Diye düşündüm tradutor Francês
8,883 parallel translation
Konuşmamızı tamamlamak için bir uğrayayım diye düşündüm sadece.
Je pensais m'arrêter pour finir notre discussion.
Park yerinde arabanı gördüm. Bu sabah hiç masum adam tutukladın mı görmek için bir uğrayayım diye düşündüm.
J'ai vu votre voiture et penser m'arrêter, voir si vous avez arrêté d'autres innocents ce matin.
Onu Montauk'tan uzaklaştırırsam, herkes için daha iyi olur diye düşündüm.
J'ai préféré la ramener, c'était mieux pour tous. J'ignore ce qu'elle essaie de prouver.
Bilmek istersin diye düşündüm sadece.
J'ai pensé que tu voudrais le savoir.
Sıkıcı şeyleri bertaraf edersem dövüşebiliriz diye düşündüm.
Je pensais me débarrasser des tâches ennuyeuses d'abord pour qu'on puisse s'entraîner au combat.
- Aynen öyle. Tanışmamız iyi olur diye düşündüm.
Je pensais que ça serait une bonne idée de se rencontrer.
Burada yemek yiyip özel hale getirebiliriz diye düşündüm.
Je veux dîner dans la salle à manger et en profiter.
Terfi olurken babanın da burada olması onu mutlu eder diye düşündüm.
Je pensais que ton père serait heureux d'être ici pour voir la promotion de son fils.
Belki düzelmiştir diye düşündüm.
Je pensais juste que ça aurait pu changer.
Sana sormak istediğim birkaç soru var, ağzımı sıkı tutmamı tercih edersin diye düşündüm
J'ai quelques questions à te poser, et j'ai pensé que tu préfèrerais que ça soit discret.
Şirketin teknolojisini kullanarak seni evine geri göndermenin bir yolunu bulabiliriz diye düşündüm.
J'ai pensé qu'on pourrait prendre le temps de trouver un moyen d'exploiter la technologie de l'entreprise et enfin te renvoyer.
Gördüm ve hoşuna gider diye düşündüm.
Je l'ai vu et j'ai pensé à toi.
Bütün gece tuvalette kaldı ben de onu orada bırakmak kabaca olur diye düşündüm ve duyduğum onca şeye bakılırsa keşke bıraksaymışım.
Il était coincé dans la salle de bain tout la soirée, et je sentais que ça aurait été méchant de le laisser là, bien que, rétrospectivement, avec tout ce que j'ai entendu, en fait, j'aurais dû.
Yardım edersin diye düşündüm.
- j'espérais que tu m'aiderais.
Kesinlikle benim ama hayal falan görüyorum diye düşündüm.
Est-ce moi? Je pensais que je rêvais.
Karnımdaki bebek de senin gibi olursa ne yaparım diye düşündüm.
J'avais peur que... que notre bébé soit comme toi.
Arkadaşın Lowell'in cesedini kimin bulduğunu öğrenmek istersin diye düşündüm deli gibi ağladı onun için.
Je devrais probablement vous dire qui j'ai trouvé berçant le corps de Lowell, pleurant toutes les larmes de son corps.
Kampanya toplantısı hakkında konuşmalıyız diye düşündüm. Ve şey hakkında...
J'ai pensé qu'on devrait parler de la campagne et... tu sais...
Bu ayki 10. suçlumu yakaladım. Belki kutlarız diye düşündüm.
J'ai résolu mon dixième crime du mois, on devrait fêter ça.
Evet, sana gerçek bir kâğıt verirsem daha dramatik olur diye düşündüm.
Je pensais que ça ferait plus dramatique de faire glisser quelque chose vers toi.
Yemek için belki limon soslu tavuk yaparım diye düşündüm.
Un poulet au citron pour le dîner?
Belki onu yakalarım diye düşündüm.
Je voulais lui parler.
Sonra bu erik olgunlaşmış diye düşündüm.
Et j'ai pensé : " Cette prune est mûre.
Ben de "Kim Don Knotts'u sevmez ki?" diye düşündüm.
Chicken au cinéma Hi-Pointe et je me suis dit : "Qui n'aime pas Don Knotts?"
İşte bu yüzden de bütün ofisi davet etmek eğlenceli olabilir diye düşündüm.
Je me suis dit que ce serait sympa d'inviter tout le monde.
Doktor'un seni muayene odasında beklediğini bilmek istersin diye düşündüm.
J'ai pensé que vous voudriez savoir, le doc vous attend en salle d'examen.
Uzun ve yorucu bir iş gününün ardından yorgunluk atmak istersin diye düşündüm.
J'ai pensé que ça serait une bonne façon pour toi de te détendre après une longue journée de travail.
Ayrıca polisler bunun kaza olduğunu söyleyince neden bir anda 2 hayat birden mahvolsun ki diye düşündüm.
Et comme les flics avaient déjà dit que c'était un accident, Je me suis dit pourquoi ruiner deux vies?
Çalışırken şarkı dinlemek tayfanın hoşuna gider diye düşündüm. Elbette.
J'ai pensé que ton équipage aimerait un petit encouragement.
Çalışırken şarkı dinlemek tayfanın hoşuna gider diye düşündüm.
J'ai pensé que ton équipage aimerait un petit encouragement. Oui.
Acıkmışsınızdır diye düşündüm.
Madame, je pensait que peut-être vous aviez faim.
Selam, Andrew, benim... Evde olursun diye düşündüm.
Andrew, c'est moi... je pensais que tu serais à la maison.
Beslendiğim insan titiz birine benziyordu. Ben de sorun olmaz diye düşündüm.
Cet homme était si fade que je l'ai cru sans risque.
Evet, Altgeld'e sen bakarsın diye düşündüm.
Oui, je pense que tu peux emmener Altgeld.
Kısa zamanlı olur diye düşündüm ama burada kalacak gibi duruyor değil mi?
je pensais que c'était à court-terme, mais... On dirait qu'il pourrait rester, pas vrai?
Belki geriye giderek, nerede tutulduğunu... -... bulabiliriz diye düşündüm.
Je pensais qu'on devrait peut-être travailler à l'envers pour trouver où la victime a été retenue.
Sizde sızmıştır diye düşündüm..
Je la croyais chez toi.
Gerçeği söylemenin zamanı geldi diye düşündüm.
Il était temps que je lui dise la vérité.
- Evet, burada. Bu gece iki boyunlama cinayeti daha olduğunu bilmek istersiniz diye düşündüm.
J'ai pensé que vous aimeriez savoir qu'il y a eu deux autres meurtres ce soir.
Polisin gelip seni sorduğunu bilmek istersin diye düşündüm.
J'ai pensé que tu aimerais savoir que la police est venue me poser des questions sur toi.
Eşyalarını toplamada yardıma ihtiyacın olur diye düşündüm.
Je pensais que tu aurais besoin d'aide pour ranger tes affaires.
İyileştiğine göre gündelik hayatta ne yaptığını öğrenmemiz gerek diye düşündüm.
Maintenant qu'elle est guérie, il faut la suivre dans ses activités quotidiennes.
Ona on vitesli bisiklet almayı düşündüğünü söyledin ben de ikisini birden alırsak fazla olur diye düşündüm.
Tu pensais à un vélo dix vitesses, mais on pensait que c'était trop.
İlk randevumuzla uyumlu olur diye düşündüm.
Alors j'ai pensé qu'il y avait une certaine symétrie.
Ben de kötü bir palyaço olursam bırakmamı ister diye düşündüm.
Je me suis dit que si j'étais un clown nul, il voudrait que j'arrête.
Bunu kaldıramaz diye düşündüm.
Je pense que c'est trop pour lui.
Haberdekilerden sonra, en iyisi bildirmek diye düsündüm.
Il a parlé d'un meurtre. Et avec ce qu'il dise aux infos, je pensais qu'il valait mieux le rapporter.
Norma bunları motelinin verandasında görmek istemez diye düşündüm.
Je ne pense pas que Norma aurait voulu les trouver sur le porche du motel.
Hackleme sayesinde Piron'un anti-madde laboratuvarındaki tüm bilgilere ulaştım başka bir zamanda yolculuk cihazı var mı diye baktım çünkü seni evine gönderebileceğimi düşündüm.
J'ai eu toutes les infos sur le labo d'anti-matière de Piron et tout ce qui est lié au voyage temporel que je pouvais trouver parce que je pensais que je te renverrais chez toi.
Almak istersin diye düşündüm.
J'ai pensé que vous aimeriez les avoir.
Lanet olsun. Ne diye zeki olduğunu düşündüm ki?
- Moi qui te croyais intelligent.
düşündüm 122
düşündüm de 330
düşündüm ki 259
diye sordu 116
diye soruyor 47
diye sordum 119
diye sorar 20
diye bir şey yok 27
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22
düşündüm de 330
düşündüm ki 259
diye sordu 116
diye soruyor 47
diye sordum 119
diye sorar 20
diye bir şey yok 27
diye düşündü 47
diye düşünüyordum 22