Demiştir tradutor Francês
244 parallel translation
- Demiştir, ama ben aşağıya inmiyorum.
- Je m'en doutais mais je ne descends pas.
Sözü tamamla. Ayrıca demiştir ki,
Et la citation se termine par :
Bunu Peter'a söylemiş ama kılıç kullanmaktan da Peter'ı alı koymuş ve "Kılıçla yaşayan kılıçla ölür" demiştir.
Il l'a dit à St Pierre mais Il l'a empêché de s'en servir. "Celui qui vit par l'épée périra par l'épée."
Ama Aziz John'a göre demiştir ki : "Benim krallığım bu dünyadan değildir."
Il y a dans l'Évangile selon St Jean : " Mon royaume n'est pas de ce monde.
Krallığım bu dünyadan değildir demiştir ve bu çok farklı.
Son règne n'est pas de ce monde. Tout est là.
"Unutmayın ki tanrı, öldürmeyin demiştir."
Dieu a dit : "Tu ne tueras point :"
Suratıma abanan o sarışından hoşlandığımı düşünmüştür belki de. Muhtemelen başkaları da vardır demiştir.
Elle doit croire que cette blonde me plaisait!
Bana kalırsa, çok büyük bir önder "Dünya alçakgönüllülere miras kalacak" demiştir.
Je crois qu'un grand chef a dit : "Les humbles hériteront de la terre."
Akla da sığmaz bu, çünkü akla en uygun gelen şeydir babaların ölmesi. İlk insan ölüsü karşısında olduğu gibi, son ölen insanın da karşısında, "Bunun böyle olması gerek." demiştir akıl.
La mort des pères est un lieu commun pour la raison qui répète...
Harvey bir defasında şöyle demişti, aslında binlerce kere demiştir,
Si Harvey m'a dit... il me l'a dit un million de fois...
Evet, demiştir. KesinIikIe buna inanıyordur.
Oui, et elle doit le croire.
Mutlaka bir şey demiştir.
Je ne sais pas. Juste que... Il disait un truc.
Hakkında karar veren mahkeme başkanı şöyle demiştir :
" Le président du jury, se prononçant, a dit :
Belki bizim iyi yürekli Barney bara gelip sizden içki alırken... göz kırpmış, "Bu yavruyu götürüp ona tecavüz edeceğim" demiştir.
Peut-être que Barney en demandant de renouveler les verres, a-t-il fait un clin d'œil indiquant : "Je l'emmène au bois et je vais la violer."
Ulysses'i bu tavrı yüzünden artık sevmez, ki kendisine de bunun böyle olduğunu demiştir zaten.
Elle a découvert qu'elle avait cessé de l'aimer, à cause de la conduite d'Ulysse, et elle le lui a dit.
Muhtemelen bu yüzden heybetli demiştir.
Voilà pourquoi il a utilisé ce mot-là.
Sadece'Gel, görüşelim'demiştir.
"Venez-me voir."
Onu götürürlerken, "Lütfen, götürmeyin. Bir daha... -... yapmayacağım" demiştir.
"Ne m'arrêtez pas, je ne recommencerai pas."
O sadece "karımı aşağı kata kadar taşıyıp kanalizasyon attım" demiştir.
Je cite : "J'ai fait disparaître ma femme dans l'égout."
Ancak o sadece karımın bedenini kanalizasyona attım... demiştir.
Elle était peut-être déjà morte quand il l'a mise dans l'égout.
Pasteur "Şarap bir organizma denizidir" ... demiştir.
"Le vin est une mer d ´ organimes," a dit Pasteur.
Eminim bir kez daha sormuşlardır ve eminim o da "evet" demiştir.
Je parie qu'ils lui ont redemandé et je parie qu'il a accepté.
- O ne dedi? - Sence ne demiştir?
- Qu'est-ce qu'il a dit?
Filozof Descartes, kendisini burada ziyaret ederek Constantin Huygens'e "Bir insanın bir çok alanda uğraşı içine girip hepsinde doğru sonuç alabileceğine inanmıyorum." demiştir.
Descartes, qui lui rend visite... dit, au sujet de Huygens : "Je ne peux croire qu'un seul esprit... puisse être occupé par tant de choses... et s'en acquitter aussi bien."
"Ben dünya vatandaşıyım," "bilim de dinimdir." demiştir.
"Le monde est mon pays," dit-il... "la science, ma religion."
Hollandalılar gemilerine "uçan gemi" demiştir ve Voyager da onların mirascısı olmalı gerçek uçan gemi yıldızlara uzanan, ve yolu üzerinde dünyalı Christiaan Huygens'in görüp vurulduğu gezegenleri keşfeden araç.
Les Hollandais parlent de "navires volants". Les Voyager sont leurs héritiers. De véritables navires flottants... qui, en route vers les étoiles... explorent certains des mondes que Huygens... un terrien... connaît et aime tant.
Antoine Willot, Fransız işadamları için ne demiştir, biliyor musunuz?
Vous savez ce qu'Antoine Villot a dit des patrons français?
Arazi yakmayacağız. " demiştir.
"Il n'y aura pas de terre brûlée."
Annesi Norveç'te ünlü bir komedyendi. O akşam en az 400 kez "Hatırlıyorum da annem..." demiştir.
Sa mère était une actrice célèbre là-bas, et il a dit "Ça me rappelle maman" au moins 400 fois!
1636'da işte burada John Harvard gözlerini gökyüzüne kaldırmış ve şöyle demiştir...
C'est ici qu'en 1 636, John Harvard a levé les yeux vers les cieux et a dit : Faites la queue :
Bapu daima şunu demiştir : Hindistan'da iki türlü kölelik var.
Bapu a toujours dit... qu'il y avait deux formes d'esclavage en Inde :
- Evet. "Onu gebertin, yakın," dememiştir. Acaba ne demiştir?
Il n'a pas dit : "Faites-le sauter, brûlez-le." Il a dit quoi?
Aslında insanlar bana hep "ikiniz yakın dostsunuz ama çok da farklısınız," demiştir.
Les gens étaient souvent surpris de voir à quel point on était différents.
Şüphesiz, Tanrı şöyle demiştir :
Pas de doute le Tout-Puissant l'a dit :
Ve unutmayın Tanrı demiştir ki "Hepiniz kutsandınız"
Mais Dieu nous a dit : "Bénis soient les faiseurs de paix."
Çünkü "Eğer o kadar ileri gidip yalancı şahitlik yapsam bile bu bir şeyi değiştirmez çünkü olayı çözmüşler." demiştir.
"Si je fais une fausse déclaration, " ils ne pourront rien faire, car l'affaire sera réglée. "
"Gladys" e "Mary" demiştir.
Il dit "Mary" au lieu de "Gladys"...
Adım gibi eminim ki demiştir.
Un grand tambour là-dedans me dit que si.
Birkaç yıl önce Bay Chaplin şunu demiştir :
Il y a quelques années, M. Chaplin a dit
Kızlardan hangisi senin hakkında bunu demiştir :
Laquelle de ces 3 filles a dit la phrase suivante à votre sujet :
Paul, defterdeki isimlere bakıp "Ben Kolomb'um" demiştir herhalde.
En regardant ces noms, Paul a dû se prendre pour Christophe Colomb.
Sonra o bana Daryl Hannah... ... bence daha güzel demiştir.
Lui m'a dit que Darryl Hannah était la plus belle femme... qu'il ait jamais vue.
İlk insan ölüsü karşısında olduğu gibi son ölen insanın da karşısında "Bunun böyle olması gerek." demiştir akıl.
Et qui n'a cessé de crier depuis le premier cadavre jusqu'au mort d'aujourd'hui : "II doit en être ainsi!"
I. Wilhelm malikaneyi görünce "Buna kralların buna gücü yetmez... buna ancak bir Rothschild sahip olabilir!" demiştir.
Il a demandé la construction de ce château : Perrier, à l'est de Paris, Wilhelm I, une fois qu'il l'a vu ce chateau s'exclame :
En büyük başarısı sorulduğunda Jackson "Banka'yı öldürdüm" demiştir.
En fait, il l'a tué si bien qu'il a fallu aux changeurs de monnaie 77 années pour réparer les dégâts.
O zaman "Moo" demiştir.
- Il dit "meuh"?
İçten bir pişmanlıkla telafi... edilmeyecek günah yoktur. Yüce İsa bunu şöyle demiştir :
Notre Seigneur Jésus-Christ a dit cette phrase surprenante...
Yüce İsa demistir ki...
Jésus a dit :
Evet, ve eğer rol bile yapamıyorsan, evlen demiştir!
Et si tu en as terminé avec la vie, marie-toi.
- Belki Mark bir şey demiştir.
C'est seulement censé se produire au bout de 40 ans.
Henry Ward Berecher 1887'de şöyle demiştir.
Dans Proverbes de Plymouth, en 1887,
demiş 290
demiştin 153
demişti 245
demiştiniz 30
demiştim 223
demişler 27
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demiş ki 28
demişti ki 31
demiştin 153
demişti 245
demiştiniz 30
demiştim 223
demişler 27
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demiş ki 28
demişti ki 31