vendre tellement de sweat-shirt Yorkis.
Bay Burns'ün planı o kadar korkunçtu ki ses çıkarmadan kabullenmekte zorlanıyordum..
Le plan de Mr. Burns était si terrifiant, Je pourrais à peine me taire et faire avec.
Bay Burns anlamıştı ki Güce duyduğu acımasız istek... başka bir adamın kalbinde sonsuza dek yaşayacaktı.
Mr Burns réalisa que sa volonté impitoyable de pouvoir serait battue pour toujours par le cœur d'un autre homme.
Bir domuzun arkasını toplamak ne kadar zor olabilir ki?
Est-ce vraiment difficile de nettoyer avec un cochon?
Demek ki anksiyete teşhisi koydurabilirsem Plopper her yere benimle gelebilir.
Donc si je souffre d'anxiété, Plopper pourrait me suivre de partout.
Ot istemiyorum ki!
Je ne veux pas de drogue!
Bundan dolayıdır ki, bugünden itibaren bu güzel yaratık benim can yoldaşım olacak.
A partir de maintenant, cette belle créature sera mon compagnon le plus fidèle.
Şempanzelerin kuyruğu olmaz ki.
Les singes n'ont pas de queue?
Söylemem gerekiyor ki, seninle ilgili yeni bir şey keşfetmek çok heyecan verici.
Je dois dire, c'est si excitant de découvrir quelque chose de nouveau sur toi.
Neyse ki güvenlik bölmeleri devreye girmiş ve oradan sağ çıkabilmemizin tek nedeni de bu.
Heureusement, la coque de sécurité a tenu, c'est la seule raison qui fait que nous soyons encore en vie.
İnancım o ki, hiç şüphesiz vakti geldiğinde olması gerektiği gibi, Kuşak'ı savunmak için silahı kullanma zamanına senin ama yalnızca senin karar vereceğin sugötürmez.
comme ça le sera surement, toi et toi seul, décidera de quand utiliser l'arme pour défendre la Ceinture.
- Ona ne öğretiyorsun ki hem?
Que lui enseignez-vous de toute façon?
Bozukluk dedi ama nasıl bir bozukluk insanın gözünde yıldız çıkarır ki?
Pour elle, c'était une imperfection. Mais quelle sorte de défaut met une étoile dans votre œil?
- Gökyüzü neden yapılmıştır ki?
- De quoi? - De gouttes de citron.
Başka yeni ne var ki?
Quoi de neuf?
" İspanya'nın bir parçası, ki burda bu meşhur Wesen
" une partie de l'Espagne où ce célèbre Wesen
Bir adam kaç çocuk yiyebilir ki?
Combien de bébés un gars peut-il manger?
Belki de Auggie'yi sağlıklı tutuyor taki ki, yiyene dek.
Peut-être qu'il garde bébé Auggie en bonne santé jusqu'à ce que, tu sais, il... dîne.
Yani sen "Noel Şarkısında" ki
Alors vous êtes un personnage de Dickens